"Urumca" Çözüm!

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
"URUMCA" ÇÖZÜM!

Evet değerli okurlarım. “URUMCA” çözüm, görüldüğü gibi, her bir Kıbrıs Türkü’ne karşı, RMMO-Yunan – ne fark eder – tanklı, füzeli, otomatik silahlı ve daha neler nelerle donatılmış 150 bin – 80 küsur bin milisi de sayarsak – her bir Kıbrıs Türkü’ne 1.5 (bir buçuk) ‘palikarya’! Atınız o silahları bize attırmak istediğiniz gibi ve isterseniz beşer onar geliniz, ne yazar?


Bir yandan müzakere masasında, ‘güya’ Kıbrıslılık, barış, dostluk, kardeşlik ve birleşme sahtekârlıklarıyla ve lastikli sözlerle bizi punduna getirme çabasındayken… Ve ‘güya’ yaşayabilir bir anlaşmaya varmak niyetindeymişler gibi; Manş Denizi’nin gel-gitlerinden de beş beter bir trafikle müzakere masasıdır, yemek masasıdır; orta yolda, kenar yolda, köşede bucakta buluşmadır… Efendim bu kez şunun evinde, gelecek sefer bunun evinde yeyip içmektir… Dış ülkelerde daha iyi olur diyerek neredeyse Timbaktu’da konuşmadır derken ve, üstelik bizi oyuna getirmek için oyalamalar sürdürülüyorken… Artı, yıllardır bu anlaşmaların bir neticeye bağlanmasını – kendi başkanlarının ifşaataları - çeşit Bizans oyunu ile engellemiş olduklarını itiraf etmekten de utanmayan ancak hala bugün de engellemekte iken… Diğer yandan da – istedikleri olmazsa diyelim son çare olarak - bizi topyekûn temizleyebilmek için hazırlık içinde ve açıkça teyakkuzda bu, İzzetçiğin, Şenerciğin ve diğer satılmışların ‘dostları’, ‘kardeşleri’! Sahi, onların bu hengâmedeki yerleri, konumları ne olacak acaba, merak ediyorum… Doğru. Daha önce de yazmıştık ya, Rum-Yunan’a ispiyonculuk, casusluk yapmış ‘vatansızların’, ‘kimliksizlerin ve tüm maneviyatlarını paraya değişmiş, doğru yoldan sapmış ‘sözümonaların’ akıbetlerinin ne olduğunu… Ne ise...


Evet, barış meleciklerim; efendiniz Hristofyas’ın “Acil Müdahale Gücü” dediği – kime müdahale edecekse -, ancak siz de dâhil, aslında tümümüzü de yok ederek ENOSİS’e ulaşabileceğini sandığı mühimmata – eğer olur da haberiniz yoksa tabii - siz de bir baksanız iyi olur.


172 füzeatar, 190 uçaksavar sistemi, 520 zırhlı araç, 235 top, 121 uçaksavar topu, 2150 tanksavar, 52 karadan denize atılan füze, 327 tank ve daha bakalım neler neler (Bak: YeniVOLKANGazetesi, Sürmanşet – 25 04 11
www.volkangazetesi.net ) ve 150 bin palyaçosuyla sınırlarımızda saldırı emri beklemekte! Bizim – bizim demeyelim – aramızdaki simsarların “Türk dostu” dediği Hristofyas ise, yaptığı açıklamalarda “RMMO’nun caydırıcı güç olduğu ve gerekmesi halinde, en iyi şekilde kullanılacağını söylemekte! Kısaca artık çizmelerine de büyük gelmekte olan Hristofyas sahtekârı, bu yığının, güya bizden saldırı beklediği için sınırlara konuşlandırıldığını söylemekte! Bitmedi. Hristofyas Yunanistan (zaten hep orda), Fransa ve Sırbistan’la da “Askeri Anlaşmalar” imzalamakta ve üstelik Gönyeli Deresini mi, barajını mı geçebilmek (!) için de Almanya’dan ‘Torpido Bot’ alma girişiminde...

Ve işte size “Urumca” çözüm! Hani derler ya, karınca kanatlanınca, zevali yakın olurmuş; işte güya bize gözdağı vereceklerini sanarak ellerindeki ve avuçlarındakileri sayıp döken ve üstelik her geçen gün daha da silahlanmakta iken; tek güvencemiz Türk Askeri’nin adadan çıkmasını emreden ‘palikaryaların’ da, para karşılığı ispiyonculuklarını, casusluklarını yapanların da durumu da zevallerinin yaklaşmasındandır. Çünkü bu ‘cesurluğun’ da, ‘casusluğun’ da sonu ancak ZEVAL olur...


Ancak az önce saydığım mühimmat bir avuç Kıbrıs Türkü içinse, ÇOK! Ama geçmişte; uykularında olan Kaymaklı Türklerini katletmekle kahraman olduğunu sanmış; bir milletin onuru olan bayrağına hakaret edecek, yerlerde sürütecek kadar ‘bayağı’, ‘kabak’ ve ‘cahil’… Kadın, çocuk ve ihtiyarları öldürecek kadar ırkçı ve faşist cüce Samson vb şeytana uyup aceleye gelerek yapmış oldukları gibi, acele ile başınızdan büyük işlere karışma çabasındaysanız; haberiniz olsun ki, tüm Yunanistan’ı, yeni edindiğiniz AB kardeş üyelerinizi de, Sırbistan ve Fransa’nın tümünü de getirseniz; ÇOK AZ olur haberiniz olsun! Çünkü şimdi, aman barış anlaşma olsun diyerek uzattığımız eli de çeker… Ve zaten olmamamız gereken o ‘tuzak’ masadan da kalkar ve, ana sütü kadar helalimiz Kıbrıs Adası’nın gerçek sahibinin kim olduğunu bu kez öğretiriz size alimallah!
 
Üst