Tuna'dan Gelen Buzlar

ÇAĞATAY

Dost Üyeler
Katılım
27 Şub 2008
Mesajlar
473
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
"ADRİYATİK'DEN ÇİN SEDDİNE SAVAŞ NEREDE İSE ORADAY
Bir radyo haberi, İstanbul Boğazı’na, Tuna’dan sökülüp gelmekte olan, büyük buz adalarının Karadeniz’de görüldüğünü müjdeliyor.

Tuna’dan Karadeniz’e akan buz adalarının, bir yolunu bulup, İstanbul Boğazı’ndan içeri girdiklerini, 1954’te yine görmüş, yine duygulanmıştık. Çünkü onlar, bizim eski vatan sularımızdır; ne yol gösterenleri, ne de bir usta kaptanları vardır. Buna rağmen, dünkü vatanımızın suları, üzerlerini, yine vatan semalarından dökülen karlarla ve beyaz deniz kuşları martılarla süsleyerek, İstanbul Boğazı’nın maviliklerine gelirler.

Bunlar, göçmen buzlar, göçmen sulardır; Başlarına, ruhları kadar temiz, beyaz yaşmaklar örtünmüş, Müslüman anneleridir; Vücutlarına, Alp Arslan’ın Malazgirt’teki serdengeçtileri gibi, beyaz örtüler sarılmış iman ordularının, Tuna boylarındaki askerleridir.

Yad illerde kalmış bir mavi sudan, üzerlerinde Türk bayrağı dalgalanan, diğer mavi sulara geliyorlar. Gözlerimiz, onları, yine eski akıncıların ruhlarını görür gibi karşılayacak. Ne buz soğukluğu, ne kar beyazlığı... Bu yüzer adalardaki beyazlık, temiz Tuna sularına, asırlarca, milletimizin şerefi için gömülenlerin ruh beyazlığıdır.

Tuna içinde, sembol gibi kalmış son kalemiz, küçük bir ada, Adakale idi. Bu sevgili ada, daha Lozan günlerine kadar bizimdi. Kıyılarında Müslüman çocukları oynar; beyaz yaşmaklı, temiz Müslüman kadınları serinlerdi. Küçük, Tuna vapurlarıyla oradan geçen seyyahlara, eski Tuna türküleri kadar sıcak bir Rumeli Türkçe’siyle, seslenirlerdi. Ama, artık bu seslerde, eski şevkin yerini hüzün almıştı.

Birçoğu, Yeniçeri Ocakları’nda yetişen, saz şairleri, mavi Tuna için, daha XIV. asırdan beri türküler söylemişlerdi.

Bir şifahi edebiyat geleneği içinde söylenen bu türkülerin pek çoğu, eski asır Türklerinin dudaklarında kalmıştır. Bu yüzden, güzel Tuna türkülerinin hepsi elimizde değildir. Bunlar arasında mısraları zamanımıza kadar yaşayanların bir kısmı:

"Misal-i cennettir evvel baharı
Açılır kırmızı gülü Tuna’nın
Öter bülbülleri leyl-ü neharı
Eser bad-ı saba yeli Tuna’nın

Türaba gark olmus, yerdedir yüzü
Gökten iner cemre sökülür buzu
Arzulayıp gider Karadeniz’i
Çok gadalar alır seli Tuna’nın"


Gibi, işte tam bu günleri, bu cemrelerin düşüp buzların çözüldüğü günleri terennüm eder.
 
Üst