TÜRKİYE'NİN ÜÇÜNCÜ GÜCÜ GÜLEN CEMAATİ!
Uluslararası savunma dergisi Jane's'ten sarsıcı Fethullah Gülen analizi!
Jane's Defence Weekly dergisinin çatı kuruluşu Jane's Information Group sitesinde Fethullah Gülen hareketinin Türkiye'de AKP ve ordunun yanı sıra üçüncü bir güç haline geldiği değerlendirmesini yapmıştır. "Gülen hareketi: Türkiye'nin üçüncü gücü" olarak lanse edilirken, "Gülen hareketinin, Ergenekon davasıyla ilişkilendirerek suçladığı Türk ordusuna sızana kadar saldırılarını sürdüreceği" görüşü de vurgulanmıştır.
"Gülen örgütünün medya ve kurduğu örgütler aracılığı ile küresel alanda nüfuzunu kullandığı" belirtilen yazıda Cemaat ve AKP arasında da var sayılan birlikteliğe rağmen "iki siyasi güç arasında bir yarış" olduğu öne sürülmektedir.
Bunu da şu cümlelerle anlatmaktadır dergi: "Hem AKP hem de Gülen cemaatinin muhafazakâr değerleri ve İslam'la politikanın birleştirilmesini savunmasına karşın bunlar yarış eden siyasi örgütler."
Aynı yazıda AKP'nin iktidarda kalma hedefinin AKP ve Gülen Cemaati ile "kazançlı bir ittifak" içinde kalmak arzusuyla Cemaatin üyelerini kilit bürokratik görevlere getirdiği ve cemaatin örgütlerini koruduğu da vurgulanmıştır.
Aynı yazıda cemaatin üyelerinin bakanlıklar da dâhil, Türk polis teşkilatı ve istihbarat kanadında da nüfuza sahip olduğu ifade edilirken, Cemaatin orduya sızmalarının ise TSK'nin irtica ile mücadele politikası sonucu engellendiğine işaret edildi. Yazıda, TSK'nin bu tutumu nedeniyle Gülen hareketinin kontrolündeki medya yoluyla orduya saldırmaya başladığına da vurgu yapılarak, Gülen medyasının emniyetten sızdırılan bilgilerle orduyu Ergenekon davasıyla ilişkilendirerek TSK'ye yönelik suçlamaları "göze çarpan bir biçimde" yayımladığı da belirtilmektedir.
Yazıda "Öyle görünüyor ki Gülen cemaati Türkiye'de daha fazla paya sahip olmak istiyor. Hareket kendi üyelerini ve yandaşlarını orduya sokana kadar TSK'ye güçlü bir biçimde karşı koymayı sürdürecek" denilirken, Gülen hareketinin güçlü bir siyasi partiyle ilişkilerin yararlarını düşünerek AKP'yi desteklemeyi sürdüreceği görüşü de belirtilmiştir.
"İslamcı blok" ve "laik blok" olarak iki kutba ayrıldığı görüşüne karşın Türkiye'nin AKP, TSK ve Gülen hareketiyle üçe ayrıldığını düşünmenin daha yararlı olacağı da savunulan yazıda, Gülen hareketine yönelik "Türkiye'de en iyi örgütlenmiş taban hareketi" nitelemesi getirilmiştir.
Bu çarpıcı analizin sonunda ise, "Gülen hareketi Türk siyasetinin etkin bir üçüncü gücü ve önümüzdeki yıllarda dünya bunu çok duyacak" denilerek, Türkiye'de ilgililerin tüm inkârlarına karşın F tipi örgütlenmeyi gözler önüne sermiştir.
Bu da gösteriyor ki Türkiye'yi bundan sonra çok daha kötü günler beklemektedir. Bunlar ne komplo teorisidir, ne de çamur atma politikasıdır. AKP iktidar olduktan hemen sonra ABD'nin Türkiye'ye "Ilımlı İslam Cumhuriyeti" diyerek hitap etmesiyle başlayan "Cumhuriyetin çökertilmesi" "Hilafet'in geri getirilmesi" için çizilen yolun saptanmasıdır. Bu saptamayı da Jane's Defence Weekly dergisinin çatı kuruluşu Jane's Information Group sitesi tüm çarpıcılığı ile gözler önüne sermiştir.
Ne yazık ki bunu sade vatandaşa anlatmak mümkün olmamaktadır. Sade vatandaşımız bu kez de Davost'a sahnelenen 3'li oyunun tuzağına düşmüştür. AKP'nin gücünün azaldığını hisseden bu üçlü ABD, İsrail ve Erdoğan bu tezgâhı kurarak yeniden Erdoğan'ın imajını kurtarıp, yeniden onun halkının gözünde yücelmesini sağlamıştır.
Yine ne yazık ki diyeceğim; halkımız bu çıkışın arkasından, dünyanın yeni liderinin tepkisinin ne İsrail'e, ne İsrail Hükümetine, ne de Pereze olmadığını, tepkisinin oturumu yöneten gazeteciye olduğunu söylemesinden de konunun özünü anlayamamıştır. Yine ne yazık ki halkımız bu çıkışın arkasından apar topar toplanan Bakanlar Kurulunun "İsrail'le ilişkilerimizin bozulmaması için çaba sarf edeceğiz!" diye karar almasının altında ki gerçeği de anlayamamıştır. İsrail'in bu çıkışa ABD kadar bile tepki koymayışının nedenini de araştırmamıştır.
Çok yazık, Türkiye Cumhuriyeti büyük bir hızla Hilafete doğru gitmektedir. Bu gidişe dur diyecek olanların da elleri kolları büyük bir hızla F tipi yargıçlar ve savcılar işbirliği ile Hukuksal olarak bağlanmaktadır. Vatandaşlarımız, Başkenti "İstanbul, İdari Şekli Ilımlı İslam Cumhuriyeti" olacak bir Türkiye'ye doğru gittiklerini anladıklarında iş işten geçmiş olacaktır.
3.2.2009