Türkiye nefes alamıyor

Salim Doğan

Onursal Üye
Katılım
7 Nis 2012
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Türkiye Nefes Alamıyor

TÜRKİYE NEFES ALAMIYOR


Türkiye nefes alamıyor. Ümüğünü sıktıkça sıkıyor bir el. Diğeriyle de gözlerini kapatmışlar insanların olanları göremiyor. Yüzyıllardır sürdürdükleri mücadelenin sonuna gelmiş gibi kendilerinden eminler. Sabırla her istedikleri adımı gerçekleştirdiler. Denemekten vazgeçmediler. Atalarımızın dediği gibi “Su uyur düşman uyumaz.” Sözü işte bu günler için söylenmiş sanki. Her şey öylesine ince düşünülmüş ki başarmamak söz konusu bile değil. Her türlü alternatif fikir ve plan yapılmış. Bir başarısızlığa uğrarlarsa hemen diğer planları devreye giriyor. İki adım ileri bir adım geri sindire sindire, hazmettire hazmettire bütün olmazlar olur hale sokuluyor.

Sanki bir karabasan çullandı üstümüze. Nefes alamıyoruz, boğuluyoruz sanki. Ben kendimi bu topraklarda güvende hissetmiyorum. Benim yurdum burası ama korkuyorum. Yolda yürürken arkama önüme bakınıyorum. Tehlikenin nerden geleceğini bilemiyorum. Bu topraklarda tesadüfen yaşadığımı hissediyorum. Konuşamıyorum, sanki söylediğim her kelime suçmuş gibi geliyor. Ekmek diyemiyorum, iş diyemiyorum, gelecek diyemiyorum, korkuyorum. Ben neyim kimim ben. Ben benim diyemiyorum. Türküm, uygarlıktan, çağdaşlıktan, demokrasiden yanayım diyemiyorum. Bu yurdu işgalden kurtardık ama söyleyemiyorum. Sanki suç işlemişiz gibi eleştiriliyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsetmek gericilik, çağ dışılık gibi sanki. Cumhuriyet numaralanmış, birinci cumhuriyet ikinci cumhuriyet. Birici cumhuriyet yıkılmış bunu Ali Kemaller açık açık söylüyor. Birinci cumhuriyeti kuranlar soykırımcı, işgalci olarak tanımlanıyor.

Uluslararası bir el her yıl nisan ayında Ermeni yalanıyla ilgili olarak bir tasarıyı gündeme getirerek Türk milletine karşı kin ve nefretlerini dile getiriyor. Bir birlerine arkalanan bu çeteler tarihi yargılıyor. Bu olayla ilgili saptırılmış sahte bilgi ve belgeleri geçerli kılmak için içimizden birilerini satın alıp Türkler iki milyon ermeni ve bir milyon Kürt öldürdü dedirtiyor. Bu hainlerde kazandığı parayla şaşalı bir hayat yaşıyor.

Yurdumuz dört mevsimi aynı anda yaşayabileceğimiz, verimli toprakları, yer altı zenginlikleri, madenleri, akarsuları, bitkileri ile eşsizdir. Serin yaylaları, geniş ovaları, başı bulutlu tek ve sıra dağlarıyla insanların hizmetinde bizleri bekliyor. Ancak biz tarlalarımızı ekebiliyor muyuz, pamuk, pancar, tütün, fındık, ayçiçeği, buğday gibi endüstriyel ürünler bizim yurdumuzun adıyla özdeşleşmişken, her gün limanlarımızdan o ermeni yalan tasarısını parlamentolarından geçiren ülkelerin gemileri yanaşıyor kendi ürünlerini yurdumuza sokuyor. Bu ürünlerin genetik yapılarıyla ilgili her gün korkunç haberler veriliyor. Yurttaşlarımızın sağlığıyla oynanıyor. Devlet üretme çiftliklerinde tarımsal tohum üretebiliyor muyuz, damızlık yetiştirebiliyor muyuz? Yoksa İsrail devlet üretme çiftliklerinin bir deneme alanı gibi onların hibrit tohumlarını mı kullanıyoruz.

Ulusal birlik bile bile, isteye isteye, göz göre göre parçalanıyor, ayrıştırılıyor. Bireysel farklılıklar bir ülkenin farklılıklarını öne çıkararak, çelişkileri tetikleyerek ayrıştırır, böler, parçalar. Ulusal birliğin en önemli öğesi tam bağımsızlıktır. Milli egemenlik ulusal birlik ve beraberlikle sağlanır. Ruhban okulunun açılması Türk milletinin birlik ve beraberliğine ne faydası var. Türk milletinin egemenliği yok edilmeye çalışılıyor. Çünkü içerisinde ekümenlik talebi vardır. Bunlar küçük Vatikanlar yaratmak içindir. Akdamar kilisesinin restorasyonu acaba tarihi eser oluşundan mı, turizmle ilgili oluşundan mı yoksa burası bizim vatanımızdı siz gelip işgal ettiniz mi demek istiyorlar. Sizce hangisi? Trabzon’da Sümela manastırına gelen Hıristiyanlar burada ayin yapmaya geliyorlar yoksa sahiplenme dürtülerimi harekete geçti bunların.

Dışarıdan bir el özenle ve planlı bir şekilde boğazımızı sıkıyor. Türk milleti nefes alamıyor. Her türlü felaket aklınıza gelen her türlü tehlikenin olabilirliğini yaşıyoruz milletçe. Yurtsever kim hain kim siz bir karara varabildiniz mi, suçlu kim masum kim anlayabildiniz mi? Anadolu’nun her yerinde casuslar özgürce fink atıyor. Misyonerler kendi ülkelerinde bile bu kadar serbest hareket edemiyor. Kendilerince araştırma yapan kimileri sıklıkla içimizdeki akrabalarının ziyaretine neden geliyorlar? Bu gezilerin, ziyaretlerin arkasında neler var, kimler ne faaliyetlerde bulunuyorlar. Bizim yurdumuzu karış karış tarıyorlar. Nerde ne var bizden iyi biliyorlar, hiçbir gizli yanımız kalmadı. Kozmik odalarımızı bütün sırlarımızı biliyorlar. Neler oluyor biliyor musunuz? Bu durum tarihte en belirsiz fetret devrini yaşadığımızı göstermiyor mu?

Asıl sorunlar, gündeme geldiğinde hemen bir asparagas haberle Türk ulusunun dikkatleri başka yerlere çekiliyor. Bu senaryo nedense hep dışarıdan dikte ediliyor. Birileri de içerden bu işlere çanak tutuyor. Yurttaşlarımızın işsizlik, açlık, yoksulluk, cehalet gibi acil, giderilmesi gereken sorunları yerine soyut bir kısım gündemlerle hiç kimsenin işine yaramayacak açılımlar yapılıyor. Bunların muhatapları ise iş, ekmek, gelecek gibi somut talepler dışında başka bir şeyle ilgilenmiyor. Türk milleti nefes alamıyor sanki bir el boğazını sıkıyor. Bütün bunlar Amerikan emperyalizminin kanlı kalesi pentagondan planlanarak yürürlüğe konuluyor. Bu millet ümüğünü sıkanı biliyor da gözünü kapayanı fark edemiyor mu acaba.

Bütün bu umutsuzluklara rağmen ben bir şeye kuvvetle inanıyorum. Bu uyuşuk gibi, bilmiyormuş gibi, anlamıyormuş gibi duran millet var ya ayağa kalktığında ümüğümüzü sıkanlar, gözümüzü kapatanlar kaçacak toprağınız var mı? Her şeyi planladınız da yarını düşündünüz mü? Bedelini nasıl ödeyeceğinizi hesapladınız mı? Bakalım tarih neler yazacak.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst