Türk Gençliği, ‘TÜRK’çe Müzik Dinlemeli

  • Konbuyu başlatan SALUR
  • Başlangıç tarihi
  • Okuma süresi: 6:33

SALUR

Dost Üyeler
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
859
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
(the_aci_show)
Türk Gençliği, ‘TÜRK’çe Müzik Dinlemeli

turk_calgilari.jpg
Türk Gençliği, ‘TÜRK’çe Müzik Dinlemeli

Türk Çalgıları

Yaklaşık iki aydır ağelimizde konuklarımızın oyladığı sormacamızın sonuçları, Türk gençliğinin müzik zevki konusunda ne büyük bir yanılgı içinde olduğunu ortaya koydu. Yaşamın her alanında, özünden uzaklaşmanın marifet gibi gösterildiği bir dönemde, hepten batı özentisi olan Türk gençliği, dinlediği batı müzikleriyle yalnızca kulaklarını değil, zihniyetini de çürütüyor.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki, burada neyi tartıştığımızı anlamadan “Müzik evrenseldir.” veya “Zevkler ve renkler tartışılmaz.” gibi kalıp ifadelerle kendine savunma mekanizması geliştirecek kişilerin, bu yazıyı okumamalarını öneriyorum. Çünkü böyle konuları ön yargılarınızı yıkarak değerlendirmeniz gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta elimizde 37 bin kişinin oyladığı bir sormacanın (anketin) sonuçları var ve bu sonuçlardan yararlanarak, bir çıkarımda bulunmaya çalışacağız.

Her insanın müzik zevki ayrı olabilir. Keman sesinden, kaval sesinden, saz sesinden, klarnet sesinden veya gitar sesinden hoşlanan, bu çalgıların ezgilerinde kendini bulan kişiler vardır. Kimi insanlar klarnet ezgilerini dinleyerek, kimi insanlar ise bas gitar sesiyle dinlenebilirler. Bunun için “Neden gitar dinliyorsun? Ayıp değil mi?” gibi sorularla, kişisel zevkleri eleştirmek, çok yanlış bir tutumdur. Fakat kültürel ve toplumsal değerlerimizi göz önünde bulundurduğumuz zaman, dinleyeceği müziği pek de bilinçli olarak seçmeyen Türk gençliğinin, ne tür yanlışlar yaptığını görebiliyoruz.

Sormacaya katılanların %40′ını oluşturan yaklaşık 14.500 kişi, “kulağına hoş gelen her şeyi” dinlediğini belirtmiş. Gerçek yaşamda da insanlara böyle bir soru yönelttiğimizde, genellikle bu yanıtı alırız. Bir müzik türüne yoğun ilgisi olmayan birçok kişi de, kulağına güzel gelen bütün ezgileri dinlemeyi sever. “Pop müzik ve türevleri” kapsamında “rock, rap, caz ve metal” müziğin de yer aldığını düşünürsek, bu müzik türleri için bir gerçeği belirmek istiyorum. Tamamen batı ürünü olan “rock, rap, caz ve metal” türü müzik, batıda özellikle “ezik ve yoksul tabaka” tarafından yoğun biçimde desteklenmektedir. Hem batıda hem de Türkiye’de aklı başında, işi gücü olan, eğitimli, kültürlü… hiç kimsenin, bu tür müzikleri dinlediği görülmemiştir. Amerika’daki serseri gençliğin, kokain çekip kafayı bulduktan sonra dertlerini unutmak adına yaptığı sayıklamaların - bağrışmaların bir yansıması olarak gelişen bu müzik türü, ne yazık ki bugün Türk gençliğince yere göğe sığdırılamıyor. Aşağıdaki resimde gördüğünüz gibi, Türk gençliğinin zikre düşmüş zavallılar gibi kafalarını sallamalarını görünce, gülesim geliyor; fakat gençliğin içine düştüğü duruma acınması gerektiğini düşünüyorum.

metalci.jpg



Türk gençliğinin soysuzlaşması ve Türklerin müzik algısının yozlaşmasının belki de en önemli sonuçlarından biri olan “yabancı müzik” dinleyenlerin oranı, hiç de az görünmüyor. Bu ankete katılanların büyük çoğunluğunun gençler olduğu göz önüne alınır ve bir genelleme yapılmak istenirse; Türk gençliğinin %10′u, yabancı müzik dinliyor. Türkiye’de her gün onlarca sanatçı ortaya çıkıyor, her ay yüzlerce kaset piyasaya sürülüyor ve gerçekten kaliteli sanatçılar yetişiyorken, Türk gençliğinin Türkçe müzikte bulamadığı ne var acaba, merak ediyorum. Bir kere bir kişinin, sözlerini bilmediği bir müziği dinlemesi, ne kadar anlamlıdır? Yalnızca ezgisi için dinleniyorsa, neden gençlerimiz yabancı parçaların sözlerini ezberlemeye çalışıyor? Hatta madem “müzik evrensel“; neden yabancı ülkelerin hiçbirinde “Türkçe müzik” çalınmıyor? Bugüne kadar söylenmiş milyonlara yaklaşan Türkçe müzik içinde, yabancıların ilgisini çekebilecek bir tane bile müzik yok mu?

Şimdi bu soruların tümünü bir yana atıp, şunu düşünelim. Türk tarihinin başlangıcından bugüne kadar süregelen bir “ozanlık / halk türkücülüğü” geleneğimiz var. Bu gelenek içinde binlerce senedir işlenerek bugüne ulaşmış, binlerce türkümüz var. Bu türkülerimizin her biri kültürümüzden, töremizden, yaşantılarımızdan ve diğer bütün milli - manevi değerlerimizden izler taşıyor. Her bir türkü, bize “bizi” anlatıyor. Bugün içinde olduğumuz bir durumu anlatmasa bile, ileride aynısını yaşayabileceğimiz durumlar anlatılıyor türkülerimizde. Fakat batının, insanların zihniyetini körelten ve 50 tane parçada bile, bir türkünün tek dizesinde anlatılan duygu yoğunluğunu aktaramayan basit bir müzik anlayışı, Türkler’in binlerce yıllık türkülerini gelecek kuşaklara aktaracak olan Türk gençliğini o kadar derinden etkiliyor ki… Batının bu çürük müzik anlayışı nedeniyle, öz değerlerimizin sesteki karşılığı olan türkülerimizin, yüz yıl sonraki durumunun ne olacağı belli değil.

Türk gençliğinin zihniyetini, yalnızca batı müziği mi çürütüyor? Elbette hayır. “Arap müziği” anlamına gelen “arabesk” müzik de, “çılgın, dengesiz, isyankar, asıp kesen, camları yumruklayan, jilet atan, psikopat” bir gençlik yaratıyor. Eskiden yalnızca münibüs şoförlerinin dinlediği bu müzik, ne yazık ki anlık duygularını müziğe yansıtan zavallı gençler tarafından sevilerek dinleniyor. Burada dikkat edilmesi gereken başka bir nokta da, bazılarının arabesk müzik üzerinden siyaset yapmaya çalışmalarıdır. Türklükle uzaktan yakından ilgileri olmayan bazı sanatçılar (?), yaptıkları müziklerin arasında “kürtçe sözler” veya “lelele” biçiminde bağrışmalar ekleyerek, olmayan bir dilin - milletin propagandasını, Türk gençliğinin özüne hakaret etme yoluyla yapmaktadırlar.

Özetlemek gerekirse; Türk gençliğinin batının özü bozuk, “ezik güruh” için yapmış olduğu müzikle, kendini değerliymiş gibi gösteriyor olması; arabesk müziklerle kafayı bulup, kollarına jilet atarak “güçlü görünmeye” çalışması gerçekten acınacak bir durumdur. Bizim öz kültürümüzü ve değerlerimizi, binlerce yıllık geleneklerimize bağlılıkla koruyan ve onları gelecek kuşaklara aktarmaya çalışan türkülerimiz ise, ancak doğma dilimiz olan Türkçemiz kadar bize özgüdür.

Bu düşüncelerle diyeceğim şudur: TÜRK gençliği Türk’e yakışacak, Türk’e özgü olacak, Türk’e Türk’ü anlatacak biçimde, ‘TÜRK’çe müzikler dinlemelidir.

Tanrı, TÜRK’ü korusun!
Not:Alıntıdır.
 
Üst