Terör Örgütlerinin Dil Kalıpları

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
Başka bir adla bildikleri “üzüm” için dört kişinin kavga yapması Mevlana’nın Mesnevisinde şöyle hikaye edilir.
“Bir adam dört kişiye bir dirhem verdi.
Biri, “Bunu engura vereyim” dedi.
Diğer biri Arap’tı “Hayır, ben ineb istiyorum, Ey düzenci !” dedi.
Biri, Türk’tü ve “Bu, benim; ben ineb istemiyorum, üzüm istiyorum” dedi,
Bir Rum, “Bu konuşmayı bırakın.İstafil istiyoruz” dedi.
Adların sırrından habersiz olan kişiler, çekişmede savaşa giriştiler. Aptallıkla birbirlerini yumrukladılar; cahillikle dolu ve bilgiden boştular. Bir sır sahibi, yüz dilli bir aziz kişi bulunsaydı onları barıştırırdı. Sonra o derdi: “Ben, bu bir dirhemle hepinizin arzusunu veriyorum.”


***
Örgütlerin dil kalıpları derken; kullanılan dil, terminoloji, slogan, insan beynine ve ruhuna hitap ederek büyüsü ile insanı etkisi altına alan, bilinçaltına nüfuz eden sözü kastediyoruz. Bu dili çözüp deşifre ettiğimiz takdirde bilincin karşı koyabileceği bir savunma mekanizmasını da devreye sokmuş olacağız. Kolluk görevlilerinde, “örgütçünün kafası çalışmaz, iradesi yoktur, fikir üretemez” şeklinde bir ön yargı vardır. Belki bu kısmen doğru olabilir ama insan bu sürece nasıl getirilir bunu irdelemeden böyle bir isnatta bulunmak gerçeklerden kaçmanın en masum yöntemi olarak görülebilir.

Sol ve bölücü örgütlerin tamamı ateist, materyalist felsefeden beslenmelerine rağmen, kullandıkları dil kalıplarının neredeyse tamamı metafizik içerikli bir slogandan ibarettir. Aslında bu tezat tek başına materyalist felsefeyi çürütmeye yetebilecek kuvvettedir. Şimdi, Marksist-Leninist-Maoist örgütlerin ortak olarak kullandıkları bazı slogan ve dil kalıplarına kısaca bir bakış yapalım.

-ŞEHİTLER ÖLMEZ- ŞEHİT NAMIRIN-
Örgütlerin dillerine pelesenk ettiği sloganların başında gelmektedir. Şehitlik semavi dinlerde geçerliliği olan ve kabul gören bir itikattır. Kur’an-ı Kerim’de Bakara Suresi 154 ve Ali İmran Suresi 169’ncu ayetlerin mealleridir. Kısacası ateist örgütler Allah’ın yarattığı akıl ile Allah’ı inkar ederken bile “ALLAH” diyorlar. Bununla da kalmayıp bir de ayet okuyarak takvalarını(!) artırıyorlar.

-YAŞASIN ÖLÜM ORUCU DİRENİŞİMİZ-
Oruç İslamın 5 temel şartlarındandır ve bizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi bizlere de farz kılınmıştır (Bakara Suresi 183-184 ayetler). Dini afyon olarak gören Marksist-Leninist örgütler görüldüğü üzere dine ait ne kadar değer varsa kullanıyor. Metafiziğe inanmadıkları halde fizik dünyasına neredeyse hiç uğramıyorlar. Bu ne yaman çelişkidir. Dine karşı çıkarken kendilerinin yeni bir Din kurduklarının farkında bile değiller. Allah’a iman edip adam gibi orucunu tutmayanlara Allah istemeseler de öyle bir oruç tutturuyor ki sonunda dayanamayıp ölmek zorunda kalıyorlar. Buna da ÖLÜM ORUCU diyorlar.



-YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ-
Bu sloganda Kutsal kitabımızda bizlere öğretilen ve hatırlatılan bir husustur. Tüm insanların Adem ile Havva’dan geldiklerin ve kardeş olduklarını, ırkların, renklerin bir birine üstünlüğünün olmadığını, birbirlerimizi tanıyıp kaynaşmamız için değişik renk ve ırklarda yaratıldığımız bir çok ayette anlatılmaktadır. Hz.Peygamber de: “ Allah’ın kulları kardeş olunuz!” buyurarak ayrılığı, rekabeti, kini, nefreti bırakıp kardeş olmamızı emretmiştir. Daha fazla tasvir ve detaya gerek olmadığı kanaatindeyiz.
 

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ-
- İŞÇİYİZ, HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ-

Şayet terör örgütleri davalarında haklı olsalar idi hem büyük bir kesim tarafından kabul görecek, hem de dedikleri gibi kazanabileceklerdi. Her geçen gün bir adım geriye gittiklerini kendileri de söylemektedirler ve revizyonizmin önünü almaya çalışmaktadırlar. Materyalizm ve komünizm 19.yüzyılda bilim ve teknolojinin emeklediği bir dönemde bazı insanlara cazip gelmiş olabilir ama günümüzdeki bilimsel gerçekler ışığında insanın bunları kabul etmesi mümkün değildir. İnsan fıtratını ters bir akımın kalplerde ve gönüllerde yeşermesi mümkün değildir. Onun içindir ki şayet komünist bir devrim olacaksa-ki mümkün değil- şiddet ve silahla olacaktır. Haklıyız kazanacağız diye slogan atanların kazanamaması haksızlıklarının göstergesidir. Çünkü, Kuvvet Haktadır ve Haklı olan kuvvetlidir.

-DİN AFYONDUR-
-DİN ÇELİŞKİSİ ÜZERİNE İNŞAA EDİLECEK GERİCİLİĞE SON-

Yıkıcı ve bölücü tüm terör örgütleri istisnasız dine savaş açmışlardır. Onlara göre din, insanların bazı ihtiyaçlarını karşılama amacıyla uydurdukları toplumsal kurallar zinciridir. İnsanın özgürlüğünü elinden alan ve onu köleleştiren bir sistem olarak baktıkları dini beyinleri uyuşturan afyon olarak görmüşlerdir. Marx ve Engels din derken batıdaki klasik hristiyanlığın gerçeğinden saptırılmış halini kastetmişlerdir. O dönem itibariyle Marx ve Engelsi haklı çıkaracak bazı klilise uygulamaları yok değildi. Ama bizdeki komünistler bu tutumu islama karşı da sürdürmüşler ve Allah’a Peygambere hakaret etmekten bir an geri durmamışlardır. Allah inancının olduğu, vicdanın bulunduğu, hakkaniyet ölçülerinin olduğu toplumlarda terör estirmek kolay olmayacağından dine savaş açmalıydılar. Zamanla görüldü ki dine savaş açanlar farkında olmadan kendi uydurdukları yeni bir DİN(!) kurdular. Dinsizlik Dini…Marx ve Lenin gibi komünist önderleri de bu dinin adeta Tanrısı haline getirdiler. Dinin tavsiye ve telkin ettiği emirleri değiştirerek kendilerine uyarladılar ve binlerce beyni yıkayarak asıl afyonun komünizm olduğunu kanıtladılar. Örgüt sitelerinde ve yayınlarında şaşılacak şekilde; “Mezar anması, Kırk Mevlitleri, Kurban ve Ramazan Bayramı tebrik mesajları” yayınlanmaya başladı. Hatta bazı teröristlerin cenaze namazı dahi kılındı. Bütün bunlar dinin hayatın hayatı olduğunun bir göstergesi değil de nedir? Bu tarz hareketler komünizmin insan fıtratına aykırı bir safsata olduğunun kanıtıdır. Gayba iman konusuna gelince; bu konuda komünistler Müslümanlardan daha geri değiller. Çünkü, Tarihi Materyalizm ile kapitalizmden sonra insanlığın mecburen komünizme geçeceğini iddia etmektedirler. Görmedikleri bir konuya iman etmişcesine bu konuyu dillendirdiklerini görmek komünistlerin de gayba imanı anlamına gelmez mi?


-GELİN CANLAR BİR OLALIM, DEVRİMCİ İKTİDARI KURALIM-
-YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ VE BİRLEŞİK HALK KARDEŞLİĞİ-

Örgütler temelde karşı çıktıkları din büyüklerinin fikirlerini kendilerine uyarlıyarakak birlik ve beraberliğin önemine dikkat çekmişlerdir. Örngütler, Kur’an-ı Kerim’de müminlere “Toptan hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” emrine riayet edercesine, Hacı Bektaşı Veli, Mevlana, Yunus gibi gönül erlererinin söylemlerinden ilhamla birlik ve beraberliğe atıfta bulunmuşlar; “Sen yoksan bir eksiğiz” demişlerdir.


-İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK-
Devlet görevlileri arasında suç işleyerek işkenceye başvurmuş olanlar olabilir, bunu asla doğru bulmuyoruz. Hatta işkenceyi örgütlere hizmet etme aracı olarak görüyoruz. İşkence ve kötü muamele acizlikten ve özgüven eksikliğinden gelir. Bilgi ve birikim ile donanmamış insanlar bu tür hareketlere başvurmuş olabilir. Ama en büyük işkenceyi örgütler yapmaktadır. Hem de kendi militanlarına…Bunun yaşanmış örneklerini kitabın ilerleyen sayfalarında bulucaksınız. Dikkat çekeceğimiz husus ise şudur:
Darwin Malthus’un ‘acımasızlık teorisini’ bütün dünyaya uyarlayarak doğda sürekli bir çatışma ve acımasız bir savaşın olduğunu, bu savaşta kendilerini geliştirebilen ve güçlü olanların hayatta kalacağını, diğerlerinin ise yok olmaya mahkum olacağını, bunun tabiatın bir kanunu olduğunu savlayarak ŞİDDETİ ve ÖLDÜRMEYİ meşru göstermişti. Marx ve Engels’te bu teoriyi çok doğru bulmuşlar ve devrim uğruna kan dökmenin, şiddete başvurmanın doğanın bir kanunu olduğunu ileri sürerek diyalektik materyalizmin felsefi kalıplarını sağlamlaştırmışlardır. Bu mantığa göre ise işkence yapanları asla kınamamak gerektir. Çünkü kendi mantıklarına göre ‘Doğanın Kanunu’(!) bu…Kanunlara ise karşı gelinmez, uyulur. Bunu tasvip ettiğimiz için söylemiyoruz, örgütlerin kendi çelişkileri açısından tespitle yetiniyoruz.

-SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK-
Yukarıda da kısmen belirttiğimiz gibi terör örgütleri gözaltında asla konuşmak ve diyalog kurmak istemezler. Çünkü bu onların sonu demektir. Bizim anlayışımıza göre davasında haklı olan konuşmalı ve karşı tarafı da bu konuda ikna edebilmelidir. Eğer bir konuda doğru ve gerçekçi değilseniz yapmanız gereken tek bir şey var; o da susmak…İşte örgütler sloganlarının aksine bunu yapıyorlar. Her yerde konuşup poliste susmak…Olacak iş değil…O kadar konuşuyorlar ki öldüklerinde konuşmaları kesilsin diye çenelerine bez bağlıyorlar. Poliste çözülmenin önüne geçmek için diyaloğu çok tehlikeli bulan sol örgütler Yaşar AYAŞLI’nın “Adressiz Sorgular” isimli kitabını, sağ örgütlerden Hizbullah ise Abdulbaki SÖNMEZ’in “Konuş! Yoksa” isimli kitabını militanlarına okutarak ‘susma ve kunuşmama’ alıştırmaları yapmaktadırlar.
 

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
İŞ EMEK ÖZGÜRLÜK-
-İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ-

Sözde işçinin, köylünün, emekçinin hakkını savunduğunu iddia eden terör örgütleri “kamulaştırma”(!) adı altında bir çok gariban işçiyi, köylüyü soyarak gasp eylemi yapmış ve direnenleri de acımasızca öldürmüşlerdir. Hırsızlık ve soygunun örgütlerdeki adı Kamulaştırmadır. Çünkü onlara göre tüm sermaye halka aittir ve kendileri de halk olduğu için kendi haklarını alıyorlar. Hırsızlık ve gasp suçunu meşru göstererek vicdanlarını rahatlattıklarını zannediyorlar. Kırsal da ise gariban, aç ve fakir köylünün elindeki üç beş yumurtaya, una, bulgura musallat oluyorlar. Bir yandan halka daha iyi bir yaşam ve gelecek vaat ederek sahte umut dağıtan örgütler, diğer yandan da halkın elindeki her şeyi halk adına alarak çelişkiye düştüklerini, ve de dahası bütün bir ülkenin huzurunu çalarak hırsızlığın en büyüğünü yaptıklarını göremiyorlar.

Düzene karşı olduklarını söyledikleri halde, tek sıra ya da dörtlü kol hizasına geçerek nasıl düzene girdiklerini göremiyorlar.

Din ve imanın sadece bir vicdan işi olduğunu savunanlara gelince, bu tür iddialarda bulunanların Müslümanların tavırlarına tahammülü olmayan ve imanı hayattan koparıp vicdanlara hapsetmeye çalışan terör örgütlerinin sinsi planlarından biri olduğunu düşünmekteyiz. “Allah’a imanın insanların hayatındaki sarsılmaz yerini bilen ateistler imanın sadece bir vicdan işi olduğunu söylemekle imanın hayata uzanan dallarını kesmek istemektedirler. Bu anlayışlarını devletlere benimseten ateistler büyük zulümler yapmışlardır. Kendilerine sonsuz hürriyet tanıyan ateistler dini kendi istedikleri şekle sokmak istemişlerdir. Ateistlerin insan hürriyetini savundukları iddiası böylece kendi elleriyle çürütülmüştür. İnsanlar hür olacaklarsa en başta onların inanma ve inancının gereğini yaşama hürriyeti olmalıdır.” 15

Sıraladığımız sloganları inceleyecek olursanız, içerik olarak bizim değerlerimizden alıntıların olduğu, dahası maneviyat ve metafizik içerikle dopdolu bir söylemin bulunduğu açıkça görülecektir. Bu da şu demek oluyor ki; örgütlerin kendilerine ait doğru dürüst bir sloganları dahi yoktur. Hatta bu tür sloganlar örgütlerin kendilerini inkarın ve imhanın en belirgin kanıtıdır diye düşünmekteyiz. İçerisinde şehitlik özlemi, namus ve adalet duygusu, özgürlük mücadelesi, ölümsüzlük arzusu, sabır-sebat ve çalışma azmi gibi bize ait değerlerin elimizden alınarak bize karşı kullanıldığını görmekteyiz.
 
Üst