TSK'da Ergenekon Krizi...

BAHAR

Dost Üyeler
Katılım
2 May 2008
Mesajlar
841
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
istanbul
Ergenekon Savcısı Yönder, askeri savcıyı suçladı. TSK'nın cevabı gecikmedi.
Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan habere göre,Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Savcılığı, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılardan Mehmet Murat Yönder hakkında Adalet Bakanlığı’na suç duyurusunda bulundu.

Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Savcılığı kararında, Jandarma Üsteğmen Muhammed Sarıkaya hakkındaki arama kararı nedeniyle, Ankara Cumhuriyet Savcıları gözetiminde 7 Ocak 2009 tarihinde Sarıkaya’nın ikamet ettiği odasında arama yapıldığını anımsattı. Kararda, soruşturmayı yürüten İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “arama sırasında usulsüzlük yapıldığı, aramaya katılan bazı jandarma subayların, Üsteğmen Sarıkaya’yı telefonla arayarak ve SMS yollayarak aramadan haberdar ettiği ve uyardığı, bu uyarıları sonucunda da içinde suç delili bulunması muhtemel eşyaları gizlediği” iddiasında bulunduğu ve söz konusu subaylar hakkında “suç delillerini gizlemek” suçu kapsamında yasal işlem başlatıldığı belirtildi. Konuyla ilgili görevsizlik kararının verildiğinin belirtildiği kararda dosyanın Jandarma Genel Komutanlığı Adli Müşavirliği’ne gönderildiği anlatıldı.

Takipsizlik kararının gerekçesinde yer alan, “Bir gün hukuk herkese, bu arada savcı ve yargıçlara bile gerekebilir. Ancak hukuk devletinde teminatın yine üstün vasıflarla donanmış, metin, vakarlı, temkinli, bilgili, tarafsız, bağımsız, hiçbir organ, makam, merci ya da kişiden emir veya teminat almayan; tavsiye ve telkinlerle ya da peşin hükümle hareket etmeyen savcı ve hâkimler olduğu kuşkusuzdur” ifadeleri dikkat çekti.

‘ARAMA HUKUKA UYGUN YAPILDI’

Kararda savcı Yönder’in yazısında askeri mahalde arama yapılırken aramaya nezaret eden Ankara Cumhuriyet Savcıları’nın nizamiyede uzun süre bekletildiği, emniyet görevlilerinin içeri alınmadığı, aramanın kısa sürede sonuçlandırıldığı ve arama sırasında savcılara teslim edilmeyen eşya var ise gönderilmesi yönünde taleplerde bulunulduğu belirtildi. Kararda savcının bu taleplerine değinilerek, “Savcılık yazısında açıkça aramalarda hukuki usulsüzlükler yapıldığı, hatta bu usulsüzlüklerin talimat yazılarak kendince düzeltilmeye çalışıldığı, başarısız kalınan noktalarda ise Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’ndan alınan yazıyla yardım istendiği anlaşılmıştır” denildi.

Arama kararları ile ilgili talimatların Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazıldığı ve muhatabın öncelikle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı olduğuna dikkat çekilen kararda “hukukun üstünlüğünün yara almaması” adına durumun incelenmesi gerektiğine karar verildiği belirtildi. Aramaların hukuka uygun olarak yapıldığı ve savcıların bekletildiğine dair herhangi bir tespitin olmadığının vurgulandığı kararda, “Askeri mahalde yapılacak bir aramada kimlerin bulunacağının yasada yazılı olduğu, emniyet görevlilerinin aramada bulunmasının gerekmediği, aramanın kısa sürede sonuçlandırıldığı iddiasının da doğru olmadığının anlaşıldığı, yine hakkında arama kararı bulunan Jandarma Üsteğmen Sarıkaya’nın aramaya iştirak etmesi ve hazır bulunması için, arama sırasında hazır bulunan subaylar tarafından cep telefonu ile bilgi verilmesinin de Cumhuriyet Savcısı’nın istemiyle olduğunun da saptandığı” ifadeleri kullanıldı.

‘ADALET BAKANLIĞI DUYARSIZ KALAMAZ’

Kararda savcı Yönder’in yazısında yer alan “Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edilmeyen eşya var ise ivedi gönderilmesi” şeklindeki ifadesi, aramaya fiilen katılan Ankara Cumhuriyet Savcıları, Yardımcı Askeri Savcılar ve askeri makamların, “sanki şüpheliye ait bulunmuş suç delillerini tutanakta tespit etmeyerek görevlerini kötüye kullandıkları ima edilmiştir” yorumu yapıldı.. Kararda özetle şu ifadelere yer verildi:

“Yargı organında görev yapan kişiler kendi farklı durumlarının (gördükleri işin öneminin) farkında olarak hareket etmek zorundadır. Aramayı yapan Ankara Cumhuriyet Savcıları ile görevsizlik kararını imzalayan İstanbul Cumhuriyet Savcısı’nın sicil numaraları karşılaştırıldığında Ankara Cumhuriyet Savcıları’nın mesleğe daha önceki bir tarihte girdikleri saptanmıştır. Aramalarda imzaları bulunan binbaşı rütbesindeki yardımcı askeri savcıların da yüce mesleğe katılışları anılan cumhuriyet savcısından daha eskidir. Hal böyle iken İstanbul Cumhuriyet Savcısı’nın sanki daha üst konumda yetkileri varmışçasına, gerekçeleri açıklandığı üzere dosya içeriğine ve Cumhuriyet savcılarınca kanuna uygun olarak tutulmuş resmi tutanak içeriklerine uymayan isnatlarla, bırakınız askeri makamları, sivil ve askeri meslektaşlarını da zan altında bırakması karşısında hiçbir makamın, bu arada kuşkusuz ki Adalet Bakanlığı’nın da duyarsız kalamayacağı değerlendirilmiştir.”


30.05.2009 12:22:00
 
Üst