Talat CTP'de Ne Kadar Kabul Görür?

Ahmet Ötüken

Onursal Üye
Katılım
17 Nis 2012
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Puanları
0
TALAT CTP'DE NE KADAR KABUL GÖRÜR?

Sn. Talat bu aralık sıkça televizyon programlarına çıkıyor. Kıbrıs sorununun geldiği süreçle ve iç konularla ilgili değerlendirmelerde bulunuyor.

Sn. Talat’tan hiç kimsenin hükümetin uyguladığı politikalara destek vermesi beklenmemeli.

Çünkü kendisi muhalif bir politikacı!

Kaldı ki; CTP iktidarı döneminde de bazı durumlarda dönemin CTP Hükümeti’nin bazı uygulamalarına yönelttiği eleştiriler unutulmuş değildir.

Aynen şimdi Sn. Eroğlu’nun, içinden çıktığı ve yıllarca liderliğini yaptığı UBP hükümetinin bazı yaklaşımlarına eleştiriler yönelttiği gibi!

Bizim asıl ilgilendiğimiz; bir dönem bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan ve “toplum lideri” kimliğiyle Kıbrıs uzlaşmazlığının sonlandırmasını amaçlayan müzakere sürecinde masanın bir tarafında oturmuş olmasıdır.

Bu niteliğinden dolayı; kendisinin gelinen süreç ve bundan sonra atılması gerekli adımlar konusundaki yaklaşımlarını elimizin tersiyle itecek bir durumumuz yok!

Düşünüyorum da gerek iç konularda gerekse “yoldaş” bildiği Hirstofyas’la sürdürdüğü müzakerelerden sonra edindiği deneyimler ışığında CTP’nin genel başkanlığı makamına yeniden oturmuş olsaydı acaba CTP’nin politik yaklaşımları ne olurdu?

CTP içindeki toz dumanda; Sn. Yorgancığlu’nun izlemeye çalıştığı politikaları mı izlerdi

Özellikle; Kıbrıs uyuşmazlığının geldiği bu konakta, Sn. Talat nasıl bir davranış sergilerdi?

Bir de tabi olayın başka bir yönü vardır.

Sn. Talat; yeniden Cumhurbaşkanı seçilmiş olsaydı; bunca müzakere ve görüşmeye rağmen Hristofyas’a uzlaştıklarını söylediği konularda bile ortak bir imza attırmayı başaramayan Sn. Talat’ın liderliğinde sürdürülecek müzakerelerde bu gün geline noktadan farklı bir noktaya gelinebilir miydi?

Yani; Kıbrıs Türk Halkı’nın ve Rum halkının birlikte “evet” diyebilecekleri mucizevi bir çözümü kotarabilir miydi?

Hiç sanmıyorum!

Sn. Talat; “Türk tarafı, Rumların uzlaşma isteksizliği karşısında çok daha aktif ve çaba gösteren taraf olmalıydı” diyor ama Rum’a tavla teslim olmadıktan sonra Kıbrıs Türk Halkı’nın haklarını güvence altına alacak bir çözümün nasıl mümkün olabileceğine dair inandırıcı bir söylemde de bulunamıyor!

Sn. Talat son zamanlarda; CTP’nin süreçle ilgili saptamaları ile örtüşmeyen söylemlerinin Rum’u ve Hristofyas’ı tanımış olmasından mıdır, yoksa ileri dönemde yeniden Cumhurbaşkanlığına aday olma hesapları nedeniyle Türkiye ile ters düşmemeyi yeğlemesinden midir bilmiyoruz.

Ancak gerçek olan bir şey var ki; Sn. Talat çözümsüzlüğün sorumluluğunu CTP gibi Sn. Eroğlu’na ve Türkiye’ye yüklemek gibi bir yanlışa düşmüyor.

Tam tersi; “çözümsüzlüğün nedenini Türkiye’ye bağlamak doğru değildir. Çözümsüzlüğün esas sorumlusu Rum tarafındaki siyasi aktörlerdir. Bunların başında da Akel gelmektedir. Kıbrıs sorununun çözüme en fazla yaklaştığı 2004’te ne yaptıklarını unutmamak gerekir ” saptamasında bulunuyor.

Sn. Talat bu kadarla da yetinmeyip ağır bir dille bir zamanlar “yoldaşım” dediği Hristofyas’a da ağır eleştirilerde bulunuyor. “Hristofyas, kısa sürede Papadopulos’a esir düştü. Takvimi ve arabuluculuğu reddederek nasıl bir çözüm istediğinin anlaşılmadığını” söylüyor.

Ve en sonunda da ekliyor: “Talat’la çözemedin, Eroğlu ile çözemedin, kiminle çözeceksin”

Sn. Talat bu gerçekçi saptamalarda bulunurken; eski partisi CTP yöneticileri ne yazık ki; Türk tarafının elini zayıflatmak ve Hristofyas’ı aklamak pahasına; Sn. Eroğlu ile Türkiye’yi çözüm istememekle suçluyorlar!

Tekrar edeyim acaba; Sn. Talat’la CTP bir yol ayırımına mı geldiler yoksa; Türkiye karşısında “iyi polis kötü polis oyunu mu oynuyorlar!
Bunu zaman gösterecek!

Ben şahsen Sn. Talat’ın Hristofyas’ın ve Akel’in birazcık olsun gerçek “militarisrt ve Ortodoks” yüzlerini gördüğüne inananlardanım!
 
Üst