TARİHTEN BİR YAPRAK: Acı Hatıralar...

Alper Faik GENÇ

Onursal Üye
Katılım
13 May 2009
Mesajlar
93
Tepkime puanı
0
Puanları
0

Alper Faik Genç
4 ŞUBAT 1964 : B. Milletlerin Makaryos Hükümetini Kıbrıs’ta meşru Hükümet olarak tanıyan ve Adaya Barış Gücü göndermek için aldığı yanlış karar günüdür 4 Şubat ‘64. Ve yine O gün, yüzlerce Türk’ün Kıbrıs’ta Rumlar tarafından yollardan kaçırılarak öldürüldüğü gündür!
O günleri unutarak bugün Rum’a güvenmek çok yanlış olacaktır.
KADERİM: Larnaka’ya yakın Dikelya İngiliz Üssünde çalışan 14 kardeşimiz otobüsle İşlerine giderken Rumlar tarafından O gün kaçırılmıştı...Kısa bir zaman önce şehit edilen kardeşlerimizin kemiklerinin bulunduğunu öğrendik - acımız yenilendi...
O gün, İlgili beni çağırarak önemli bir görev verdi..27 kişilik kadromuz içinde bu tür görevleri geçmişte gönüllü olarak yapan kişi ve tek bekar bendim.
Larnaka’nın Rum İdare Amiri (Kaymakam) Emniyet Müdürümüz Kemal Tünay’ı ve Liderimiz rahmetli Dr. Orhan Müderrisoğlu’nun Kaymakamın makamında haftalık Karma Komite toplantılarında tercümanlığını yapan beni iyi tanıyordu. Kemal Bey Rum kaymakama telefon ederek kendi aracıyla Lefkoşa’ya gidip son durumu bildirmek için yol güvenliği istedi ve olurunu aldı.. Ve Rum’a güvenmenin acısı derin oldu.
Sabah 07:30’da Kemal bey’in aracıyla yola çıktık, Ancak Lefkoşa’nın girişinde Eğlence köyü yakınında Rum Polis devriyesi tarafından durdurulduk. Arkası açık Cipte bir sürücü Polis ve yanında iki meslektaşı vardı. Bir süre biz arkada yalnızdık..
İlgilinin bana Lefkoşaya götürülmem için verdiği pelür kağıtta yazılı belgeyi yırtarak yarısını Kemal beye verdim ve çiğnemeye başladık; dişlerimizle parçalayıp küçük parçaları asfalta attık..Yağmur yağıyordu ve yol ıslaktı. Parçalanmış kağıtların yutabildiğimz kadarını da iyice çiğneyerek yuttuk.
On-onbeş dakika sonra Polislerin biri arkaya geçerek yanımıza oturdu ve ellerimizi kelepçeledi..Ne olduğunu anlamadan doğru Genel Hapishaneye götürüldük. Kemal bey yola çıkmadan Kaymakamdan izin aldığımızı tekrarlıyordu..
Genel Hapishanede önce birlikte küçük bir odaya alındık ve sorgulama başladı..Kemal bey zamanın İçişleri Bakanı Yorgacisin kendisini tanıdığından bahsederek, ona şikayet edeceğini söyleyince, hapishaneyi bir gece önce Polisten devralan Eokacılar buna çok kızdılar ve onu başka bir hücreye aldılar. Beni de daha büyük, zemini ıslak çimento boş bir odaya tıktılar..Kapı demirdi ve karşıda yüksekte demir parmaklıklı açık bir pencere vardı.Ben normal kıyafetim olarak, balıkçı kazak ve süed caket giyiyordum ve o gece kışın en soğuk gecesiydi. Demir kapıda kalın zincir vardı; oradan her geçen zinciri kapıya vurup uyumamızı önlemek için taciz ediyordu..
Birkaç saat geçtikten sonra dışarıda büyük bir patlama oldu..Kapıya gelen yaşlıca bir Rum, İnfilakın Amerikan Elçiliğine atılan bomba olduğunu duyurdu; bana birşey isteyip istemediğimi sordu: Tuvalete gitmek istedim. Kapıyı aralayıp izin verdi...çabuk dön dedi. Sabahın ilk ışığında yine kapıya gelen adamcağız: ‘Sen gazeteci misin? diye sordu..Evet dedim. Çok şanslısın, Yukarıdan emir geldi, seni bugün serbest bırakacaklar–yoksa dün akşamki kargaşa olmasaydı, hepiniz kurşuna dizilecektiniz dedi. bir-iki saat sonra beni küçük bir odaya götürdüler. Eokacılar acımasız, Polisler ürkekti, çünkü Eokacılar Hapishanenin idaresini bir gün önce üslerine almışlardı.
Tekrar yokladılar. Basın kartım’dan başka birşey bulamadılar. Polisler ne istediğimi sordular...Aspirin istedim ve çayla 2 aspirin getirdiler; içtim. Daha sonra arkaya 2 Polis ortasında oturtularak, Lacivert salon bir Polis aracıyla Baf kapısı Polis istasyonuna götürüldüm. Orada küçük bir hücreye tıkıldım. Biraz sonra karşı hücrelerden Türkçe konuşmalar işittim, ‘Kimsiniz?’ diye sordum. Gençler, birbirini ikaz ederek, “casus var” diye bağrıştılar...Casus olmadığımı ve biraz sonra serbest bırakılacağımı söyleyince, çocuklar yakınlarını bulabileceğim Kardeş Ocağını söylediler, 21 Aralık’tanberi orada tutukluydular. Paraları yoktu..cebimi yokladım..Birkaç K.Lirası kadar bozuk vardı.. Ayrılırken parayı onlara verilmek üzere Hapishane yetkilisine verdim...Sonra beni alıp üst kata götürdüler. Orada yeniden sorgulamadan sonra, bir İngiliz cipine bindirilip, yine, Şanslısın. yoksa dün akşam öldürülecektin’ deyip gülüştüler. Cipteki İngiliz askerleri de, bir gece önce 53 yaşındaki Amerikan B.Elçisi Rodger Davies’in öldürüldüğünü söyledi. Rumların şakası yok dediler. Sonra C.B.Muavini Dr.Küçük’ün ikametgahına götürüldüm. (Devamı var)

 
Üst