Terör Örgütlerinin Halkla İlişkiler ve Propagandaya Bakışı

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
Terör örgütleri için halk kazanılması gereken en önemli unsurdur. Bu nedenle halkı kazanmak için her yolu mübah sayarlar. Bu doğrultuda kendileri her türlü halkla ilişkiler ve propaganda faaliyeti yürütürken, devletin bu yöndeki faaliyetlerine ise her türlü yakıştırmayı yaparlar.

Dolayısıyla her örgüt amaçlarını gerçekleştirebilmek için geniş bir halk desteğine gereksinim duyduğunun bilincindedir ve özellikle propagandaya yönelik eylemlerini bu çerçevelerde gerçekleştirmektedirler. Hatta bu amaçla, ilgili yasalardan yararlanarak toplum içerisinde dernek, vakıf, v.b biçiminde yan örgütler kurmakta; kurulu olanlara ise üye olarak yönetim kurullarını ele geçirmektedirler. Legal olan bu örgütlenmeler, örgütü özellikle basın-yayın yolu ile kamuya tanıtırken, diğer yönden taraftar ve sempatizan kazanarak; onların arasındada örgütün gereksinim duyduğu elemanlar bulmak ve onları yetiştirmek gibi fonksiyonları yerine getirmektedirler. Aynı zamanda örgütlerinin finansal gereksinimlerini de kendi çaplarında karşılamaktadırlar.

Terör örgütlerinin ilk aşamada sıklıkla kullandıkları propagandada amaç, kendi davalarını ve örgütlerini tanıtmak, insanlara tanıdık kılmak ve insanlar arasında sempati uyandırarak potansiyel taraftar oluşturmaktır. Yapılan her türlü eylemde propagandanın öncelikli olduğu görülmektedir. Özellikle eylemlerden sonra basın yayın kuruluşlarının aramak veya olay yerine bildiri bırakmak suretiyle eylemlerin üstlenilmesi, bunun bir kanıtıdır. Bununla birlikte bazen tersi durumlara da rastlanmaktadır. Örneğin Hizbullah örgütü, işlemiş oldukları eylemleri kesinlikle üstlenmemektedir. Bu durumu ise, kendilerinin reklama ihtiyacı olmadığı, imzalarının hedefin şahsında zaten belli olduğu şeklinde izah etmektedirler. İBDA-C örgütü ise, aksine, kim yaparsa yapsın, kendi işine gelen bütün eylemleri üstlenmekte ve böylece kamuoyunda güçlü görünmeye çalışmaktadır. Çoğunlukla önemli kişi ve kuruluşlara yönelik ses getiren eylemlere ağırlık verilmektedir. Böylece kitle iletişim araçları vasıtasıyla gündemde kalmakta ve kendilerini hem yurt içinde ve hem de yurt dışında tanıtmış olmaktadırlar.

Propaganda görevini, büyük ölçekli örgütlerde ayrıca yapılandırılmış ve cephe olarak adlandırılan alt birimler yürütmektedir. Özellikle Marksist-Leninist tabanlı örgütler ile pkk(terör örgütü) / kongra-gel(terör örgütü) gibi etnik kökenli örgütlerde, bu birimlere özel önem verildiği tesbit edilmiştir. Örneğin, (pkk(terör örgütü) / kongra-gel(terör örgütü)’in ERNK’sı). Küçük çaplı örgütlerde ise, propaganda, diğer faaliyetlerle birlikte aynı anda yürütülmektedir. Örgüt içi propagandalarda ise militanın, üyenin veya taraftarın daha çok psikolojik dünyasına hitap edebilen bir yaklaşım benimsenir. Örneğin, kendisinin anti emperyalist bir kahraman, özgürlük savaşçısı, mücahit vb. olduğu söylenerek bireyin duygularını kabartacak konuşma ve derslerin yanısıra; müzik olarak da daha çok ajitasyon yaratacak marşlar dinletilir ve söyletilir.

Terör örgütlerinin yürüttüğü bu propaganda ve halkla ilişkiler faaliyetlerine karşı aynı çerçevede alınan tedbirler, bu faaliyetlere karşı vatandaşları, toplulukları ve ulusu aydınlatmaya, korumaya ve ayrıca, kişi ve grupları bilgilendirmeye, düşünmeye, duyarlı hale getirmeye yönelik faaliyetleri içerir.

Terör örgütlerine yönelik sürdürülen mücadeleyi psikolojik yönden desteklemek amacıyla yürütülen bu halkla ilişkiler ve propaganda faaliyetlerini terör örgütleri psikolojik savaş olarak tanımlamakta ve bu faaliyetlere bakışlarını Devrimci Solun yayın organı Mücadele Dergisinde "Kirli Savaşın Bir Başka Boyutu; Psikolojik Savaş" başlığı altında şöyle ifade etmektedirler.

“Psikolojik savaş, savaşın kendisinin-silahların yanı sıra ve silahlardan daha çok-iradelerin çarpışması olması gerçeğinden hareket eden oligarşinin devrimci iradeyi sarsmaya, kendine güven olgusunu güvensizliğe dönüştürmeye yönelik psikolojik-moral faaliyetleridir. Psikolojik savaş, savaşın maddi araçlarıyla ve maddi yürütülüşüyle tamamlanır. Devrimci propagandanın, demagoji, yalan ve spekülasyona dayalı karşı-propaganda ile boşa çıkarılması, devrimci saflarda güvensizlik, dağınıklık, yılgınlık, moral bozukluğu kuşku vb. yayılmasıdır.

Psikolojik savaş yöntemleri son derece çeşitlidir. Karşı saflarda moral çöküntüsü yaratmak için her türlü aracın kullanılmasıyla yürütülür. Yalan haber üretmekten, fiziki darbe vurmaya kadar-ki, burada darbenin psikolojik etkisidir söz konusu olan-pek çok faaliyet psikolojik savaşın konusudur.

Oligarşinin mücadeleye karşı ilan ettiği özel (kirli) savaşın önemli bir parçası (alt başlığı) dır psikolojik savaş... Psikolojik savaşı kazanabilecek irade ve inanç sağlamlığına, kararlılığa ve bilince sahip olmayanlar, savaşı büyük oranda yitirmiş demektir.
 

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
Gerek kontrgerilla örgütlenmesi, gerekse diğer militarist örgütlenmeler gerilla savaşının psikolojik yıpratma savaşı olduğu bilinciyle karşı-propaganda faaliyetlerine son derece önem vermektedirler. Bu faaliyetlerle, bir yanıyla devrimci anlayışın varlık koşulu halk hedeflenirken, diğer yanıyla doğrudan devrimci hareketin insanlarının etkilenmesi de hesaba katılmıştır.

Psikolojik savaş: devrimcilerin halkla bağını kesmeye, devrimci harekette güven bunalımı yaratmaya yöneliktir.

Halkı ya da devrimcileri etkilemeye yönelik karşı-propagandanın temelinde yatan olgu yalan ve demagojidir. Yalan ve demagojiye dayalı bilgilerle oluşturulan senaryolarla, devletin güçlülüğü, devrimcilerin güçsüzlülüğü propagandası yapılır. Devrimcilerin söyledikleri ile amaçladıklarının farklı şeyler olduğu, halkı kandırmaya çalıştıkları, ırz-namus, din düşmanı oldukları, çıkar peşinde koştukları vb. şeylerle devrimciler halk nezdinde karalanmaya, küçük düşürülmeye çalışılır. Diğer yandan devrimcileri yıpratmak, zayıflatmak, güven bunalımı yaratmak, bölmek gibi psikolojik üstünlüğü elde tutmak amaçlı daha bir çok şey düşünülür ve geliştirilir.

Önderliği karalama, psikolojik savaşın devrimcilere yönelik kullandığı yöntemlerin başında gelmektedir. Devrimci harekete güvensizliği egemen kılıp, hareketi içten çökertebilmek için, kamuoyunda bilinen-tanınan devrimciler akla hayale gelmeyecek yalan demagojiyle karalanarak, aşağılanmaya, haklarında şaibe yaratılmaya çalışılır...

"Yine basın aracılığıyla şaibe yaratmaya yönelik haberler bol bol yayınlanıyor. Halkın ve devrimcilerin kafasını karıştırmak, onları kendi içlerinde yıpratabilmek amacıyla başvurulan bölünme öyküleri kontrgerilla yöntemlerinden bir başkasıdır."

"İtirafçı kurumu da devrimci mücadeleye yönelik kuralsız savaşın bir parçasıdır. Devletin güçlülüğü olgusuyla birlikte yapılan propaganda ile zayıf unsurlar ele alınıp, etkilenmeye çalışılır. Böylece bir taraftan devrimcilere darbe vurmak hedeflenirken, diğer yandan bu hain ve dönekler aracılığıyla TV. ve basında kamuoyunu etkilemeye yönelik devletin istediği tarzda yalan ve karalamaya dayalı devrimciler aleyhine mesajlar yayınlattırılır. Halka, bakın güvendiğiniz insanlar böyle mesajı vermek, bu kişiliği yitirmiş insanlık müsveddelerinin ağzından devletin güçlülüğü propagandası yaptırmak ve halkı etkilemek amaçlananlar arasındadır."

Bir başka sol terör örgütünün yayın organı olan Uzun Yürüyüş adlı bir başka dergide ise Psikolojik savaş için; propaganda ile, savaştaki meşruluğunun, manevi üstünlüğünü kazanmak için halkı motive etmeye çalıştığı ifade edilerek psikolojik savaşın, kitle iletişim araçlarının tümü üzerinde demokratiklik adına denetim mekanizmaları kurduğunu, bu mekanizmalar aracılığıyla sansür uyguladığını, neyin ne kadar işleneceğine karar verdiğini iddia etmektedir.

Şehir Gerillasının Elkitabında, terörist liderlerden Brezilyalı Carlos Marighella ise şunları yazmaktadır.

"Psikolojik savaş ya da sinir savaşı, saldırgan bir teknik içermektedir. Kitle iletişim araçlarından doğrudan yada dolaylı yararlanarak, halkın ağızdan ağıza dolaşan haberlerine dayanarak, hükümeti demoralize etmeyi amaçlar. Psikolojik savaşta, medyaya sansür ve baskı uyguladığı ve kendisine yönelik fikirleri yasaklayarak, kendisini savunma konumuna kapadığı için, hükümet her zaman dezavantajlıdır. İşte tam bu noktada hükümet, çılgın ve ümitsiz hale gelir, tezatlara düşer, kendisini ve herşeyi kontrol altında tutma gayreti içinde çöküşe başlar."
 
Üst