1.11. Yandaş Devlet Yardımları
Terörizm, uzun yıllar güçlü devletler tarafından politikalarının işlerliğini kolaylaştırmak ve rakiplerini etkisiz kılabilmek için bir dış politika aracı olarak kullanılmış/kullanılmaktadır. Güçlü devletlerin etkin politikaları karşısında kendileri için bir çıkış noktası bulamayan ve uluslararası arenada hakkını elde edemeyen bazı devletler de terörü engelleri aşmada bir engel olarak görmektedirler.
Bu çerçevede, aralarında ABD, Sovyetler Birliği (şimdilerde Rusya Fedarasyonu), İngiltere, Fransa, İsrail, İran, Suriye, Küba, Libya, Irak, Kuzey Kore, Belçika, Yunanistan, Güney Kıbrıs Cumhuriyeti, Bulgaristan, Afganistan ve Sudan’ın bulunduğu çok sayıda devletin adına, terörün desteklenmesi ya da bizzat terörün uygulanması olaylarına sıkça rastlanmaktadır.
Terör örgütlerinin başarısı büyük ölçüde dış desteğe bağlıdır. Dış desteği olmayan bir örgütün başarılı olması mümkün görülmemektedir. Zira örgütlerin, yalnızca yurtiçi kaynaklarla beslenme, barınma, eğitim, silah vb. ihtiyaçlarını karşılamaları çok zordur. Güvenlik güçlerinin sürekli düzenledikleri operasyonlar, örgütlerin bütün faaliyet kanallarını tıkamaktadır. Bu nedenle dış destek, örgütlerin adeta bir nefes borusudur.
Terör örgütlerine destek veren ülkeler örgütlere, “sığınma hakkı vererek, dernek, yayın organı gibi yan kuruluşlar açmasına göz yumarak, kamp yerleri tahsis ederek, bu kamplarda eğitim vererek, militanları kamplarında ve kırsal alanda ziyaret edip moral vererek, yaralanan teröristlerin tedavilerini yaptırarak, silah, cephane ve mühimmat yardımı yaparak, teröristlere barınma, giyecek, yiyecek gibi lojistik ihtiyaçlarını temin ederek” destek ve yardımlarda bulunmaktadırlar.
Dünyada yerel ve uluslararası düzeyde faaliyet yürüten terör örgütlerinden dış devlet yardımı almayan bulunmamaktadır. Türkiye’deki terör örgütlerinin yıllardan bu yana faaliyetlerini aralıksız sürdürebilmelerinin en önemli nedenlerinin başında da yandaş devlet yardımları gelmektedir.
Bu çerçevede, 1970’li yıllardan sonra yasadışı faaliyetlere başlayan THKP/C, THKO, TİİKP, TKP/ML vb. sol terör örgütleri başta Rusya olmak üzere, Yunanistan, Suriye, Bulgaristan, Arnavutluk, Çin vb. ülkeler tarafından desteklenmişlerdir. Maddi yardımların yanı sıra, kamp yeri tahsis etme, eğitim verme, silah ve mühimmat sağlama gibi yardımlarda bulunmuşlardır. Halen bu yardımları sürdüren ülkelerin varolduğu bilinmektedir.
Terör örgütü pkk(terör örgütü) ise, 12 Eylül askeri darbesinden hemen sonra yurtdışına çıkmış, başta Suriye olmak üzere, Irak, İran, Ermenistan, Libya, Rusya, Yunanistan ve Bulgaristan tarafından desteklenmiştir. pkk(terör örgütü)’nın en önemli eğitim kamplarından Zeli Kampı Kuzey Irak ile İran sınırında; Bekaa vadisindeki Mahzun Korkmaz Akademisi de Suriye ile Lübnan sınırları arasında kurulmuştur.
pkk(terör örgütü) terör örgütünde 3,5 yıl faaliyet yürüttükten sonra güvenlik güçlerine teslim olan Demirkıran konuyla ilgili olarak “İhanetler Çemberinden Kurtuluş” adını taşıyan eserinde şunları ifade etmektedir:
“Sık sık Lübnan’da ve Suriye’nin başkenti olan Şam’da özel mersedesiyle geziye çıkan Abdullah Öcalan, yüzlerce örgüt militanının koruması altında bulunmakta ve ayrıca Suriye askerlerinin de Apo’nun Şam’a geldiği zaman özel bir güvenlik birimi oluşturduğu bilinen ayrı bir gerçeklik idi. Bunların yanı sıra Yunanistan’da, Kıbrıs Rum Kesimi’nde ve İsveç’te siyasi eğitim kampları bulunduran pkk(terör örgütü), Şam’da, Beyrut’ta, Kuzey Irak’ta Celal Talabani’ye bağlı olan birçok merkezinde, Erivan’da, Moskova’da, Atina’da, Almanya’nın hemen hemen tüm kentlerinde ve Avrupa’nın birçok ülkesinde siyasi kanadına mensup ERNK’ya bağlı temsilcilikler oluşturmuştu.
Bunların görevleri ise, dünya ülkelerinin Türkiye’yi kınamasını sağlamak ve kendi yaptırdıkları katliamları güvenlik güçlerine mal ederek “insan hakları ihlal ediliyor” propagandası yapıp gerek Avrupa, gerekse de diğer dünya ülkeleri nezdinde Türkiye’yi ekonomik, siyasi ve askeri yönden darboğaza sokmaktı.
Yukarıda adını saymış olduğum, örgüte topraklarında temsilcilik açması gibi imkanlar sağlayan ülkeler, aynı zamanda örgüte büyük maddi yardımlar da vermekteydiler. Fakat örgütün dağ kadrosuna yapılan yardımların %90’lık bölümünün Rus, Yunan ve Suriye üçgeninden sağlandığı ve bu ülkelerle örgüt arasındaki mekiği özel eğitimli yabancı uyruklu militanların dokuduğu kesinlik kazanmıştı.”
Demirkıran’ın bu ifadelerini Abdullah Öcalan, Doğu Perinçek’le yapmış olduğu röportajdaki sözleriyle doğrulamaktadır.
“Bize en büyük dış destek, Suriye’nin desteğidir. Suriye 72 örgüte ne diyorsa, bize de onu diyor: ‘Ülkemizde misafir kalabilirler.’ Misafir kalabilmek en büyük destektir bizim açımızdan. Bunu Avrupa’da da sağlıyoruz.
...Bu anlamda Irak mücadele cephesindedir. İran ve Suriye ise, mücadelemizin cephe gerisi durumundadırlar. Fakat etkileri oluyor. Burada onların çıkarları oluyor. Bu çıkarların sarsıldığı oranda, tavır koyma veya tehdit de oluyor.”
Kısacası Adana Antlaşmasının imzalandığı 20 Ekim 1998 tarihine kadar Suriye pkk(terör örgütü)’nın en önemli koruyucusu olmuştur. Suriye’nin yanında Yunanistan da terör örgütü pkk(terör örgütü)’ya hem lojistik destek vermiş, hem de militanlarının eğitiminde yardımcı olmuştur. Bunun en önemli kanıtı, Abdullah Öcalan’ın, Kenya’da yakalanmadan önce Yunanistan Büyükelçiliği’nde saklanmasıdır. Bu dönemde Türkiye üzerinde tarihi bir takım emelleri olan Rusya, İran, Ermenistan ve Bulgaristan gibi komşu ülkelerin de zaman zaman pkk(terör örgütü)’ya destek verdiğini Öcalan, tüm dünyaya açık olarak yapılan yargılanmasında ifade etmiştir.
Aynı şekilde Hizbullah terör örgütüne İran, eğitim, lojistik ve para yardımında bulunmuştur. 17 Ocak 2000 İstanbul Beykoz operasyonundan sonra evde ele geçirilen dokümanlar arasında örgütün lideri Hüseyin Velioğlu adına düzenlenmiş bir İran kimlik kartının çıkması bunun en önemli göstergesidir.
Günümüzde tüm dünyaya bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan teröre karşı en etkin mücadele yöntemlerinden biri, terör örgütlerinin dış desteğinin kesilmesidir. İspanya ETA’ya karşı mücadelesinde, ancak Fransa’nın dış desteği kesmesiyle başarılı olabilmiştir. Türkiye pkk(terör örgütü)’yla mücadelesini, özellikle Suriye’nin Abdullah Öcalan’ı ülkesinden çıkararak faaliyetlerine son verdikten sonra belirli aşamaya getirmiştir