Türklerle İlgili Hadisi Şerifler

Katılım
26 Kas 2008
Mesajlar
83
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Türklerle İlgili Hadisi Şerifler

“Peygamber Efendimizin Türklerle ilgili olarak söylemiş olduğu hadislerin çoğunluğu “Kütüb-ü Site” adı verilen altı sahih hadis kitabında geçmektedir. Bu hadis kitapları Müslümanlar tarafından Kura’an-ı Kerim’den sonra en sağlam kaynaklar olarak kabul edilir. Bunların ikisi İmam-ı Buhari ve İmam-ı Müslim’in “Sahih” adını verdikleri iki büyük hadis kitabıdır. Diğer dördü ise Sünen-i Ebû Dâvud, Sünen-i İbni Mâce, Sünen-i Tirmizî, Sünen-i Nesaî’dir.


Kütüb-ü Site denen hadis kitaplarının dışında çok sayıda sağlam hadis kitapları vardır ki bunların en meşhurları Nuaym b. Hammad’ın “Kitâb’ül Ften’i ile, Ahmet b. Hanbel’in “El-Müsned”idir. Bu iki hadis aliminin her ikisi de ilk Hicret asrına yakın bir zamanda yaşamış ve genellikle ilmi birinci asır ilim adamalarından almışlar ve eserlerinde Türklerle ilgili çok sayıda hadislere yer vermişlerdir. Hanbeli mezhebinin kurucusu olan İmam-ı Ahmet b. Hanbel Merv’de 780 yılında dünyaya gelmiştir. O bu eserlerinde içinde Türk sözcüğünün bizzat geçtiği ve Türklerin ırkî ve fizikî özelliklerini açıklayan bir çok hadis rivayet etmiştir. Bu hadisler, başta Buhari ve Müslim olmak üzere, daha sonra gelen pek çok hadis âlimi tarafından nakil edilmiştir.


Peygamber Efendimizin Türklerle ilgili hadislerini rivayet eden ve eserlerini telif eden-yayınlayan şahsiyetlerin, Türkler kitleler halinde Müslüman olmadan önce yaşamış olmaları hadislerin sahihliği ve birer mucize eseri olması açısından çok önemlidir. Kütb-ü Sitte’nin müelliflerinden İmam-ı Buhari miladi 809 yılında, İmam-ı Müslim 817 yılında, İmam-ı Davud 825, Tirmizi 824i Nesei 831, İbni Mace 824 yılında dünyaya gelmişlerdir. Ahmet b. Hanbel ise 780 yılında dünyaya gelmiştir. Bu tarihler Türkler arasında henüz kitleler halinde İslâmlaşmanın başlamadığı tarihlerdir. Peygamberimizin söyledikleri ve bu hadis kitaplarında yazılanlar daha sonraki yüz yıllarda birer birer gerçekleşmiştir. Kısacası Türklerle ilgili hadislere bizzat tarih şahitlik etmiştir. Bu hadisler sahih midir, değil midir diye düşünmek dahi aptallık olur.


Türklerle ilgili hadislerin büyük bir bölümü Peygamberimizin en yakınında bulunan ve pek çok hadis rivayet etmekle meşhur olan büyük sahabeler Ebû Hureyre , Hz. Ömer ve Peygamberimizin vahiy ve sır katibi olan Muaviye , Abdullah b. Mesud tarafından rivayet edilmiştir.


Bu hadislerde bazılarında açıkça Türk adı geçmekte, bazılarında da Türklerden “Kantura Oğulları” şeklinde bahsedilmekte, bazı hadislerde de Türklerin ırki ve fiziki özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi verilmektedir. Bu hadislerin hiç şüphesiz hepsi birer mucize eseridir ve hepsi önemlidir. Fakat en önemliler:
“Sakın Türklere dokunmayın, ilişmeyin, ümmetimin idaresi bir gün Türklerin eline geçecektir
” türündeki hadislerdir.

Bizans ve İran ülkelerini ashabına hedef olarak gösteren ve : “Kayser’in ve Kisra’nın ülkeleri ve hazineleri Müslümanların eline mutlaka geçecek ve Allah yolunda harcanacak” diyen; İran’ı ve İstanbul’u hedef gösteren Sevgili Peygamberimiz Türkler söz konusu olunca Niçin Türklere sakın dokunmayınız demiştir? Türklerle savaşmayı niçin yasaklamıştır. Bunda Yüce Allah tarafından türlü mucizelerle donatılmış olan Sevgili Peygamberimizin daha sonraki gelişecek olayları bilmesinin yanında aynı soydan gelme bilincinin ve kan çekmesinin de elbette tesirleri vardır. Bu hadislere topluca bir göz atacak olursak:
Kütüb-i Sitte müelliflerinden Ebu Davud (doğumu. M. 825) Sünen_i Ebu Davud isimli eserinde (Sünen-i Ebi Davud ve Tercemesi, tercüme İbrahim KOÇAŞLI cilt 5, sayfa 107 İst.1983) şu hadisi nakletmişlerdir( burada Türklerle ilgili toplam beş adet hadis vardır.):
Hz Peygamber buyurmuşladır ki, Habeşliler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayın. Hele Türkler size dokunmadıkça siz de Türklere dokunmayınız.“


İmam-ı Nesai’nin “Sünen-i Nesai“ adlı eserinin dördüncü cildinin 44. sayfasında ise İmam-ı Davud’un naklettiği hadise benzer bir hadis nakledilmektedir. Bu hadiste İranlılar, Bizans ve Habeşliler ve Türklerin adı birlikte geçmektedir. Hz.Peygamber, Bizans ve İran memleketlerinin Müslümanların eline geçmesi için dua ettikten sonra şöyle devam etmektedir:

“Sakın Habeşliler size dokunmadıkça siz de onlara dokunmayınız. (Türkler de böyledir) Hele Türkler size ilişmedikçe sakın siz de Türklere ilişmeyiniz. (onlara saldırmayınız)”

Yine Büyük İslam alimlerimizden Eski Afyonkarahisar Müftüsü Celal Yıldırım,
Türkler size ilişmedikçe siz de onlara ilişmeyiniz.” (Süyuti el-Cami’u’l-Kebir: Maviye’den nakil)
Maide suresi 54. ayetin tefsirini yaparken Türklerle ilgili hadislere de yer vermiştir: “Türkler size dokunmadıkça siz de onlarla mütareke (barış-antlaşma) halinde bulunun.” (Yakut-i Hamavi Mu’cem’ul-Buldan:1/378)

“ Habeşliler sizi terk ettiği sürece siz de onlara dokunmayıp terk edin. Türkler de size ilişmedikçe onlara ilişmeyin.”
(Mevzuat-ı Aliyyi’l Kaari)

Türkler size ilişmedikçe siz de onlara ilişmeyin. Çünkü ümmetimin mülkünü ve Allah’ın onlara olan bol ihsanını onun elinden ilk alan Kan tura oğulları olacaktır.” (Camius-Sağir/ Süyuti : UTRÜK( Türkler) maddesi) (Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri cilt 4/ 1719)


NOT. TÜRKLERLE İLGİLİ ÇOK SAYIDA HADİS MEVCUT OLUP
BUNLARI BURAYA SIĞDIRMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR. BİLGİNİZE..
 
Son düzenleme:
Üst