“Deviren, kırıp döken, silip süpüren, kasırgayı seher yeli gibi yumuşaklaştırmak mümkün müdür? Korkunç dalgaları kabarta, kabarta ürüyen bir denizi birden sakinleştirmek kabil midir? Yıldırımı güle çevirmek imkanı var mıdır? İnsanlar ve hatta tabiat bu sorulara; “Hayır, hayır, hayır” demekte tereddüt etmez, değil mi?... Halbuki ben kasırganın seher yeline, coşmuş denizin sevimli bir göle, yıldırımın güle inkılap ettiğini gördüm!” Türk’ten bahsediyorum. Düşmana saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk, dost yanında ve silahsız kalmış düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli kasırgaya, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir deniz, fırtınada asalet uçan bu gülü yıldırıma çevirmek, tabiatı da inciten bir gaflet olur. “TASSE”