Türkiyelilik

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
TÜRKİYELİLİK--ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK--YENİ OSMANLICILIK--BOP

Soğuk Savaş dönemi ile yaratılan “iki kutuplu dünya”; SSCB’nin dağılması ile birlikte “tek kutuplu dünya” durumuna gelmiştir. ABD-SSCB arasında daha doğrusu kapitalizm-komünizm arasında yürütülmüş olan soğuk savaş bu sefer de etnisite üzerinden “kimlik bunalımı” na dönüştürülmüştür. Bunun sonucu olarak da etnik kimlik talepleri, emperyalistlerin desteklediği ayrılıkçı güçler tarafından dile getirilmiş ve bu amaçlarını gerçekleştirmek için terörizmi kullanıp ırkçılığa dayalı olan etnik terörizm yaratılmıştır.

Emperyalistlerin; demokrasiyi tehdit eden bu etnik terörizmi durdurmak için ise düşündükleri çözüm yolu “çok kültürlülük” tür. Yani; bir ülke içindeki etnik kimlikler korunarak geliştirilecek ve farklı etnik topluluklar arasında ilişkiler kurulacaktır.

Çokkültürlülüğü tanımlamak o kadar kolay bir iş değildir çünkü bu tanımın içinde yer alan “çok uluslu” ve “çok etnikli” kavramları da kolay tanımlanabilen terimler değildir. Bu kavramın hareket noktası; ulus devletleri etnik çeşitlilik temelinde ayrıştırmak ve bölmektir.

Gerçekte; bir ülkenin etnik mozaik olabilmesi için bilimsel olarak, nüfusunun %35-40’ının farklı etnik unsurlardan meydana gelmiş olması gerekir. Yoksa kendi çıkarlarına göre bir ülkeyi; elma ve armutları karıştırarak; sünni, şii ve kürt diye bölmenin bilimsel hiç değeri ve anlamı yoktur. Bu şekilde; bir tarafta din bir tarafta etnisitenin olmasının tek anlamı vardır. O’da sömürmek için bölmektir.

Çok kültürlülüğün bir ülke için zenginlik olup olmaması da o ülkenin, o toplumun kendi gerçeklerine ve koşullarına bağlıdır.

Çok kültürlülük bir zenginlik ise; başta SSCB olmak üzere, Çekoslovakya, Yugoslavya neden bölünüp dağıldılar?

Son yıllarda; Türkiye’de “Türkiyelilik”, “Mozaik”, “Çokkültürlülük”, “Farklılıklarımız zenginliğimizdir” gibi birçok kavramı moda oldu ve kullanılmaya başlandı.

Yerli ve yabancı bilim adamlarının sayısı konusunda bir türlü mutabakata varamadıkları Türkiye’deki etnik topluluklar, yetkili siyasilerimiz tarafından da zaman zaman dile getirilmektedir. Emperyalistler de sömürge valisi gibi kimseye sorma gereği bile duymadan bölgeye gidip gelmekte veya toplantılar yaparak kendilerince terörizme çözüm olsun diye akıl vermektedirler.

Bu konu kapsamında siyasilerimiz şunları söylemektedir:

* Resmi ideoloji, ırkçı bir kişilik taşıyor. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nde 27 etnik grup yaşamakta. Bu yapısıyla milli bütünlüğü koruması mümkün değildir. Bu 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekmektedir. Türkiye Türklerindir gibi tezler yanlıştır.”

* ...Biz hem dünya vatandaşı, hem Müslüman olarak, hem Ortadoğulu olarak Türkiye’yi çok önemsiyoruz ve zaten Türkiyeliler olarak buna mecburuz.

Yetkili siyasiler tarafından kullanılan Türkiyelilik söylemini şimdilerde PKK ve TBMM’deki siyasi uzantıları kullanarak;

“Anayasal vatandaşlık sorunu, Türkiyeli üst kimliği ile çözülür.” Demektedirler.

Bu konu; “Yeni Osmanlılık” veya “BOP” gibi değişik adlar altına gündeme getirilmekte olup temelini; esen rüzgara göre ya Faşist Hitler ya da ABD yandaşı, Said-i Kürdi’nin “Kürt İslam” projesinden almaktadır. Yani İslam temelli bir devleti kurmaktır.

Avrupalılar kendi ülkelerinde; çokkültürlülük ve etnik çeşitlilik konusunda neler yapıyor, bu uygulamalara kısaca bakacak olursak;

* Almanya “yabancılar politikası”,

* Fransa “göçmenler politikası”,

* Hollanda “azınlıklar politikası”….adı altında farklılıkları ve çok kültürlülüğü kabul etmeyip asimilasyona veya sınır dışı etmeye çalışmaktadır.

İngiltere halkına “İngiltereli”, Fransa halkına “Fransalı”, Almanya halkına “Almanyalı denilmediği gibi AB üyesi; Yunanistan ve Bulgaristan’ın ise o topraklarda yaşayan Türk topluluklarına neler yaptıklarını yazmaya gerek yoktur.

Emperyalistlerin ve çok uluslu dünya devi sermaye çevrelerinin çok kültürlülük / çok etnikli yapıdan amaçladıkları; ulus devlet yapısında bulunan ülkeleri; etnik köken ve azınlık temelinde “böl ve yut” taktiği ile; yutulabilecek küçük lokmalar haline getirmek ve milli kimlik direncini kırarak bu ulus devletleri açık pazar ve sömürge durumuna dönüştürmektir.

Bu nedenle, emperyalistler, bilinçli bir şekilde “Türkiye’nin bir etnik mozaik olduğu” propagandasını yapmakta ve empoze etmektedirler.

Türkiye’de üst kimlik olan Türk yerine Türkiyelilik kavramının kullanılması; gerçekte olmayan karışık millet düşüncesini geliştirir ve ülkeyi bölünmeye götürür. Kaldı ki Anayasamızda “Türklük” kavramı açıkça belirtilmiştir.

Demokrasi; farklılıkların keskinleştirilmesi olmadığından; çokkültürlülük /Türkiyelilik; devlet stratejisi veya hükümet politikası olarak benimsenirse; gelecekte barışı sağlamak adına ödünler verilmesi demektir.

Sonuç olarak; çokkültürlülük ve Türkiyelilik kavramları hem Atatürk ilkelerine aykırıdır hem de ulus devlet olan Türkiye’nin parçalanmasına yol açacak kavramlardır.
 
Üst