Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
ŞU ANDA NE YAPILMASI GEREKİR ?
“AKP OYLARI NİYE DÜŞMÜYOR VEYA ZOR DÜŞÜYOR?” başlıklı yazıma eleştiriler aldım.
Bu yazımda;
“AKP camiasından hiç kimsenin, iktidarın TC geleceğinden endişe duyulan devasa hatalarına karşı “DUR” diyememesinin sebeplerini rant bağlantısı olarak anlatmıştım. Rant bağlantısı derken buna rüşvet alma, yiyicilik, hile yapma, yalan söyleme deyimlerinin anlamlarını da gözde figüranlar olarak eklememiz gerekir,” demiştim.
Kudret Kemal Bey ;
“Bu yağma çetelerinden nasıl kurtulacağız? Onların düştüğü rezilliklere düşemeyeceğimize göre, onların yaslandıkları kirli duvarlara yaslanamayacağımıza göre, onların iç ve dış ortaklarını ortak sayamayacağımıza göre: Ne yapacağız? Hep birlikte biraz da buna kafa yormamız gerekiyor, diye düşünüyorum,” diyor.
Kudret Kemal Bey’e derim ki;
Bilmem hiç adını duydunuz mu? Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) diye bir teşkilatımız var. Adı büyük… TC tarihinde adını ara ara duyurdu.
Şimdilerde ise kayıp yahut sessiz kalmıştır, çünkü;
Her şeyi bilen bir başbakanımız var. Atlıyor helikoptere bir İstanbul Boğaz gezintisi yapıyor, bu arada da üçüncü boğaz köprüsünün nereye yapılması gerektiğini nurlu(!) işaret parmağı ile gösteriyor. Böyle bir muktedir olduktan sonra, ne lüzum var DPT’na…
Atatürk döneminde DTP önem verilirdi. Doğunun Güneydoğunun gelişmesi için buralara demiryolları götürülür, demiryollarının da Karadeniz’e uzanması için de Trabzon limanı benzeri yapılırdı. Tarımın geliştirilmesine yardımcı ödenekler ve şeker fabrikaları VS. yapılırdı. Bu gün tarım ürünleri gariban köylünün karnını doyurmuyor. Mitilini kapan İstanbul’a bir lokma ekmek, rant için koşuyor.
Asıl olan Anadolu’nun toptan kalkınması değil mi? Bu güne kadar memleketin tümünün toptan kalkınmasını hedef alan çalışmalar sürdürülebilseydi, Kürt sorunu diye bir sorunumuz kalmazdı.
Bu gün TC’ni oluşturan bütün endüstriyel ve de endüstriyel olmayan birimlerimizi, topraklarımızı yok pahasına sattık. Daha yüksek faizlerle borçlanarak, borçlarımızı kapatmaya çalıştık.
Sattıklarımızdan alınan paralar da bu yüksek faiz bol para uğruna kaybolup gitti.
İyi güzel liberalizm yani aldatan aldatana dünyası ama biraz da TC coğrafyası üzerinde sosyal adalet ve memleket geleceğinin garantisini düşünmek gerekmez mi?
Öyle satışlar yaptık ki evlere şenlik…
Memleketin geleceğini yönlendiren kuruluşlarımız hatta PTT gibi memleketin sırlarını tellerinde taşıyan sırdaş kuruluşumuz dahi Lübnanlı Hariri denen bir üçkağıtçıya bedava satılmıştır.
Adamcağız bir sene sürmeden vereceği parayı kurtarmış, PTT’nin gayrimenkullerini satmış, satmaya devam ediyor, paraları Lübnan’a veya AB-ABD kasalarına taşınmakla meşgul…
Plansız programsız, İstanbul Boğazı üzerinde helikopterle gezerek bir başbakan tarafından üçüncü köprü yeri aranmaz...
Proje DPT önüne konur. DPT uzmanları hiçbir iktidar etkisi altında kalmadan TC’nin uzun vadeli ali menfaatlerini gözeterek projeyi inceler… Evet veya Hayır… Yahut şunu şöyle yapalım der…
İktidara gelmezden önce muktedir başbakanımız İstanbul'a giriş çıkış vizeleri koyacaktı ve İstanbul’a beş kuruşluk yatırım da yapmayacaktı. Ne oldu o sözler... Cevabı gayet basit…
Rant, iktidarın ve AKP’de ısrar edenlerin gözünü bürüdü, düşerken binbir naz yapan AKP oylarının yapıştırıcısı, zamkı oldu.
-AKP muktediri tek başına Suriye ile ne idüğü belirsiz savaşıyor, tık yok…
-Kürt sorunu milli bir istek haline dönüştü, memleket bölünmenin eşiğinde, tık yok…
-Sokaklarda dilenciler çoğaldı, geçimsizlik cinayetleri arttı, tık yok…
-Garip gureba fakir fukarayı aldatmak için ekmek kolisi, kömür dağıtmaya hız verildi, tık yok…
-Türbandan vazgeçtik memlekette kara çarşaflılar gırla, tık yok…
-4+4+4 sistemi ile pozitif ilimden uzaklaşan zavallılar yetiştirilmek isteniyor; tık yok…
-VS. VS. tık yok:
İktidar camiasında memleketi düşünecek, muktedir’e dur diyecek adam kalmadı. Yazıktır efendiler...
Hoşça kalınız.
08 Eylül 2013
Hüseyin LAPTALI