Terörle Mücadele Politikası

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
Terör”ün kelime anlamı tehdit, baskı, yıldırma ve katletmedir. Buna bağlı olarak da terörist, bunları uygulayarak yasadışı eylemler yapan kimsedir. Terörist, kafasındaki düşüncelere yasal yollarla değil, yasal olmayan ve toplum huzurunu bozucu bir şekilde ulaşmayı hedefler. Bizim gibi çoğu ülkenin başında bir terör belası vardır. Türkiye’nin terör belası da özellikle 1984 yılından sonra başlamış, Türkiye bu teröre çok şey kurban etmiştir.

Adına PKK denen ve amacı Türkiye’nin Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri üzerinde, bu bölgeleri Türkiye’den ayırarak bağımsız bir kürt devleti kurmak olan bahse konu terör örgütü, bu uğurda 1984’ten beri cinayetler işlemekte, saldırılar düzenlemekte ve devletin silahlı kuvvetlerine suikastlar yapmaktadır. Bütün bunlar, az önce söylediğimiz gibi terörün ve teröristin baskıcı, yıldırıcı temeline dayanmaktadır.

Gelişmiş ülkeler, terör konusunda çok hassastır ve terörün hiçbir türlüsüne müsahama göstermezler. En küçük bir terörist grubun varlığını dahi keşfetseler, anında onu alaşağı ederler. Ve en önemlisi kesinlikle teröristlerle pazarlığa oturmazlar. Pazarlığı bırakın, teröristlerle muhatap olmazlar bile. Ki doğru olan da budur. Böyle olması gerekir. Hiçbir devlet, eli silahlı bir terör örgütüyle masa başına oturamaz veya muhatap olamaz, olmamalıdır.

Ancak bir süredir bizim ülkemizde izlenen politikalar maalesef bunun aksi yöndedir. Sözü edilen terör örgütü PKK’nın siyasal kanadı hâline gelen ve PKK ile aynı görüş ve düşünceleri savunan bir siyasi parti olan DTP bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmiştir. Bizden başka hangi ülkede bunun eşine rastlanılabilir? Teröristlere verilen bu tavizler bizi uluslar arası camiada rezil ettiği gibi, teröristlere de daha ileri gidebilmeleri için gereken cesareti vermektedir.

Terör ve teröristle etkin bir şekilde mücadele edebilmek için, her şeyden önce bu mücadelede kararlı olmak gerekir. 2 – 3 günlük hesaplar peşinde koşan ve diğer devletlerle aramız açılmasın diye bin türlü şekle giren idareciler terörle mücadele edemezler. Çünkü terörist, her zaman ülkenin açığını kollar. En küçük bir açığı bulur bulmaz bunu kullanmak için elinden geleni yapar. Yıllardır terörle uğraşan bir ülke olarak bunu acı bir şekilde tecrübe etmiş olmamız gerekir.

Bir kere terörle mücadelede, teröriste yüz vermekten daha büyük bir yanlış olamaz. Terörist, senin düşmanın demektir ve düşmana taviz vererek, onun gönlünü kazanamazsın. Aksine haddini aşması ve daha fazla eylemde bulunması için onu cesaretlendirmiş olursun. Oysa herkese anladığı dilden konuşmak, en etkili yöntemdir. Elinde silah olan, katil teröriste kırmızı gül atsan ne olur? Bu adam kırmızı gülle gönlü kazanılacak biri olsa zaten terörist olmazdı değil mi?

Bir süredir çeşitli gruplar ve kişiler tarafından “kürt açılımı” adı altında gerçekleştirilen eylemlere değinmek istiyorum… Bu tür eylemler, yıllardan beri hep yapılıyor fakat elde edilen sonuç ortadadır. Kürtlere mavi boncuk dağıtarak onların devleti sevmeleri, devlete güvenmeleri ve terörist olmaktan vazgeçmeleri için yapılmadık açılım kalmadı ama sonuç hep hüsran oluyor. Maalesef bu gruplar veya kişiler, kürtlerin kafalarının içini tam manasıyla anlayamıyorlar ya da anlamak istemiyorlar. Bu, 1 – 2 yıllık değil, çok uzun yıllardır süren bir mevzu. Cumhuriyet kurulduktan bu yana sürekli bir kürtçülük eylemi var olmuştur ve bu eylemin yarattığı terör yüzünden ülkemizde yaklaşık 30.000 insan hayatını kaybetmiştir. Yani fatura çok ağırdır.

Peki yıllarca ne diye feryat ediyordu kürtler? İstedikleri şey neydi? Sözde dilleri olan “kürtçe” adını verdikleri konuşma tarzında yayın ve ad koyma özgürlüğü istiyorlardı. Tavizkâr hükümet sayesinde bu istedikleri oldu. Ama kürtler yine de durmadı. Durmaya da hiç niyetleri yok gibi. Çünkü istedikleri bu değil, istedikleri devlet içinde devlet kurmak…

Türkiye Cumhuriyeti devleti bir milli devlettir. Anayasa’nın ilk maddesinde belirtildiği gibi bu ülke bir Türk ülkesidir. Başbuğ Atatürk, bu memleketin Türk olduğunu özellikle belirtmiştir. Buna karşı çıkıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasal düzenine muhalefet edenler, en ağır bir şekilde cezalandırılması gerekirken gönülleri alınmaya çalışılırsa, bu onları daha da şımartacak, önü alınmaz bir hâle getirecektir. Nitekim yıllarca süren kürtlerin gönlünü alma çabaları, işi bu noktaya getirmiştir.

Hatırlanacağı gibi 2002 yılına kadar PKK bitmişti fakat 2002’nin Kasım ayından sonra birden hortladı? Peki nasıl oldu bu iş? Çünkü teröre taviz verildi. Sözümona teröristlere ve terör örgütüne jest yapılmak üzere içeride bulunan eski DEP’li milletvekilleri serbest bırakıldı. Muhtemelen bu sayede teröristlerin de devlete ısınması bekleniyordu. “Ben sizin önderlerinizi serbest bıraktım, siz de artık bana düşmanlık etmeyin” misali. Fakat tüfek ters tepsi ve tetiğe basanı yaraladı. O milletvekilleri serbest kalır kalmaz PKK’nın biti kanlandı ve tekrar saldırılarına başladılar. Daha sonra o milletvekilleri DTP’yi kurdular ve şu anda T.B.M.M’de teröristler lehine açıklamalarda bulunuyorlar.

Şimdilerde verilen tavizler de aynı sonuçları doğurmaya başladı. Geçenlerde 6 askerimiz, PKK tarafından yola döşenen mayının infilak ettirilmesi sonucu şehit oldu. Ondan önce yine PKK’lı terörist bir grup tarafından yol yapım çalışması yapan bir grup işçinin şantiyesi basıldı ve iki işçi rehin alınarak Kuzey Irak sınırına doğru teröristlerce götürüldü. Bunun gibi büyük küçük pek çok olay yaşanmaktadır. Tavizler verilmeye devam ettikçe, terör örgütü PKK’nın saldırıları da artacaktır. Hiçbir terör örgütü, şımartılarak eylemlerinden vazgeçirilmez. Bu şekilde bitirilen bir tek terör örgütü yoktur.

Terör örgütünü bitirmenin en etkili yolu, güçlü ve profesyonel saldırı timleridir. Dünyanın sayılı üç beş ordusu arasında bulunan TSK bünyesinde bu timler fazlasıyla mevcuttur. Hükümet, bu timleri kurmalı ve teröristlerin üzerine bırakmalıdır. Büyük ve ağır yüklerle dağlarda karargâhlarda çarpışan asker yerine, eğitimli komandolar timlere bölünerek kendilerine belirlenen bölgeye salınırsa, elbette daha etkili sonuç alınacaktır. Bu şekilde hızlı, pratik ve güçlü bir saldırı gerçekleşecektir.

Suyu delen damlaların sürekliliğidir demişler. PKK’yı psikolojik çöküntüye uğratacak olan da, askerlerin ardı ardına gelen ve asla sona ermeyen hücumları olacaktır. Teröristler, bilindiği gibi dağlarda yaşıyorlar. Bunların yaşadıkları mağaralar tespit edildikten sonra, hava destekli operasyonlarla basılmalı ve içerideki teröristlerden sağ ele geçirilenler ibret-i alem olarak kullanılmalıdır. Yalnız bu bir iki defa değil, devamlı bu şekilde olacaktır. O zaman terör örgütü psikolojik buhrana düşer. TSK karşısında terör örgütünün şansının olmadığı düşüncesi, PKK içindeki en alt seviyedeki teröriste kadar herkesi sarar.

Dağlardaki güçlü, hızlı ve acımasız saldırıların yanı sıra bir de olayın şehir boyutu var; eğer şehirdeki köstebekler olmasa dağlardaki teröristler bu kadar palazlanamaz. Bunun için de sıkı bir istihbarat ile PKK destekçilerini tespit etmek gerekir. Tespit edildikten sonra bu kişiler ele geçirilmeli ve terör örgütü hakkında ulaşılabildiği kadar bilgiye ulaşılmalıdır. PKK, bölgede bulunan kürt köylerinde büyük ölçüde destek görmektedir. Buna da bir son vermek için köylülerle anladıkları dilden konuşmalı, terör örgütüne destek vermenin bedeli birkaç ibretlik olayla herkese gösterilmelidir.

Eğer bir köyde PKK’ya destek veriliyorsa, o köyde PKK’ya destek verdiği bilinen bir şahısa anladıgı dilden konuşmak lazımdır.Lakin tutturmuşlar bir insan hakları ( ŞEHİT OLAN VATAN EVLATLARININ HAKLARI YOK SAYILMASINA ) karşılık vatana hiyanet edenlelerin şu an bir çok şeye hakları varmış gibi hareket edebiliyorlardır. Ama bizdeki siyasi irade buna müsaade etmediği için olayı bu şekilde çözemiyor, teröriste anladığı dilden konuşamıyoruz.

Bir de “kürt sorunu” dedikleri bir olay var. Bu da tamamen terörist propagandasıdır. Bu ülkede böyle bir sorun yoktur. Bu ülkede bir terör sorunu vardır ve kürtler de bu sorunun yaratıcılarıdır. Fakat maalesef devletimizin en tepesindeki şahıslar bile “kürt sorunu” ifadesini kullanarak böyle bir uydurmayı kabul etmiş oluyorlar ve bu da yetmiyor, bunu çözeceklerini söylüyorlar.

Bu, tam anlamıyla bir saçmalıktır. Kürt sorunu olarak lanse edilmeye çalışılan şey, kürtlerin bu ülkede yıllarca yapmış oldukları hainliktir. Kürtlerin ayrı devlet istemeleri bir sorun değil, bir vatan hainliğidir. Bunun da çözülebilecek bir yanı yoktur. Nasıl çözeceğiz? Kürtlere istedikleri toprağı vererek mi? Kürt sorunu olarak ifade edilen işi kabul etmek demek, kürtlerin bizden toprak istemelerini haklı bulmak demektir. Bu ise, ülkesini ve milletini seven hiç kimsenin yapamayacağı bir iştir.

Bu ülkede bir terör ve terörist sorunu vardır ve bunun bir an önce çözülmesi gerekmektedir. Çözüm için kabataslak yöntemleri de yukarıda kısaca belirttim. Bu iş öyle demokratik kürt açılımlarıyla falan olmaz. Az önce söylediğimiz gibi teröriste anladığı dilden konuşacaksın. Terörü yaratan o malum kesimin yaptıklarını burnundan getireceksin, bir daha sesini çıkaramaz yapacaksın ki terör belasından sonsuza dek kurtulasın. Yoksa böyle her yüze gülersen, bugün milletçe olduğumuz gibi şamar oğlanına dönersin. Kıyakçılığın sonu ayakçılıktır diye boşuna dememişler. Kürtlere geçtiğimiz kıyakların bedelini bugün hâlâ çok feci bir şekilde ödüyoruz ama maalesef akıllanmamışız…

Ayrıca ŞEHİDİMİN kanını; kanı bozuk itlerin kanı ile bir tutan ,ŞEHİT ANNEMİ ,o itlerin anneleri ile aynı kefeye koymaya çalışan bir zihniyetede TANRIDAN lanet diliyorum .ŞEHİTLERİMİZİN kanlarında bogulacaksınız.

Umarım bir gün güçlü ve kararlı bir terör politikası ile bu vatan hainlerinin bir bir canlarına okuruz. Bunlara özgürlük vererek değil, teröristlere kan kusturarak olur bu inş…
 
Üst