Terör örgütleri için halk kazanılması gereken en önemli unsurdur. Bu nedenle halkı kazanmak için her yolu mübah sayarlar. Bu doğrultuda kendileri her türlü halkla ilişkiler ve propaganda faaliyeti yürütürken, devletin bu yöndeki faaliyetlerine ise her türlü yakıştırmayı yaparlar.
Dolayısıyla her örgüt amaçlarını gerçekleştirebilmek için geniş bir halk desteğine gereksinim duyduğunun bilincindedir ve özellikle propagandaya yönelik eylemlerini bu çerçevelerde gerçekleştirmektedirler. Hatta bu amaçla, ilgili yasalardan yararlanarak toplum içerisinde dernek, vakıf, v.b biçiminde yan örgütler kurmakta; kurulu olanlara ise üye olarak yönetim kurullarını ele geçirmektedirler. Legal olan bu örgütlenmeler, örgütü özellikle basın-yayın yolu ile kamuya tanıtırken, diğer yönden taraftar ve sempatizan kazanarak; onların arasındada örgütün gereksinim duyduğu elemanlar bulmak ve onları yetiştirmek gibi fonksiyonları yerine getirmektedirler. Aynı zamanda örgütlerinin finansal gereksinimlerini de kendi çaplarında karşılamaktadırlar.
Terör örgütlerinin ilk aşamada sıklıkla kullandıkları propagandada amaç, kendi davalarını ve örgütlerini tanıtmak, insanlara tanıdık kılmak ve insanlar arasında sempati uyandırarak potansiyel taraftar oluşturmaktır. Yapılan her türlü eylemde propagandanın öncelikli olduğu görülmektedir. Özellikle eylemlerden sonra basın yayın kuruluşlarının aramak veya olay yerine bildiri bırakmak suretiyle eylemlerin üstlenilmesi, bunun bir kanıtıdır. Bununla birlikte bazen tersi durumlara da rastlanmaktadır. Örneğin Hizbullah örgütü, işlemiş oldukları eylemleri kesinlikle üstlenmemektedir. Bu durumu ise, kendilerinin reklama ihtiyacı olmadığı, imzalarının hedefin şahsında zaten belli olduğu şeklinde izah etmektedirler. İBDA-C örgütü ise, aksine, kim yaparsa yapsın, kendi işine gelen bütün eylemleri üstlenmekte ve böylece kamuoyunda güçlü görünmeye çalışmaktadır. Çoğunlukla önemli kişi ve kuruluşlara yönelik ses getiren eylemlere ağırlık verilmektedir. Böylece kitle iletişim araçları vasıtasıyla gündemde kalmakta ve kendilerini hem yurt içinde ve hem de yurt dışında tanıtmış olmaktadırlar.
Propaganda görevini, büyük ölçekli örgütlerde ayrıca yapılandırılmış ve cephe olarak adlandırılan alt birimler yürütmektedir. Özellikle Marksist-Leninist tabanlı örgütler ile pkk(terör örgütü) / kongra-gel(terör örgütü) gibi etnik kökenli örgütlerde, bu birimlere özel önem verildiği tesbit edilmiştir. Örneğin, (pkk(terör örgütü) / kongra-gel(terör örgütü)’in ERNK’sı). Küçük çaplı örgütlerde ise, propaganda, diğer faaliyetlerle birlikte aynı anda yürütülmektedir. Örgüt içi propagandalarda ise militanın, üyenin veya taraftarın daha çok psikolojik dünyasına hitap edebilen bir yaklaşım benimsenir. Örneğin, kendisinin anti emperyalist bir kahraman, özgürlük savaşçısı, mücahit vb. olduğu söylenerek bireyin duygularını kabartacak konuşma ve derslerin yanısıra; müzik olarak da daha çok ajitasyon yaratacak marşlar dinletilir ve söyletilir.
Terör örgütlerinin yürüttüğü bu propaganda ve halkla ilişkiler faaliyetlerine karşı aynı çerçevede alınan tedbirler, bu faaliyetlere karşı vatandaşları, toplulukları ve ulusu aydınlatmaya, korumaya ve ayrıca, kişi ve grupları bilgilendirmeye, düşünmeye, duyarlı hale getirmeye yönelik faaliyetleri içerir.
Terör örgütlerine yönelik sürdürülen mücadeleyi psikolojik yönden desteklemek amacıyla yürütülen bu halkla ilişkiler ve propaganda faaliyetlerini terör örgütleri psikolojik savaş olarak tanımlamakta ve bu faaliyetlere bakışlarını Devrimci Solun yayın organı Mücadele Dergisinde "Kirli Savaşın Bir Başka Boyutu; Psikolojik Savaş" başlığı altında şöyle ifade etmektedirler.
“Psikolojik savaş, savaşın kendisinin-silahların yanı sıra ve silahlardan daha çok-iradelerin çarpışması olması gerçeğinden hareket eden oligarşinin devrimci iradeyi sarsmaya, kendine güven olgusunu güvensizliğe dönüştürmeye yönelik psikolojik-moral faaliyetleridir. Psikolojik savaş, savaşın maddi araçlarıyla ve maddi yürütülüşüyle tamamlanır. Devrimci propagandanın, demagoji, yalan ve spekülasyona dayalı karşı-propaganda ile boşa çıkarılması, devrimci saflarda güvensizlik, dağınıklık, yılgınlık, moral bozukluğu kuşku vb. yayılmasıdır.
Psikolojik savaş yöntemleri son derece çeşitlidir. Karşı saflarda moral çöküntüsü yaratmak için her türlü aracın kullanılmasıyla yürütülür. Yalan haber üretmekten, fiziki darbe vurmaya kadar-ki, burada darbenin psikolojik etkisidir söz konusu olan-pek çok faaliyet psikolojik savaşın konusudur.
Oligarşinin mücadeleye karşı ilan ettiği özel (kirli) savaşın önemli bir parçası (alt başlığı) dır psikolojik savaş... Psikolojik savaşı kazanabilecek irade ve inanç sağlamlığına, kararlılığa ve bilince sahip olmayanlar, savaşı büyük oranda yitirmiş demektir.