Vatan Hainleri Kimlerdir ?

Ahmet Gülay

Onursal Üye
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
67
Tepkime puanı
0
Puanları
0
VATAN HAİNLERİ KİMLERDİR ?

Bir memlekette meşru egemenlik organını ( Hükümeti ) devirmeye veya otoritesini yıkmaya çalışmak, bağlı olduğu devlete karşı savaşa katılmak, düşmanla işbirliği yaparak kendi devletinin veya milletinin aleyhine eylemlerde bulunmak, suçtur. Bu fiilleri işleyen kişi veya kişilere vatan haini denir. Vatan hainliği tarih boyunca tüm ülkelerde suçların en büyüğü olarak değerlendirilmiş ve en şiddetli biçimde cezalandırılmıştır.

Zamanımızda vatana ihanet suçu farklı ülkelerde farklı biçimlerde yorumlansa veya böyle bir suç kanunlarında yer almasa da, vatana ihanetin suç olmadığı anlamına gelmez. Devletlerin anayasaları hangi eylemlerin vatana ihanet sayılacağının takdirini genellikle Meclislerine bırakmışlardır. Cezayı takdir de Yüce Divan’ın görevi olarak düşünülmüştür. Ama yukarıda ifade edilen suçlar söz konusu olursa meclis konuyu inceleyip vatana ihanet olup olmadığına karar verir ve vatan haininin yargılanması için yüce divana sevkeder. Vatan hainliği genellikle milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı için düşünülse de onları koruyacak, milletvekilleri için dokunulmazlık, Cumhurbaşkanı için sorumsuzluk zırhı vardır ki geriye halktan kişilerin yargılanması kalır ama zamanımızda vatan hainliği ile yargılanan biri pek duyulmamıştır.

Vatan hainliğini, daha basit bir tarifle, bir kişinin ülkesinin güvenliğine, bütünlüğüne ve egemenliğine karşı işlediği suç olarak da tarif edebiliriz. Gözümüzü kendi devletimize, KKTC deki iç olaylara döndürürsek aramızda vatan hainlerinin bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. Örneğin birileri kalkar düşmanımızla işbirliği yaparsa, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak için düşmanımızla birlikte eylemler yapmaya kalkarsa, devlet hizmetlerinde sadakatsızlık gösterip ikide birde grev yapmayı alışkanlık haline getirirse, temel milli kavramlara karşı suçlayıcı ve küçük düşürücü tavır takınırsa vatana ihanet suçu işlemiş olur. Haliyle bu suçları işleyenler hakkında soruşturma açıp suçun niteliğini saptamak için millet meclisi devreye girer ve fill suç olarak karara bağlanırsa yargıya havale edilir. Bizde böyle yasalar yok deyip olayı savsaklamak ve meydanı suç işleyenlere açık tutmak hem devlet ciddiyeti ile hem de hukuk anlayışı ile bağdaşmaz. Bu sayılanlar bu memlekette yapılmıyor mu? Hem de dik alası. Örnek mi istiyorsunuz? Gazetelerden takip ederek her gün yaşadığımız olaylarla yüzlerce tespit yapabilirsiniz. Ben kişiler üzerinde veya herhangi bir iddiada bulunmak istemiyorum. Çünkü böyle bir tespit bana ait değildir, ama devlet olma yolunda nasıl ki çeşitli tedbirler almak zorunluluğu vardır ve yine hukuk düzenini kurmak da nasıl ki meclisin yasama organına ve mahkemelere düşerse, vatan hainliğini tarif ve cezasının tespiti de KKTC meclisine aittir.

Bakın daha nice suçlar vatana ihanet olarak düşünülmesi gerekir ki KKTC de bu suçlarla ilgili hiçbir müeyyide yoktur. Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi bağlamında aslında bu konuyu tartışmak makul değil ama hiç olmazsa bir fiili işledikten sonra o fiilin suç olduğunu tespit etmek ve cezasını belirlemek gerekmez mi?

A-Devletin egemenlik alametlerini, Türklüğü , cumhuriyeti, devletin kurum ve organlarını aşağılama,

B-Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, düşmanla işbirliği yapmak, devlete karşı savaşa tahrik, temel milli değerlere karşı hareket, yabancı devlet lehine militan toplama, askeri tesisleri tahrip ve düşman askeri hareketleri yararına anlaşma,

C- Anayasayı ihlal,

D- Yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç, suç için düşmanla anlaşma,

E- Halkı askerden ve askerlikten soğutma,

F-Savaş durumunda yalan haber yayma,

G-Düşmandan ünvan ve benzeri payeler kabul etmek,

H-Siyasal veya askeri casusluk, devletin güvenliğine ve siyasi yararlarına ilişkin ve gizli kalması gereken bilgileri açıklama,

İ-Uluslar arası casusluk, devlet hizmetlerinde sadakatsizlik, yasaklara uymama, kanunlara karşı gelme v.s. gibi suçlar vatana ihanet olarak kabul edilir.

Bu suçlar aslında bizde Allahın günü işlenmektedir. Parti başkanı veya sorumlusu olsun, sendika başkanı veya sekreteri olsun, veya diğer sorumluluk yüklenmiş kişi veya kişiler olsun bunların hareket alanları anayasa, tüzük ve kanunlarla belli olduğu halde bir başıbozukluk almış başını gidiyor. Yasalara aykırı hareket suç değil midir? Gerçi şu da vardır ki demokrasi kisvesi altında her şey mubah gösterilmeye çalışılsa da demokrasi, her şeyin istendiği gibi yapılabileceği bir idari sistem anlamına gelmediği gibi; birinin demokratik haklarının başladığı yerde diğerinin haklarının sona erdiği de bilinmektedir. Onun içindir ki yapılanlar karşılıklı saygı esası üzerine dayandırılmaktadır. Halbuki bizde suç işleyen ile suçsuz ne yazık ki ayni kefede tartılmaktadır. Suçu farklı kılan karşılığında ceza öngörüsüdür. Bir fiil işlendikten sonra o fiilin suç olduğu mahkemelerce tespit edilirse ceza kanunundaki karşılığı olan cezayı alması kaçınılmazdır. Fakat şu kadarı bir gerçektir ki Anayasamızda vatan hainliği ancak savaş hali durumundaki ihanet olarak tanımlanır (fakat hangi fiillerin ihanet olduğu belli değildir.) ve cezası kişinin hayat veya vücut bütünlüğünün sona erdirilmesi olarak tarif edilir. yani eli mi kesilir , kolu mu sökülür , idam mı edilir bu da belli değildir. (KKTC Anayasası, Madde: 15/ 1-2 )

Son olarak şunu söylemek gerekir ki eğer ortada bir suç varsa mutlaka incelenmeli ve gereği yapılmalıdır. Vatana ihanet suçu sadece savaş durumunda değil, tarifi yapıldıktan sonra her zaman için suç olarak görülmelidir. Yukarıda anlatılan suçların tümü de vatana ihanet suçu olarak bilinir ve bu suçları işleyenlere de vatan haini denir. Suç, ibrişimden gömlek olsa bile giymek isteyen birinin çıkacağını düşünmek safdillik olur. Hatta bu suç vatan hainliği bile olsa kişi kendini “ben mağdurum” iddiası ile savunmak isteyecektir. Hatta ve hatta kendilerinin “gerçek vatansever” olduğunu iddia edecek kadar ileri de gidecektir. Tarihte, vatan hainlerinin sığındığı son durağın vatanseverlik olduğu, örnekleri ile mevcuttur. Kuşkusuz inandırabilirse… Ama ne olursa olsun önce suçun tespiti sonra da cezası mutlaka düşünülmelidir. Suçu farklı kılan da bu değil midir zaten?


Esen kalınız.
Ahmet Gülay

 
Üst