Türk Adı Nerden Geldi ?

GökTürk

Kurucu
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,015
Tepkime puanı
2
Puanları
38
Yaş
59
Konum
C¤ KIBRIS
Web sitesi
www.kibris1974.com
kutlubayragim9dl5cqqm4.gif



TÜRK ADININ KÖKENİ

Türk Milleti'nin tarihi neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir; Türkler binlerce yıldan beri tarih sahnesinde yer almaktadırlar. Bu durum, bilim adamlarının dikkatini çekmiş ve onları Türk kelimesinin kökenini araştırmaya yöneltmiştir. Türk adının kaynağını bulmak amacıyla yapılan araştırmaların sonuçlarına dayanarak çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Kimi uzmanlara göre, Türk adına ilk defa MÖ 14. yüzyılda "Tik" veya "Tikler" şeklinde rastlanılmıştır. Bazı uzmanlar ise bu adın MÖ 14. yy.dan önce de var olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Türkler'in binlerce senelik geçmişi göz önünde bulundurularak, Türk adının nereden geldiğine ilişkin birçok iddia ortaya atılmıştır.4

Türkler'in eski dönemlerine ilişkin bilgilerin kökeni çoğunlukla Çin tarihine dayanmaktadır. Çinli tarihçiler MÖ 2000-1000 yılları arasında ilk Türk hükümdarlarından bahsetmektedirler. Bununla birlikte, eski Çin kaynaklarındaki Türk hükümdarlarının ve devletlerinin adları Çince yazılıdır. Bunların Türkçe karşılıkları tam anlamıyla bilinmemektedir. Profesör Erol Güngör'ün deyişiyle, "Bizim atalarımız o çağda "Türk" adıyla anılmıyordu. "Türk" kelimesi bugün bir milletin adıdır ama atalarımız o zaman henüz bir millet halinde değildi. Boy ve aşiretler halinde yaşıyorlardı ve her aşiretin ayrı bir adı vardı."5

Türk adının tarih sahnesine çıkışı MS 6. yüzyılda kurulan Göktürk milleti ile olmuştur. Orhun kitabelerinde yer alan "Türk" adı daha çok "Türük" şeklinde gösterilmiştir. Yani, Türk kelimesini ilk defa resmi olarak kullanan siyasi teşekkül Gök-Türk İmparatorluğu olmuştur. Göktürkler'in ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken, daha sonra Türk Milleti'ni ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.6

Çin İmparatoru MS 585 yılında, Gök-Türk Kağanı İşbara'ya gönderdiği mektupta "Büyük Türk Kağanı" diye hitap etmiştir. İşbara Kağan'ın Çin İmparatoru'na cevabi mesajında da "Türk Milleti'nin Tanrı tarafından kuruluşundan bu yana 50 yıl geçti" ifadesine yer verilmiştir. Bunlar Türk adını resmileştiren olaylar olarak tarihe geçmiştir.

Göktürk yazıtlarında Türk sözü daha çok "Türk Budun" şeklinde geçmektedir. Türk Budun, Türk Milleti anlamındadır. Dolayısıyla Türk adı bu dönemlerde bir topluluğun veya kavmin isminden ziyade siyasi bir mensubiyeti belirleyen bir kelime olarak görülmektedir. Yani Türk soyuna mensup olan bütün boyları ve toplulukları ifade etmek üzere milli bir isim haline gelmiştir.

Türk kelimesinin anlamı üzerinde de çeşitli görüşler vardır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:

Çin kaynaklarında "Tu-küe (Türk)" miğfer olarak yorumlanmakta; İslam kaynaklarında ses benzeşmesine dayanarak terk edilmekte, olgunluk çağı şeklinde değerlendirilmektedir.

Arminius Vambery'nin 19. yüzyılda yazdığı eserlerinde belirttiğine göre, Türk kelimesi "türemek"ten gelmektedir.

Ziya Gökalp bunu, "türeli" yani kanun ve nizam sahibi şeklinde açıklamıştır.

Ünlü Alman Türkolog Albert von Le Coq, Türk deyişinin "güç-kuvvet" anlamı taşıdığını ileri sürmüştür. Le Coq'un bu iddiası, Göktürk alfabesini 1893 yılında ilk kez çözen Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen tarafından da kabul edilmiş; Macar Türkolog Gyula Nemeth'in araştırmalarıyla da kanıtlanmıştır.

Bu konudaki diğer çalışmalara göre, Türk kelimesi, "Altaylı (Ceyhun ötesi Turanlı)" kavimlerini tanımlamak üzere 420'li yıllardaki bir Pers metninde görülmektedir. Yine 515'de, "Türk-Hun" (Kudretli Hun) tabirinin de geçtiği bilinmektedir. İran kaynaklarında Türk kelimesinin "güzel insan" karşılığında kullanıldığı belirtilmektedir.

9. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud, "Türk adının Türkler'e Tanrı tarafından verildiğini" belirtmiş; "gençlik, kuvvet, kudret ve olgunluk çağı" demek olduğunu bir kez daha vurgulamıştır. Türk kelimesinin "güçlü-kuvvetli" anlamına geldiği, bugün neredeyse bütün tarihçiler tarafından kabul görmüştür.
 

VATANogul

New member
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Çok Güzel bir paylaşım abican ellerine emeğine sağlık...

Türk'ün gücünü cümle alem bilmekte fakat ne yazık ki bizim Milletimiz Türk birliğinden çok başka sevdalar peşinde koşuyor işte üzücü ve düşündürücü olanda burası...
 

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konunun önemi nedeniyle biraz daha ayrıntıya girip dil açısından yapılan incelemeleri de kapsayan bir derlemeyi yazmak istiyorum.

********************************

TÜRK NE DEMEKTİR?

Türk Sözcüğü Dilbilimsel İrdelemesi:



Türk sözcüğünün dilbilimsel irdelenmesinde, öncelikle Türkçe’nin bazı özelliklerine ve dilbilgisi kurallarına bakmak gerekir. Bu kural ve özellikler ışığında Türk sözcüğünün türü incelenilebilir.

İlgili Dilbilgisi Kuralları:

1.Türkçe bir “ Kökdil “ dir. Türkçe tüm sözcükler kök sözcüklerden oluşur ve üretilir. Her ne kadar güncel dilde bazı kökler birkaç heceli olsa da Kalık Türkçe de kökler tek hecelidir. Dilin en eski yapı taşları olan bu köklere özkök ( Tek heceli kökler ) diyebiliriz. Burada sözü geçen kökler özköktür.

2.Türkçe kök sözcükler anlamlıdır. Örneğin; koş, gel, su, o, kuş, öt, at, tut, vb. Kökü anlamsız olan sözcükler Türkçe değildir.

3.Hece bir solukta söylenen ses veya ses topluluğudur ve Türkçe de heceler bir, iki ve en çok üç seslidir. (Üç harflidir.)Bu kuralın dışında kalan sözcükler, Türk, Kürt, kurt, kork, vb. ya dönüşmüş kalık sözcükler ya da yaban sözcüklerdir. Bunların içinden Kalık Türkçe sözlerin bulunması için birer sözcük kazısına gereksinim vardır.

4.Türkçe kök sözcükler, eylem kökü ise emir kipinde bulunurlar. Örneğin; al, uç, dur, ver, vb.

5.Türkçe sözcükler aşağıda sıralanan üç biçimde sınıflandırılırlar;
-Yalınç sözcükler ( Kök sözcükler ) . Örneğin; koş, ver, ev, göz, kor, at, vb.
-Türev sözcükler ( Kökten türemiş sözcükler ) Örneğin; koşucu, vergi , evli, gözlük, vb.
-Bileşik sözcükler ( iki sözcüğün bileşimden oluşan sözcükler.) Örneğin; aktaş, gözlemevi, vb.
-Türkçe sözcüklerde iki sessiz harf yan yana gelmez ( Ünlü düşmesi hali dışında ) . Yani,Türkçe de iki sessiz harf aralarında bir sesli harf olmadan söylenemez. Örneğin; tk , lm , cş , vb. bunlar ancak aralarına bir sesli harf gelince söylenebilir. Tok , lam , coş , vb. Bu kuralın dışında kalan alt, üst, kork, vb. Türkçe sözcükler ünlü düşmesine uğramıştır ve söylenmelerinde bu hissedilir.

Türk Sözcüğünün Türü:
Bu bilgiler ışığında “Türk” sözcüğünün ne tür bir sözcük olduğu irdelenirse;

1. Türk sözcüğü bir kök ( yalınç ) sözcük müdür?
Türk sözcüğü dört sesli olduğu için bir kök sözcük olamaz. Çünkü Türkçe kökler anlamlıdır ve en çok üç seslidir, bu kuralın dışında kalan kök sözcükler de anlamlıdır.

2. Türk sözcüğü bir türev ( türetilmiş ) sözcük müdür?
Türev sözcükler bir kök sözcüğün çeşitli ekler alması ile oluşur. Yani ilk heceleri bir yalınç sözcüktür. Türk sözcüğünün ilk hecesi “ tür “ dür. Tür sözcüğü üç sesli bir kök sözcüktür.
Tür:
a. Çeşit
b. Ortak özellikleri olan bireylerin tümü
c. Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu bir mantıksal kavram (TDK Sözlüğü6 )

Tür sözcüğü; ortak özelikleri olan bireyler topluluğunu özelikleriyle birlikte anlatan bir addır.
Türk sözcüğünün türev sözcük olması için tür sözcüğünün bir ek alması gerekir ki , burada tür “ – k” eki almış olur. Bu ekin çekim eki olması beklenemez, dolayısıyla yapım eki olabilir ancak. “ k “ eki eylemden türetilmiş adıllarda vardır. Örneğin işle eyleminden “ işle – k “ adılı türemiştir. Ancak tür sözcüğü "r" ünsüzü ile bitiyor ve bir addır. Bu durumda Türk sözcüğünün bir türev sözcük olması söz konusu olamaz.

3. Türk sözcüğü bir bileşik sözcük müdür?
Türk sözcüğünün, kök ve türev sözcük olmadığını belirlendiğine göre, eğer “ Türk “ sözcüğü öztürkçe ise geriye sadece bileşik sözcük olma olasılığı kalıyor. Türkçe de iki ayrı sözcüğün birleşerek oluşturduğu, yeni bir kavramı belirten sözcüğe bileşik sözcük denir.
Türk sözcüğünde k sesinin bir sözcük olmadığını biliyoruz. ( Tek sesli sözcükler ünlü harflerden oluşur, Örneğin; o , a , e , u , vb. gibi. O halde “ tür – k “ de birinci sözcük “ tür ” ve ikinci sözcük ise ünlü düşmesine uğramış olan “ xk “ dır. Yani ikinci sözcük ilk harfi ünlü “x” olan iki harfli bir sözcüktür.

Bu noktada “x” k biçimindeki sözcüğü bulmak için Anadolu Türkçe’si dışında ki bazı lehçelere bakmak gereği doğuyor. Örneğin Tatarca da Türk sözcüğü “ Türük “ biçiminde yer alıyor ve bugünde böyle kullanılıyor. Türkçe lehçeler içinde en eski olanı Yakutça olarak bildiriliyor. Yakutça da Türk sözcüğü “ Türök “ biçiminde söyleniyor.
Bu durumda Türk sözcüğü ; “ Tür - ük “ ya da “ Tür - ök “ biçiminde olmalıdır. TDK 6 sözlüğünde ne ük ne de ök diye bir sözcüğe rastlanmıyor.

4. Tarih bilimi yardımıyla; Ök sözcüğü ve kavramı Kalıktürkçe { Öntürkçe , İlktürkçe, Prototürkçe 1 } nin en eski ve ilk sözcüklerinden, kavramlarından biridir. Gök , tanrı , geyik, keçi , boğa , tanrının görüntüsü ( temsilcisi ) kağan, anlamlarına gelen bu sözcük , ÖK pictogaram ı ( Karatav-Karadağ mağarası Kazakistan ) yazılı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kavramsal olarak; evrensel ( kozmosa dair ) , tanrısal, tanrıya bağlı, tanrı ( evren ) güvencesinde, evrene dayanan, evrenden gelen, varlık, olgu anlamına gelmektedir.
Asya da bu günden 16 bin yıl ile 8 bin yıl öncesine kadar yayılı çeşitli mağara yazıtlarında ortaya çıkmıştır. Okunuşu Kalıktürkçe de “ k “ sesi ve bu ses önünde gizli “ ö “ veya “ ü “ ile çeşitli Türkçe lehçelerde yer almaktadır.2

Yazıtlarda “ tür-ök “ bir kültürel, toplumsal nitelik olarak kullanılmış, ırksal (sosyal ) bir kavram olmamıştır. ( Bugün de kendini Türk olarak niteleyen toplulukların farklı ırklardan geldiği ( sarı ırk, tunç derililer, beyaz ırk, vb. ) antropolojide belirlenmiştir.

İrdeleme Sonucu:

1. İrdeleme sonucunda Türk sözcüğünün “ Tür - ök “ biçiminde bileşik bir sözcük olduğu ortaya çıkmaktadır.
Tür: İnsan topluluğu anlamındadır ve başına geldiği ök sözcüğünün adılı olmuştur.
Ök: Evrene (kozmosa, tanrıya) inanan ( bağlanan, güvenen,dayanan, ondan gelen) insan.

2. Türk =Tür-ök: Ök-türü, Tanrıya ( Evrene ) bağlı ( inanan ) insan topluluğu ( türü ), anlamında bir öztürkçe addır.

3. Böylece , ” Türk = Evrene bağlı, tanrı güvencesinde, insan topluluğu, toplulukları. “ anlamına gelen öztürkçe bir sözcük olmaktadır.

Bu irdeleme ile sözlük bilgisinde oluşan değişimler:
Türk sözcüğünün dilbilimsel irdelemesi ile sözcüğe ilişkin sözlük bilgileri de değişmiş olmaktadır. Değişen sözlük bilgileri sözcüğün anlamı ve türü ile ilgilidir.

Türk Sözcüğünün Anlamı
Türk sözcüğü; Evrene ( kozmos ) bağlı, tanrının güvencesinde, evrenden gelen, insan topluluğu, türü anlamına gelen, öztürkçe bir bileşik sözcüktür.

Türk nedir ?

Türk Milleti'nin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. "Türk" sözü tarihin en eski çağlarından beri kullanılıyordu ve belirli bir kavmin yada kavimler birliğinin adı olarak mevcuttu.

Türkler'in köklü ve çok zengin bir tarihe ve kültüre sahip olması nedeniyle birçok bilim adamı "Türk" adının nereden geldiği hakkında araştırmalar yapmış, bu araştırmalar neticeside Türk adı ilk defa MÖ. XIV. yy'da "Tik" vveya "Tikler" adıyla geçmeye başlamıştır. Diğer bir görüşe göre ise Türk adı MÖ. XIV. yy'dan öncede varolduğudur. Zira Türk ırkının tarihi insanlığın tarihi kadar eskidir. Bu gerçeği kavmi ve milli mitolojilerde ve tarihi oluşumlarda izaheden eski kayıtlarda görmek mümkün olmaktadır.

Türk ırkının çok eski olması nedeniyle Türk adının nerden geldiği hakkında birçok iddia ve görüşler ileriye sürmüşlerdir. Buna göre,

-Heredotos'un doğu kavimleri arasında zikrettiği TARGİTAB'lar.
-İskit topraklarında doğdukları söylenen TYRKAE'ler
-Tevrat’ta adı geçen Togarma'lar.
-Eski Hint kaynaklarında tesadüf edilen TURUKHA'lar veya THRAK'lar,
-Eski Ön Asya çivili metinlerde görülen TURUKKU'lar,
-Çin Kaynaklarında MÖ. I.yy'da rol oynadıkları belirtilen TİK veya Dİ'ler.
Bizzat "Türk" adını taşıyan Türk kavimleri olarak gösterilmektedir.

İslam kaynaklarında yer alan İran menşeli "Zend - Avesta" rivayetleri ile İsrail menşeli "Tevrat" rivatetleride Nuh Peygamber'in torunu olan Yafes'in oğlu "Türk" ile İran rivayetlerindeki Feridun'un oğlu "Türac" veya "Tur"un soyu Türk adını taşıyan ilk kavim olarak gösterilmek istenmiştir.
"Avesta"da yer alan "Ebül Beşer"den (1) ,Cemil ve oğlu Feridun'dan bahsedilmektedir. "Feridun ülkesi Salm, Irak ve Turak (Türk) ismindeki üç oğlu arasında pay etmiştir. Salma!a bugünkü İran ve havalisi, Irak'a bugünkü Irak ve havalisi ,Turak'a ise Orta Asya ve Çin havalisi düşmüştür. Feridun ölünce Irak, Salm'a saldırarak İran ve havalisini almış, daha sonra Turak'a saldırmıştır.Irak, Turak'ı yenememiş, savaş bunların torunlarına uzanan dek senelerce sürmüştür. Sonunda Turak'ın torunu "Afrasyap"(2) Irak torunun "Muncihir"i mağlup ederek Ceyhun nehri sınır kabul edilen bir anlaşma yapmıştır. Bu tarihten sonra Ceyhun nehri doğusunda "TURAN", batısına da "İRAN" denmiştir.

Tevrat rivayetleri de ise Nuh tufanından sonra Nuh peygamber dünyayı üç oğlu arasında pay etmiş. Yafes'e Orta Asya ve Çin ülkeleri düşmüş,Yafes ölürken tahtını sekiz oğullarından biri olan "TÜRK" e bırakmıştır.

Görülmektedir ki Hz. Adem devrine yakın zamanlarda Turak (Türk)'den İran-Turan savaşlarından ve Alp Er Tunga gibi büyük bir Türk Başbuğundan ve Saka İmparatorluğu Kağa'nından bahsedilmektedir. Yukarıda mitoloji ve tarihi kayıtlar içerisinde yer alan "Türk" kelimeleri de, Türk adının ne kadar eski olduğu ortaya çıkmaktadır. MÖ XIV. yy'da yer alna "Tik"ler ile dünyada mevcut olan medeniyetlerin en eskisi olan MÖ. VII. yy. da Orta Asya'da kurulan "Anav" medeniyeti de Türkler tarafından kurulmuştu. O halde Türkler MÖ. XIV. yy'da Tik'ler , MÖ. VII. yy'da Anavlar, MÖ IV yy'da Sakalar ile tarih kayıtlarında yer almaktadır.

Türk kelimesinin yazılı olarak kullanılması ilk defa MÖ 1328 yılında Çin tarihi de "Tu-Kiu" şeklinde görülmektedir.MÖ. I yy'da Roma'lı yazarlardan biri olan Pompeius Meala'nın Azak Denizi kuzeyinde yaşayan halktan "Turcae" olarak bahsetmesi ile ilk defa yazılı olarak karşılaşıyoruz. Türk adının tarih sahnesine çıkışı MS VI yy'da kurulan Kök-Türk Devleti ile olmuştur. Orhun kitabelerinde yer alan "Türk" adı daha çok "Türük" şeklide gösterilmektedir. Bundan dolayı Türk kelimesini Türk Devleti'nin ilk defa resmi olarak kullanılan siyasi teşekkülün Kök-Türk imparatorluğu olduğu bilinmektedir. Kök-Türkler'in ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken, sonrada Türk milletini ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.

MS. 585 yılında Çin İmparatoru'nun KÖK-TÜRK Kağanı İşbara'ya yazdığı mektupta "Büyük Türk Kağanı" diye hitap etmesi, İşbara Kağan'ın ise Çin İmparatoruna verdiği cevabi mektupta "Türk Devleti'nin Tanrı tarafından kuruluşundan bu yana 50 yıl geçti" hitapları Türk adını resmileştirmiştir. Kök-Türk yazıtlarında Türk sözü daha çok "Türk Budun" şeklinde geçmektedir. Türk Budun'un ise Türk Milleti olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla Türk adı bu dönemlerde bir topluluğun veya kavmin isminden ziyade, siyasi bir mensubiyeti belirleyen bir kelime olarak görülmektedir. Yani Türk soyuna mensup olan bütün boyları ve toplulukları ifade etmek üzere milli bir isim haline gelmiştir.

Kaynak : Prof. Dr. İbrahim KAFESOĞLU