Ülkücünün Ahlâkı

20Temmuz

Alpagut Han
Katılım
20 Şub 2008
Mesajlar
838
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Beşparmaklar
Hiç şüphesiz senin için bitmez tükenmez bir mükâfat vardır. Ve hiç şüphesiz sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin.” (Kalem Sûresi, 3–4)

Ahlâk; sadece bir kişinin değil, topyekûn bir milletin ayakta kalabilmesinin, değerlerini koruyabilmesinin yegâne şartıdır. Ahlâklı toplum ancak ve ancak ahlâklı bireylerden müteşekkil olabilir. Ahlâklı kişiler de millete yol gösterecek fenerlerdir. İşte o ahlâk sahiplerinden birisi olabilmek; bir ülkücünün en temel amacıdır.


‘Ülkücü, ülkücünün öz kardeşidir.’ düsturunu şekillendiren işte bu ahlâktır. Bulunduğu konumu ve hayat gayesini, davasının bekâsına adayabilen ülkücü, bu büyük ahlâktan haberdar demektir. Şahsi çekişme, açgözlülük, hırs gibi bir davanın kutsallığına yakışmayacak nefsanî hareketlerden bir ülkücüyü men edecek en büyük değer, kişinin ahlâkıdır. Kendisine Allah’ın nasip ettiği konumu, Allah’ın rızasını kazanmak yolunda anlayan ve bu yolda ömürlerini tüketen kişiler, gerçek ülkücülerdir. İşte onlar, Allah rızası güden her ülkücüyü kardeş bilirler. Ülküleri ile münasebetleri seven ile sevgili gibi olsa da, onu gerçek âşık gibi sever; kıskanmazlar. Bilirler ki; sevgili sevildikçe güzelleşir. İnandığı yoldan bihaber insanları kendilerine yoldaş edinebilmek için çırpınmaları, işte bu üstün ahlâkın tecellisidir.


Kibir ve gurur gibi iki kötü huy, ülkücünün şahsiyetinde yoktur. Tevazu sahibidir, yaltaklanmadan ve zillete düşmeden itidalli davranmasını bilecek bir ahlâk sahibidir. Alçakgönüllü olmak onun karakteridir. Şahsına bir fenalık yapıldığında aldırmayan ülkücü, davasına yan gözle bakıldığında yahut davasına zarar gelme ihtimali tecelli ettiğinde tahammül edemez. Alçakgönüllülüğünün ve tevazusunun sınırları davasıdır.


Ülkücünün ahlâk noktasındaki en büyük şiarlarından birisi de, ülküsüne hizmet edenlere karşı hürmetkâr oluşudur. Ülküsüne hizmet eden kişinin yaşı ne olursa olsun, ülkücü, saygısızlık addedilebilecek davranışlar içerisinde olmaz. Edep ve hayâ sahibidir. Ahlâklı oluşunun tezahürü terbiyesinde saklıdır.


Dokuz Işık’ın üçüncü maddesi olarak Başbuğ Alparslan Türkeş’in işaret ettiği Ahlâkçılık işte budur. Ülkücüler, bu ahlâk anlayışını; ‘Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.’ diye buyuran, her konuda örnek alınacak en mükemmel insandan almaktadır. Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle, bir kez daha hayatımızı gözden geçirmeli, Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (SAV)’in hayatını defalarca okumalıyız. İşte O’nun ahlâkı, bir ülkücünün ulaşmak için hayatını vakfettiği ahlâktır. Ne mutlu O’nun ahlâkıyla yaşayanlara, ne mutlu bu uğurda çabalayan ülkücülere…


Oğuz ERSAGUN
 
Üst