Türkiye'de Madenler Ve Enerji Kaynakları Neden Kullandırılmıyor?

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
TÜRKİYE' DE BULUNAN ,BİR KISMI ÇIKARILAN AMA BİR KISMININ ÇIKARILMASINA İZİN VERİLMEYEN MADENLERİMİZ,ÖZELLİKLERİ,BULUNDUKLARI BÖLGELER:
jeoloji.jpg

90 çeşit madenin 77'si Türkiye'de

Türkiye maden rezervi açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alırken, adeta büyük bir servetin üzerinde oturuyor. Türkiye yer altı kaynakları yönünden dünya madenciliğinde adı geçen 132 ülke arasında toplam üretim değeri itibariyle 28’inci, maden çeşitliliği itibariyle 10’uncu sırada yer alıyor.
Türkiye’de günümüzde dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenden 77’sinin varlığı Türkiye’de saptanırken, halen 60 civarında farklı maden ve mineral üretimi yapılıyor. Dünya metal maden rezervlerinin yüzde 0,4’ü, endüstriyel ham madde rezervlerinin yüzde 2,5’i, kömür rezervlerinin yüzde 1’i ve jeotermal potansiyelinin yüzde 0,8’i Türkiye’de bulunuyor.
Zengin olunan madenler arasında ilk sırayı, 3,066 milyar ton ile dünya rezervlerinin yüzde 72’ini oluşturan, bor mineralleri alıyor.
ALTINDA DÜNYA İKİNCİSİYİZ
Türkiye’nin teorik altın potansiyelinin 6 bin 500 ton olduğu tahmin ediliyor. Türkiye, bu potansiyelle dünyada ikinci potansiyel durumunda bulunuyor. Şu ana kadar yapılan çalışmalarla 600 ton altın varlığı görünür hale getirilirken, mevcut potansiyelin yüzde 10’u bulundu ve altın yataklarından şu ana kadar 50 ton civarında altın üretildi.
Takı, mücevher tasarımında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alan Türkiye’de yılda 300 ton altın ithal ediliyor. İthal edilen altının 100-150 tonu Türkiye’de işlendikten sonra ihraç ediliyor, kalanı ise yurt içinde tüketiliyor.
JEOTERMALDE AVRUPA BİRİNCİSİYİZ
Teorik jeotermal enerji potansiyeli 31 bin 500 MWt (megavat termal) olan Türkiye, bu potansiyeli ile dünyada 7’inci, Avrupa da ise birinci konumda bulunuyor. Türkiye’nin bugün jeotermal enerjiyi doğrudan kullanım kapasitesi bin 229 MWt. Doğrudan kullanım açısından ise Türkiye dünya sıralamasında 5’inci konumda.
KÖMÜR REZERVİ 2,3 MİLYAR TON ARTTI
Son 3 yılda yapılan kömür aramalarında özellikle derin sondajlar uygulandı. 20-25 yıldır değişmeyen 8,3 milyar ton kömür rezervi, 300 bin metre sondaj yapılarak ve 2,3 milyar ton yeni kömür rezervi bulunarak yüzde 28 oranında arttı. Toplam linyit rezervi de 10,6 milyar tona yükseltildi.
DİĞER ÖNEMLİ REZERVLER
* Çinko-kurşun: Türkiye’nin metal içeriği olarak 860 bin ton kurşun, 2,3 milyon ton çinko rezervi bulunuyor.
* Demir: Ortalama yüzde 50-55 tenörlü işletilebilir demir rezervi toplamı 113 milyon ton dolayında bulunuyor.
* Krom: Türkiye’nin krom rezervi 26 milyon ton civarında.
* Bor: Türkiye 3 milyar 66 milyon ton olan bor rezervleri ile dünya bor potansiyelinin yüzde 72’sini elinde bulunduruyor.
* Alüminyum: Alüminyum üretimine uygun boksit rezervi 87 milyon ton civarında bulunuyor.
* Bakır: Türkiye’de toplam bakır rezervi, metal içeriği olarak 1,5 milyon ton bakır düzeyinde bulunuyor. Ekonomik olarak değerlendirilmeyen düşük tenörlü bakır kaynakları dahil edildiğinde toplam bakır kaynağı metal içeriği olarak 3,5 milyon tonu buluyor.
* Trona: Türkiye’nin Beypazarı ve Kazan yataklarıyla beraber toplam trona rezervi 836 milyon ton düzeyinde.
* Alçıtaşı: Büyük alçıtaşı potansiyeline sahip olan Türkiye’nin rezervleri tam olarak belirlenmedi. Yıllık alçı taşı üretimi 3 milyon ton civarında.
* Mermer ve doğal taşlar: Türkiye’nin 80 bölgesinde 150’den fazla değişik renk, desen, ve kalitede mermer rezervleri bulunuyor. Türkiye’nin mermer potansiyelinin 5,1 milyar metreküp civarında olduğu tahmin ediliyor.
* Seramik ve cam ham maddeleri: Sektörün ana ham maddesini kuvars, kuvarsit, kuvars kumu, feldspat, kil ve kaolen oluşturuyor. Türkiye’de 89 milyon ton kaolen, 354 milyon ton seramik ve refrakter kil, 239 milyon ton feldspat, 1,3 milyar ton kuvars kumu, 2,3 milyar ton kuvars-kuvarsit potansiyeli bulunuyor.
* Çimento ve diğer yapı malzemeleri: İnşaat sektöründe büyük oranda hafif yapı elemanı ve beton agregası olarak da kullanılan ponza potansiyeli 1,5 milyar metreküp, perlit potansiyeli ise 5,7 milyar ton düzeyinde.
* Bentonit: Türkiye’de Ankara Çankırı, Tokat, Edirne ve Ordu illerinde yoğunlaşan değişik alanlarda kullanılabilir 250 milyon ton bentonit rezervi bulunuyor.
* Manyezit: 41-48 manyezit içerikli 111 milyon ton manyezit rezervi bulunuyor

MADENLERİMİZ: BULUNDUKLARI BÖLGELER.

Türkiye madenler bakımından zengin bir ülkedir. Ayrıca bazı madenler bakımından dünyanın önemli ülkeleri arasındadır. Türkiye'nin madenlerinin tamamı henüz belirlenmemiştir. Her yıl yeni maden yataklarının bulunması bunun kanıtıdır.
Ülkemizin madenciliğinin şu andaki üretimi, tümüyle kendi endüstri kuruluşlarımızın gereksinimine yönelik değildir. Bir kısmı ham olarak ya da yarı işlenmiş halde dışarı satılmaktadır.
Bir madenin işletilmesinin karlı olabilmesi için; "cevher oranı" Yedekleriyle birlikte belirtilen miktarı fazla olmalıdır.
Anadolu, madenciliğin eskilere dayandığı bir yerdir. Ancak cumhuriyetin ilanından sonra kurulan maden teknik ve arama (M.T.A) enstitüsü, madenciliğimizi ciddi biçimde ele alınmasına yönelik olan bir kuruluştur. Bu kuruluş, arama çalışmaları gerçekleştirirken yine cumhuriyet döneminde kurulan ETİBANK, işletme ve pazarlama işlerini yürütmeye başlamıştır. Bu devlet kuruluşlarından başka, özel sektör kuruluşları da bulunmaktadır.
DEMİR
Türkiye'nin birçok yerinde çıkarılan bir madendir. Demir çıkarımının %80'ini Doğu Anadolu bölgesi içerisinde kalan Divriği sağlar. Balıkesir'de Eymir ve Çarmık, Ege Bölgesinde Ayazmand ve Torbalı, Kahramanmaraş ile Kayseri arasında Faraşa ve Karamadazı, Sivas Hekimhan arasında Hasan çelebi ve Doğu Marmara'da Çamdağı, önemli demir alanlarıdır. Demir, endüstride en çok kullanılan maden cevheridir. Bu nedenle demir-çelik endüstrisinde ana maddedir.

KROM
Sert, paslanmaz ve iyi parlatılan bir madendir. Kaplamacılık ve çelik yapımında yaygın olarak kullanılır. Türkiye'de yaygın olarak çıkarılan madenlerden biride kromdur. En zengin krom yatakları; Elazığ'da Guleman, Batı akdenizde (fethiye, marmaris arasında) Dalaman havzası, Kütahya ile Bursa arası ve Eskişehir'in doğusundaki Seyitgazi'de yer alır. Adana'nın kuzeyindeki Akdağ yöresinde de yeni krom yatakları bulunmuştur. Akdağ krom yatakları, Dünyanın en zengin yataklarıdır. Türkiye, krom çıkarımında dünyada 3. sıradadır. Türkiye, çıkardığı kromu büyük ölçüde cevher olarak satmaktadır. Bu nedenle çıkarımını dış taleplere bağlı olarak ayarlamaktadır.

BAKIR
Kolay işenen bir madendir. Elazığ'da maden (Ergani bakır işletmeleri), Artvin'de Murgul (Göktaş) ve Kastamonu'da Küre bakır çıkartılan yerlerdir. Rize Çayeli'de yeni bakır yatakları bulunmuştur.
BOR
Kullanım alanı yaygın olan bu maden,boraks ve asitborik elde edilmesi bakımından da önemlidir. Balıkesir'de Sultançayırı ve Bigadiç Eskişehir'de Seyitgazi ve Kütahya çevresi önemli çıkarım alanlarıdır. Türkiye, bor minarellerinde dünyanın en zengin ülkesidir.
BOKSİT
Konya'nın Seydişehir ilçesi ile Antalya'nın Akseki ilçesinde çıkarılır. Bu iki çıkarım alanı da Antalya bölümünde yer alır. Alüminyumun hammaddesidir.
KÜKÜRT
Isparta'nın Keçiborlu ilçesi ile Denizli'nin Sarayköy ilçesinde bulunmaktadır.
MANGANEZ
Zonguldak'ın Ereğli ve Artvin'in Borkça (Göktaş) çevrelerinde çıkartılır. Denizli Tavas'ta yeni yatakları bulunmuştur
CİVA
İzmir'in Ödemiş ve Karaburun, Konya'nın Sarayönü çevresinde ve ayrıca Niğde civarlarında çıkartılır.
TUZ
Çeşitli yollarla elde edilen bir doğal kaynaktır. Kayatuzu olarak çıkartıldığı gibi, deniz suyundan ve açık işletme olarak Tuz gölünden de elde edilir. En fazla tuz üretimi İzmir'deki Çamaltı tuzlasında, deniz suyundan elde edilir. Çankırı, Erzurum, Kars, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat ve Konya'da işletilmektedir.Türkiye, birçok madende zengin bir ülkedir. Bu madenlerden bazıları turistlik eşya yapımında önem taşır. Lületaşı (Eskişehir'de) ve oltutaşı (Erzurum'da) bu özellikte olanların en önemlileridir.
TAŞ KÖMÜRÜ (Maden kömürü):
Yurdumuzda tüketilen enerji kaynakları arasında taş kömürünün önemli bir yeri vardır. Ayrıca demir-çelik ve kimya sanayiilerinin önemli ham maddesidir. Başlıca taş kömürü yataklarımız; Zonguldak ve çevresindedir. Burası Türkiye'nin tek maden kömürü havzasıdır. Bir milyon tonu aşan rezervi vardır.
LİNYİT
Yaygın olarak hemen her bölgemizde çıkarılır. Ege bölgesi linyitleri oldukça kalitelidir. Manisa'da Soma, Kütahya'da Tavşanlı, Tunçbilek ve Değirmisaz, Amasya'da Çeltek ve Erzurum en önemli çıkarım yerleridir. Kahramanmaraş'ın Elbistan, Muğla'nın Yatağan linyitlerinin kalori değeri düşüktür. Bu nedenle termik santrallerde kullanılır.
PETROL
Günümüzde önemli bir enerji kaynağı olan petrol, aynı zamanda kimya sanayiinin de ham maddesidir. Yurdumuzdaki petrol yatakları fazla zengin değildir. Mevcut petrol yataklarımız daha çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Batman, Siirt ve Diyarbakır'dadır. Adıyaman, Şanlı Urfa ve Mardin'de de petrol yatakları vardır. Üretilen petrol, ihtiyacımızın çok az bir kısmını (1/7) karşılamaktadır. Geri kalan kısmını dışardan karşılamaktayız.
Yurdumuzda ham petrolün arıtılması için rafineriler kurulmuştur. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde üretilen ham petrolün bir kısmı Batman Rafinerisine, bir kısmı da Batman-İskenderun boru hattı ile Dörtyol'a gönderilmektedir. Buradan da tankerlerle Ataş, İzmir ve İzmit rafinerilerine taşınmaktadır. İskenderun Körfezi ile Kırıkkale arasındaki petrol boru hattı ile de Kırıkkale Rafinerisine ham petrol aktarılmaktadır. Ayrıca Türkiye-Irak boru hattı ile Irak petrollerinin bir kısmı Yumurtalık Limanı'na taşınmaktadır. Bu taşımacılıktan Ülkemiz önemli bir gelir sağlamaktadır. Azerbaycan petrolünün de yapılacak boru hattı ile İskenderun Körfezi'ne getirilmesi planlanmaktadır. Yurdumuzda petrol aramalarına hızla devam edilmektedir.
Türkiye'de su gücünden elde edilen elektrik enerjisi üretimi her geçen gün artmaktadır. Barajlara dayalı elektrik üreten pek çok hidroelektrik santralimiz vardır. Bunların başlıcaları; Atatürk, Karakaya, Keban, Hasan Uğurlu, Demirköprü, Hasan Polatkan, Oymapınar ve Hirfanh hidroelektrik santralleridir. Bunların yanında yapımı devam eden hidroelektrik santrallerimiz de vardır.
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ile Fırat ve Dicle üzerinde 21 baraj, 17 hidroelektrik santrali yapımı öngörülmektedir. Bu proje ile elde edilecek hidroelektrik enerji, Türkiye'deki mevcut hidroelektrik enerjiden çok daha fazla olacaktır.
Ayrıca, Denizli yakınlarında Sarayköy'de yüksek sıcaklıktaki su buharından enerji elde edilmektedir. Bu tür enerjiye "Jeotermal enerji" denir. Birçok yerinde çeşitli sıcaklıkta termal kaynaklar bulunan yurdumuz, bu enerji kaynağı açısından da şanslı görülmektedir. Yine yurdumuzun çeşitli yerlerinde güneş enerjisinden ısı enerjisi olarak yararlanılmaktadır. Yurdumuzda doğal gazdan da faydalanılmaktadır. Bir miktar yerli üretimin yanı sıra Rusya Federasyonu'ndan borularla, Cezayir'den de deniz yolu ile doğal gaz getirilmektedir. Özellikle büyük kentlerimizde daha çok kışın ısınmada kullanılan doğal gaz, hava kirliliğini de büyük ölçüde önlemektedir.


Perlit ,madeni:

Kaynak bizde ama...

Perlit madeni rezervinde lider konumda olmammıza rağmen ihracatta sonlardayız
İnşaat, tarım ve sanayiinin çeşitli alanlarında kullanılan perlit madeninin yeryüzündeki rezervlerinin yüzde 74'ünün Türkiye'de olmasına rağmen, madenin üretiminde ABD, ihracatında ise Yunanistan lider konumda bulunuyor.
Dünya rezervlerinin yüzde 74'lük kısmına sahip Türkiye'de yaklaşık 7.7 milyar ton perlit rezervi olduğu, bu rezervin 2 milyar tonu aşan yüzde 34'lük bölümünün ise Kars'ta bulunduğu, ancak söz konusu yataklarda işletme yapılmadığı kaydedildi.
Atatürk Üniversitesi (A.Ü) Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cemal Sevindi, perlit madenin magmatik kökenli bir katılaşım kayacı olduğunu belirterek, ''İnci Taşı'' olarak da bilinen perlitin ısıtıldığı zaman 4 ila 30 kat genleşebilme özelliğine sahip olduğuna dikkat çekti.
Dünyada perlit rezervleri bakımından Türkiye'yi, Yunanistan ve ABD'nin takip ettiğini anlatan Sevindi, üretim bakımından dünya liderinin ABD olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
''ABD, dünyadaki perlit rezervinin sadece 2.6'sına sahip ve 2002 yılında dünya üretiminin yüzde 31.6'sını gerçekleştirdi. Avrupa perlit ticaretini elinde bulunduran Yunanistan ise 2002 yılında perlit üretiminin yüzde 21.9'unu karşılamaktadır. Bu konuda en ilginç olan ise dünya perlit rezervinin yüzde 2'sine sahip Japonya bile 2002 yılında dünya üretiminin 15.2'sini gerçekleştirmiş, buna karşın Türkiye'nin aynı yıl üretimdeki payı 15.1 olmuştur.''


Zenginliğe rağmen ithalat :

Türkiye'de perlit üretimi yapan 6 kuruluşun bulunduğunu anlatan Sevindi, perlit üretiminin Menderes, Bergama, Demirci, Biga, Balıkesir, Karabiga'da yapıldığını belirtti.
Üretim yapan şirketlerin bir bölümünün Yunan, İngiliz ve ABD'li şirketler ile ortaklıkları olduğuna işaret eden Sevindi, 1995-1998 yılları arasında Türkiye'nin tüm zenginliğine rağmen perlit ithalatı yaptığına dikkati çekti.
Sevindi, Türkiye'de üretilen perlitin İngiltere, Fransa, Danimarka, Hindistan, Makedonya, Venezüella, S. Arabistan, Brezilya ve G. Kore'ye ihraç edildiğini kaydetti.

Ekonomik açıdan perlit :

Perlit'in 2 tipte pazarlandığını anlatan Sevindi, ''Perlit, tonu 34 ila 55 milyon lira arasında satılırken, genleştirilmiş perlitin metreküpü 24 ila 55 milyon lira arasında pazarlanıyor'' dedi.
Perlitin ekonomik açıdan değerlendirilmesine yönelik çalışmaların 1920'li yıllarda başladığını anlatan Sevindi, madenin genel olarak sanayi, tarım ve inşaat alanında kullanıldığını söyledi.

Depreme dayanıklı :

Perlitin en fazla inşaat sektöründe kullanıldığını anlatan Sevindi, madenin hafif olması, ısı ve ses yalıtımı sağlaması, ateşe dayanıklı olması, kimyasal etkilerden zarar görmemesi ve inşa kolaylığı bulunduğunu ifade etti. Sevindi, şunları söyledi:
''Perlit, sahip olduğu özellikler ile fay hatlarının bulunduğu ve şiddetli karasal iklimin hakim olduğu Doğu Anadolu Bölgesi için çok önemli bir yapı gereci durumundadır. Perlit kullanılarak inşaa edilecek binalarda ısıtma maliyetleri de düşer. Diğer taraftan, bölgeyi sürekli etkileyen depremlerin yol açtığı can ve mal kayıplarının hafif malzeme ve dayanıklı konutlarla azaltılması mümkündür''

Kullanılmadığı yer yok

Perlit üretiminin yüzde 5-10'nun tarım sektöründe tüketildiğini ifade eden Sevindi, özellikle genleştirilmiş perlitin, tarım topraklarına karıştırıldığında toprağın yeterli ölçüde havalandırılmasını sağladığını, nemini koruduğunu, ayrıca yüzey sularının kontrolü ve yüksek oranda toprağa sızmasını sağlayabildiğini söyledi.
Perlit üretiminin yüzde 15-20'sinin sanayide kullanıldığını ifade eden Sevindi, gıda, ilaç ve kimya sanayiinde filtrasyon ve süzme işlemleri için de perlitin yoğun şekilde kullanıldığını belirtti.

Karlı yollara tuz yerine perlit ?

Perlitin tıbbi ilaç, tarımsal ilaç ve gübre sanayinde de katkı maddesi olarak değer kazandığını kaydeden Sevindi, ''Perlit kardan kayan yollarda da çekiç gücünü artırıp kaymayı önlediği için kullanılıyor. Ülkemizde de kış aylarında karayollarına tuz yerine perlit dökülebilir. Böylece asfaltın tuz nedeniyle bozulmasını önlenir'' dedi.
Sevindi, yüzme havuzları ve çim saha zeminlerinde, kot giysilerin yıkanmasında ve arkeolojik kazılarda perlitten yararlanıldığını söyledi.

İşletmesi yapılmayan yataklar :


Türkiye'nin sahip olduğu perlit rezervlerinin yüzde 36'sının Kars'ta bulunduğunu ifade eden Sevindi, Kars'ta bilinen en önemli perlit yataklarının Sarıkamış İlçesi'nin 18 kilometre güneyindeki Mescitli ile 15 kilometre güneydoğusundaki Şehit Emin köylerinde olduğunu söyledi.
Açık işletmeye uygun olan yataklardaki perlitin orta mükemmel oranında genleşme özelliğine sahip olduğu ifade eden Sevindi, ''Büyük masraf harcanmadan elde edilecek bu madeni işlemek için yapılacak tesisler de cüzi miktarlarla kurulabilir. Bu yatakların işlenmesi ülke ve bölge ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır'' dedi.
 

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
Cevap: Türkiye'de Madenler Ve Enerji Kaynakları Neden Kullandırılmıyor?

BOR MADENİMİZ:


Türkiye dünyadaki bor madeni rezervlerini % 66'sına sahiptir.Bor ihracatının toplam ihracatımız içindeki payı sadece % 1 civarındadır.Türkiye hem en büyük, hem de yüksek tenörlü bor madenlerine sahip. Tenörünün yüksekliği nedeniyle doğrudan doğruya tüketilebiliyor; daha ucuz maliyetle bor ürünü elde edilebiliyor. Dünya pazarlarında satılan bor madenlerinin hemen hemen tamamı Türkiye kaynaklı. Zengin tenörlü ve büyük bor rezervlerine sahip olan Türkiye, dünya bor madeni ticaretinin % 95'ini elinde tutuyor. Geri kalan % 5 pay, Güney Amerika kaynaklı madenlerde. Türkiye'den sonra en büyük rezervlere sahip olan ABD'nin bor madenleri ise, direkt cevher olarak kullanılamadığı için, ticari değere sahip değil. ABD çıkardığı bor madenlerini tamamen ürüne dönüştürüyor; maden satmıyor.Türkiye'de Bor Madenleri 1978 yılında devletleştirildikten sonra tamamen Eti Holding tarafından İşletiliyor
Dünya bor madeni rezervlerinin % 66'ına sahip olan Türkiye, dünya bor ürünleri ticaretinden ton olarak ancak %19 pay alabiliyor. Değer olarak oran daha da düşük : sadece % 9. Dünyada bor ürünleri ticaret hacmi yaklaşık 1 milyar 200 milyon dolar. Bu ticaretten Eti Holding'in aldığı pay 2000 yılı itibariyle sadece 106 milyon dolar, yani Eti Holding dünya toplam bor ürünleri ticaretinden sadece % 9 pay alabiliyor. Bu rakamlar, Eti Holding'in dünya fiyatlarının altında bor ürünü sattığını gösteriyor. Dünya ticaret hacminden yeterli pay alınmamasının en önemli nedeni, Eti Holding'in sadece birkaç alıcı şirketle çalışması, belirgin bir pazarlama politikasının olmaması. Dünyanın en zengin bor rezervlerini işleten ve Türkiye'de bor ürünü üreticilerinin pazara girişini engelleyen, Türk girişimcisini kendisine rakip görürken, US Borax'a hammadde satan Eti Holding'in bu tutumu, pazarın US Borax tarafından yönlendirildiğinin de en açık kanıtı.Eti Holding, Türkiye'de özel sektörün bor sanayiine girişini engellemek için, bor madenlerini yurt içindeki sanayicilere yurtdışı fiyatlarının üzerinde, bor ürünlerini ise, yerli sanayicilerin yurt dışı fiyatlarının altında satıyor.
Bor madenlerinin 1978 yılındaki devletleştirilmesinden 1988 yılına kadar, Eti Holding'in kapasitesi, hemen hemen özel sektörün üretim kapasitesine yakındı.
------------------------------------------------------------------------------------------------------
Türkiye'nin rakibi ABD, Etiholding'ten ucuza bor madeni alınca, kendi madenini kapattı.
Devlet Planlama Teşkilatı'nın Kimya Sanayii Hammaddeleri Raporu'na göre, Owens Corning Fiberglass Co.nin bir yan şirketi olan American Borat Co’nin Death Valley National Monument’de bulunan Billie yeraltı işletmesi, “Türkiye’den ithal edilen uleksitin ucuza gelmesi nedeniyle" 1986 yılında üretimini durdurdu.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Tinkalin yurt dışı fiyatı sadece 140 dolar
Tinkal'i yurt dışına ortalama 140 dolardan satan Eti Holding, yurt içine 250 dolardan satıyor. Yıllardan beri sürdürülen bu fiyat uygulaması, yurtiçinde bor sanayiinin kurulmasını engelliyor. Eti Holding'in "perborat üreticilerine ucuza veriyorum" şeklindeki özrü kabahatinden büyük savının da doğru olmadığı anlaşıldı.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------
Boraksı ucuz bulan Slovenya tinkal almaktan vazgeçti.
1997 yılına kadar sadece tinkal alan Slovenya (Belinka) artık sadece boraks alıyor. Solvay grubu şirketlerinden biri olan Belinka'ya yapılan satışlar, Eti Holding'in bor politikasındaki yanlışlığın en açık göstergesi.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bor madeni yabancıya yarı fiyata satılıyor
Bor madeni rezervi, literatürde B203 olarak ifadesini bulan Borik Oksit cinsinden ifade ediliyor. Bor tuzlarının içerikleri farklı olduğu için dünya bor madeni rezervlerinin karşılaştırılması Borik Oksit cinsinden yapılıyor.
Dünya bor madeni rezervinin 720 milyon tonu ülkemizde. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'de 210 milyon ton, eski Sovyetler Birliği ülkeleri dahil Avrupa'da 150 milyon ton, Güney Amerika (G.A.) ülkelerinde 100 milyon ton ve diğer ülkelerde 40 milyon ton bor madeni rezervi var.
Bor madeni ile ilgili resmi rakamlar Başbakanlığın Danıştay Birinci Dairesi'ne bir dava ile ilgili olarak gönderdiği 21 Mart 2000 gün 1409 sayılı yazısı ve bu yazı ekindeki Eti Holding A.Ş.'nin 25 Mart 2000 gün 311 sayılı yazısı ile ortaya konmuş.
Bu yazılardaki verilere göre, bor madeni ile rezerv, üretim, tüketim ve elde edilen gelirler yüzde olarak şöyle:
Öte yandan Rekabet Kurulu 17 Nisan 2001 gün ve 24376 sayılı yazı ile ilgili olarak yaptığı araştırmada Eti Holding A.Ş.'nin işlenmemiş boraks madenini aşağıdaki fiyatlardan sattığını not etmiş:
Satılan Yer Ton Başına Fiyat
Eti Holding'in kendi müesseseleri 42 Dolar/Ton
Yurt dışı piyasalar 141 Dolar/Ton
Yurt içi piyasalar 230 Dolar/Ton
Şimdi bu verilerden çıkan sonuçlara bakalım:
A) Türkiye dışındaki bor madeni sahibi ülkeler kendi ihtiyaçlarını ancak karşılayabildikleri için Eti Holding A.Ş. dünya pazarının %88'ine sahip. Yani, bor madeni satışında tekel ülke Türkiye.
B) Eti Holding A.Ş.'nin bor madenini kendi müesseselerine ucuz satması belki izah edilebilir; ama yabancı kuruluşlara tonu 141 dolardan, yerli kuruluşlara tonu 230 dolardan satması izah edilemez. Eti Holding A.Ş. bor madenini hem yabancı hem yerli kuruluşlara aynı fiyattan satmadıkça şaibeden kurtulamaz. Eti Holding A.Ş. fiyat farklılaştırması ile de kalmıyor. Bazen yerli kuruluşlara satışı kesip, onları iflas ettiriyor.
C) Eti Holding A.Ş.'nin yerli ve yabancı kuruluşlar için fiyat farklılaştırması yapması, ihraç ürünlerimizin fiyatlarına da yansıyor ve kayıp milyarlarca dolar oluyor. Bor mineral ve kimyasalları cam, porselen, emaye, temizlik, tarım, metalurji sanayilerinde kullanılıyor. Ayrıca, roket yakıtı, yanmayı önleyici, yapıştırıcı, haşere öldürücü, tekstil yıkama, fotoğrafçılık, ahşapta küflenme önleyici, boru çekme, deri kireci söktürücü gibi alanlarda kullanılıyor.
D) Eti Holding A.Ş.'nin bor madenini yerli kuruluşlara pahalı satması nedeniyle yerli sanayi kurulamıyor. Mevcut sanayi de, ihtiyacı olan bor madenini zaman zaman dışarıdan ithal ediyor. Yani, Eti Holding A.Ş.'nin ihraç ettiği mal, yerli üreticiler tarafından ithal ediliyor.
E) Bor madeninin %84'ü ham bor, %16'sı rafine bor olarak ihraç edildiği için yıllık 500 milyon dolar civarında kayıpla karşılaşılıyor. Eti Holding A.Ş. yaptığı fiyat farklılaştırması yüzünden yerli rafine bor üretiminin yapılmasını engelleyerek bu zarara neden oluyor.
F) Avrupa ülkeleri, rezervleri yok denecek kadar az olmasına rağmen bor uç ürünleri ve kimyasallarının en önemli pazarlayıcı ülkeleri arasındalar. Yerli kuruluşlara pahalı maden satmakla, Eti Holding A.Ş. Türk sanayiinin doğmasını engelliyor.

Eti Holding A.Ş. Türk sanayi kuruluşlarına hiç bor satmama eğiliminde.
Bu nedenle Türk sanayicileri Danıştay'a başvurmuşlar. Danıştay da 1 Mayıs 2000 tarihinde Türk sanayicilere de maden satılabileceği kararı almış. Ama, Eti Holding A.Ş.'nin iç piyasaya pahalı mal satma inadı sürüyor.


TRONA MADENİ:


Trona madeni 1979 yılına kadar 'yalnızca ABD'nin Vyoming bölgesinde
var' deniliyordu. Bu camın en önemli ham maddesidir. Bu tarihte MTA
kömür araması sırasında tesadüfen Türkiye'de Ankara'nın Beypazarı
bölgesinde trona olduğunu tespit etti. Eti Holding ruhsat aldı.
Eti Holding'in o dönemde ruhsat almasına rağmen, trona ile ilgili fizibilite
çalışmasını, dünyada kartel durumda olan ve elindeki tekeli kaybetmek
istemeyen firmaya yaptırdığını belirterek bunun için de para ödendiğini
belirterek şöyle devam etti. "Fizibilite için Vyoming'te iki ayrı firmaya 8'er
milyon dolar ödeyerek fizibilite yaptırıldı ve 'fizıbl değildir' raporları verildi.
Eti Holding buna rağmen bir yerel firmayla anlaştı.
"çıkarılamaz, çıkarılsa da fizıbl değil" raporu verilen trona madenine 2 bin
100 metrede ulaştığını da anımsattığı konuşmasında, "Hem de fizıbl
rezerve ulaşıldı. Rezerv bulununca olağanüstü işler olmaya başladı"


Trona Madeni ve Kullanım Alanları
Trona, tabiatta doğal olarak bulunan soda minerallerinden en yaygın bulunanıdır. Trona, monoklinal sistemde kristalleşen, doğal olarak oluşmuş hidrat sodyum seskikarbonatın (Na2CO3.NaCO3.2H2O) saf olmayan şeklidir. Cevherin içerdiği organik maddeye bağlı olarak rengi kahverengiden koyu sarıya kadar değişir. Saf numunelerinde ise renk beyazdan şeffafa kadar değişmektedir.
Tronanın sertliği; Mohs ölçeğine göre 2.5-3.0, yoğunluğu 2.17 g/cm3'tür. Suda çözünür, asitte ise köpürür. Isının etkisiyle Na2CO3'e dönüşür. Saf trona ağırlıkça %70 saf Na2CO3 içerir. Bir ton soda külü üretmek için 1.8 ton trona gerekmektedir.
Dünyada trona minerallerinin bilinen en geniş yatakları ABD'de bulunan Güney Batı Wyoming'in Green River havzasında olup dünya rezervinin %95'ini temsil eder. Ülkemizde ise Ankara'ya 115 km uzaklıkta bulunan Beypazarı Trona Yatağı'nda %87 tenörlü 196 milyon ton rezerv mevcuttur fakat bunun 100 milyon tonu işlenebilir ve 60 milyon tonu da çıkartılabilir durumdadır. Bu hususta Türkiye Cumhuriyeti Devleti Eti Holding (%24) vasıtasıyla ilk kez özel bir şirketle (%76 Park Holding) bu madenin işletilmesi için 300 milyon dolarlık yatırıma girmiştir. Bunun yanında Ankara'nın Sincan ve Kazan ilçelerinde resmi olmayan rakamlarla 656 milyon tonluk yeni bir rezerv daha bulunmuştur. Bu iki rezerv dolayısıyla Türkiye, trona rezervi olarak dünyada ABD'den sonra ikinci sıradadır.
Şu an Türkiye gündeminde olan Bor madeni ile kıyaslandığında miktar olarak bor madenine göre çok fazla olması, Avrupa'da trona madeninin olmaması ve kimya sanayiinde temel ara maddelerden biri olması nedeniyle ekonomik yönden bor ile yarışacak kadar değere sahiptir.
Tronadan elde edilen soda külü, Na2CO3, beyaz, kristalin, kuvvetli alkalin reaksiyonlarla higroskopik bir tozdur. Soğuk suda ılımlı olarak çözülebilir. (14gr./100gr. çözücüde ve 15 oC) 33 oC'de suda çözelti ağırlığının yaklaşık (32gr./100gr.) %30'u çözünebilir. Kendi arasında yoğunluğuna göre ağır, hafif, dökme, tabii, sentetik soda külü olarak sınıflandırılabilir.
Soda külünün pek çok kullanım alanı olmakla beraber en fazla cam sanayiinde hammadde olarak kullanılır. Diğer kullanım alanları ise şunlardır:
1) Kimya sanayiinde sodyum tripolyphosphate, sodyum silikat, sodyum kromit ve dikromat, sodyum bikarbonat, sodyum karbonat peroxyhydrate, sodyum seskikarbonat, sodyum hexacyanoferrate ve chlorine monoxide üretiminde hammadde olarak
2) Deterjan sanayiinde
3) Su tasfiyesinde
4) Baca gazı desülfürizasyonunda.
5) Selüloz ve kağıt sanayiinde
6) Fotoğrafçılıkta
7) Tekstil sanayiinde ve daha birçok yerde ara madde olarak kullanılmaktadır.




Türkiye, parça parça satılıyor. Babalar gibi satarım diyerek Bakanlık koltuklarında oturmaya devam edenlerin, ülkeyi pazarlamak misyonu ile Başbakan olanların, İngiliz vatandaşı Ekonomiden sorumlu Bakanların gidecekleri bir ülkeleri var. Peki, Türk insanının gideceği bir yer var mı ?


Türkiye satılıyor değil, satılmış da haberimiz yokmuş.
Türk Telekom´u, Arap´lar almış. Telsim İngiliz´e teslim olmuş. Kuşadası Limani Israilli´ninmiş. İzmir Limanı artık Hong Konglu´nun malı. Araç muayene işini de Almanlar kapmış. Bitmedi devam ediyor.
Başak Sigorta Fransız´a satılmış. Adabank´ı Kuveytli kapmış. İnanmazsanız inanmayın ama, İETT Garaji Dubaili´nin artık. Avea Lübnanlı´ya gitmiş. Zavallı Petkim ise Ermeni´ye teslim olmuş. (Kazak´a sattık demişler, Kazağı çıkarıp atmışlar, Ermeniye verildiği ortaya çıkmış). Bitti mi sanıyorsunuz.
Rakı, aslan sütü, Amerikalı´nin olmuş. Türk rakısı yok artık, Amerikan rakısı içeceksiniz. Finansbank, Yunanlıya paketlenmiş. Oyakbank´ı Hollandalı iç etmiş. Denizbank da Belçikalı´ya gitmiş. Türkiye Finans, Kuveytli´ye emanet. TEB Fransız´ın malı artık. Cbank Israilli. MNG Bank Lübnanlı. Alternatif Bank Yunanlı. Dışbank Hollandalı. Şekerbank Kazak. Yapı Kredi´nin yarısı İtalyan. Ülke parsel parsel satılmış, Türke bir şey kalmamış. Bitti sanmayın. Devam edelim.
Türkcell´in yarısı Finli ve Rus´un olmuş. Beymen´in ve Garanti´nin yarısı Amerikalı olmuş. Enerjisa´nın yarısını Avusturyalı almış. Eczacıbaşı İlaç´ı Çekler kapmış. İzocam Fransız bayrağı çekmiş. TGRT(Fox) artık Amerikalı. Demirdöküm Alman olmuş. Döktas Fransız kalmış.
Super FM Kanada havası çalıyor. Bunların hepsi Türk malıydı. Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi´ne göre, bunların hepsi sadece 4.5 yil once Türk malıydı.
Şimdi sıra Etibank´a gelmiş. Bor madeni ve Etibank. Gerçek değeri 9 trilyon dolar olan ve bor işletme hakkına sahip tek kuruluş olan Etibank özelleştirilecek. Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Etibank´ın 40 milyon dolara özelleştirileceğini iddia ederek hepinizi bu konuya duyarlı olmaya çağırıyor.
Bor deyip de geçmeyin. Bakın Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ne diyor bakınız: Borla çalışan araba üretildi, Türkiye kıskaçta. Arabayı bor madeniyle calışıtıracak patentli 600 proje varmış. Türkiye, dünya bor rezervinin yüzde 70`ine sahip ve uluslararası teröstler, Türkiye uyanmadan bu kaynağı ele geçirmeyi planlıyorlarmış.
Uyanın. Uyandığınızda belki ülkeniz satılmış olacak, ama yine de uyanın.
 

BAHAR

Dost Üyeler
Katılım
2 May 2008
Mesajlar
841
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
istanbul
Cevap: Türkiye'de Madenler Ve Enerji Kaynakları Neden Kullandırılmıyor?

Ülkemizde üretilen kömürün kükürt değeri 0,9 değerinde olduğu için yasaklanmış ve ithal kömür yasası getirilmiştir..Ne gariptirki ithal kömürlerin en düşük kükür oranları 2,0 ın çok üstündedir..Örneğin hükümetin dağıttığı ithal kömürlerde yapılan test sonucu kükürt oranlarını 2,9 ve 3,0 gibi rakamlara ulaşılmıştır..Garip dilmi:))
 

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
Cevap: Türkiye'de Madenler Ve Enerji Kaynakları Neden Kullandırılmıyor?

evet ülkemiz ;dogal bir hazine .ancak başımızda bulunanlar bu hazineyi kullanmak yerine , bizleri dış devletlere muhtaç etmekten başka bir iş beceremezler. eger bu dogal zenginliklerimizi kullanabilse idik şu an ne işsizlik nede geçim derdi olurdu.bizler varlık içinde yokluk çekmeye mahkum edilmezdik.

Tanrı sonumuzu hayırlı etsin ve başımıza ; kendi özüne dönmüş ,vatanını ve halkını seven idareciler nasip etsin.

saygılarımla. TTK ve Y / TMT.
 
Üst