Yalnızlık Nedir?

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
adfdfafafaff0scrb9.jpg


Yalnızlık nedir bilir misin?

Ya da neye benzer yalnızlık?...

Yalnızlık, milyar nüfuslu dünyada bir başına kaldığını düşünmektir.

Yalnızlık, kalabalığın ortasında sessizliğin sesini duymaktır...

Ve yalnızlık, sürekli hata yapmaktır.

Hayatına seni hak etmeyen insanları “yalnız kalmamak” adına almaktır.

Onlara hak etmedikleri değeri vermektir, onları adam yerine koymaktır...

Yalnızlık, yalnız kalmaktan korkmaktır aslında...

Yalnızlık duvarlarla konuşmaktan korkmaktır...

Başını koyup ağlayacak bir omuzu gerekli gereksiz aramaktır yalnızlık...

Ararken; omuz yerine, taşlara başını yaslamaktır yalnızlık,
taşları omuz sanmaktır...

Sonra o taşların altında kalmaktır yalnızlık,

o taşların canını yakmasıdır...

Ve bir gün, avaz avaz bağırarak,
kapıları tekmeleyerek
ağlayıp sonunda kendine gelmektir yalnızlık...

Kendine gelip yaşama yeniden sarılmaktır...

Yalnızlık, yalnızlıktan korkmaktır aslında...

Yoksa yalnızlık korkulası değildir...

(Ç)alıntı.. :)

resim1tl2.jpg



Gülersin, gülersin
Ve ağlarsın ardından
Bu, böyle
Lâkin
Gülmede de, ağlamada da bir ümit saklıyorum içimde
Bu ümidin de son nefese kadar orada kalmasını ümit ediyorum
Ümit o ki; hiçbir çile ve zorluk ruhu yıpratmasın
Bedeni yıpratabilir
Yorgun düşülür
Derman kalmaz
Düşünemez hâle gelir insan
Velâkin
Ruhu sıkı tutmalı ki, düşmesin!
Mühim olan o çünkü
Beden ne de olsa düşecek toprağa
Bir yaprak gibi düşecek
Bir kıvılcım gibi sönecek
Amma
Sıkı tut ki ruhunu, düşmesin!




(Ç)alıntıdır..:)


bir-kadin-gittiginde.jpg

Kadınlar gittiklerinde arkalarında daha büyük
boşluklar bırakırlar.
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde “yetim-öksüz” kalan çok olur
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler,
özenle saklanmış küçülmüş giysiler,, dolap diplerindeki kurdeleler…
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker “sarıkız”.
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz
Değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
Balkon artık sessizdir
Koridor kimsesiz.
Bir kadın gittiğinde…
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında;
Bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı,
bir bahçıvan, bir muhasebeci…
Bir anne gider…
Bir dost…
Bir arkadaş…
Bir sevgili…
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde.
Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde;
övgüler,
uyarılar,
yakınmalar,
dualar
yetim kalır.
Kapı eşiğindeki “Dikkat et…” duyulmaz, annesi gitmiştir “geç kalma”nın.
Kadınlar,arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler.
Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında
Ve bir kadın gittiğinde
pek çok “yetim” bırakmıştır arkasında
(Ç)-aLıntıdır....
regular_smile.gif



Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde,

Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,

Dağlara dönmeli yüzünü insan.

Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak;

Yeni insanlarla 'tanışmalı, yeni keşifler yapacak....

Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, Gerçekleştirmeyi denemeli!

Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir,

Kendisinin bir sal olup da, O dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı.

Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler,

Her akşam aynı can sıkıntısıyla eve giriliyorsa,
Değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri;

Küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, bir kaç durak önce inip

Servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar, yüreğine takmalı güneş gözlüklerini;

Gördüğünü hissedebilmeli!

Sağlığını kaybedip, ölümle yüz yüze gelmeden önce,

Değerli olabilmeli hayat!

İlla büyük acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek için!

Başkasının yerine koyabilmeli kendini;

Ağlayan birine "gül", inleyen birine "sus" dememeli!

Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!

Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı; Sevgisiz, soysuz kalarak!

Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden,
Derin bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine...

Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını...

Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir gencin düşlerinde geleceği;

Bir yaşlının hatıralarında geçmişi görebilmeli! Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu Olmayı beklememeli!

Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı; Bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek için; kaçırmamalı!

Çünkü; hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye kalkması için, hiç Çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin; ağlamayı bilmiyorsan, Neşesizdir kahkahaların;

Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların...

Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten herkesi unutmamalı!

Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep almak için...

Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil,
Söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli!

Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere...
Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamaması için!

Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak! Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak!

Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi;
Ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki, hakkını verebilsin sevdiklerinin;

Zaman bulabilsin; Bir teşekkür, bir elveda için...

Yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten;

Ama, herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan!

Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...

Zamanın ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı...!
(Ç)alıntı..:)

132691.jpg


Acıyı yüreğinde yaşayandır insan...
Kaybettiğini unutmayandır insan...
Her gün hatırlayan, her hatırladığında kaybettiğinin üzüntüsünü yüreğinden ve gözünden taşırandır insan...

Kapı çalar...


Sabahın erken saatlerinde... Açarsınız. Sütçünüzdür gelen. Sütçünün litreliğinden kabınıza dökülen beyazlıkta sabahın güzelliğine kavuşursunuz. Gözünüzde pırıl pırıl bir sabah kahvaltısı canlanır. İçinizden “Bugün kahvaltıyı bahçede yapalım” diye geçirirsiniz...


•••


Kapı çalar...


Gelen postacıdır. Kucağında büyükçe bir paket. Uzattığı kâğıda bir imza atarsınız. Daha önceden ısmarladığınız kitaplara kavuşmanın sevincini yaşarsınız. Zaten tatilde olduğunuzdan bu kitaplara çok ihtiyacınız vardır. “Artık canım sıkılmayacak” deyip keyiflenirsiniz. En çok merak ettiğinizi alıp şezlonga uzanırsınız...



thumbgenerateaspcs3.jpg



Kapı çalar...


Dürbünden bakarsınız. Kimseyi göremezsiniz. Dönüp yeniden koltuğa gömülürsünüz. Bir daha çalar. Bakarsınız, yine kimse yok. Tam o sırada bir daha çalınca kapıyı açarsınız. Komşunuzun oğlu. Elindeki sopayla zile uzanmakta. Meğer tuzları bitmiş. İçeriden tuz getirirken kendi kendinize söylenirsiniz “Elbette göremem. Keratanın boyu bir metre...” Bu küçük hâdise neşelendiriverir ortalığı. Hatta koşup hanımınıza anlatırsınız.


•••


Kapı çalar...


Düşüp bayılacak kadar şaşırırsınız. Askerdeki oğlunuz haber vermeden izne çıkmıştır. “Oğlum benim...” diye hasretle kucaklarken gözyaşlarınızı zaptedemezsiniz. Mutululuğunuz oğlunuzun izni kadar uzar...


•••


Kapının her çalışında sanki mutluluğa koşmaktasınız.
Huzur tüter gözlerinizden. Her sessizlikte kulaklarınız zil sesi arar...



"Ve kapı çalmaz...!"



En büyük misafir gelir.



Âdetâ kapıyı kırmıştır. Alıp gider sizi, şaşırırsınız. “Niye haber vermedi?” diye içinizden geçirirken “Doğduğundan beri zile basmaktayım” der. Bir şeyler söylemek istersiniz o an. Ama o andan sonra diliniz dönmez.



Ölüm sessiz sedasız gelivermiştir..


(Ç)..Alıntı




YAŞLI ADAM, karakolun üç-beş basamaklık merdivenini birkaç kez dinlenerek
çıktıktan sonra, ilk gördüğü memura yanaşarak:


- Kayıp ilânı vermek istiyorum evlâdım, dedi. Ne yapmam gerekiyor?


Polis memuru, her günkü raporlardan birini yazıyordu. Antika bir daktiloyu
takırdatıp dururken:


- Hallederiz bey amca, dedi. Herhalde torun kayboldu değil mi?


Yaşlı adam, dudakları titrerken:


- Annemi on yıldan beri görmedim, dedi. Babamı da belki en az yirmi yıl...


Polis, yazmayı bırakıp adama döndü. Bu iş elbette ki normal değildi.
İhtiyarın, susuzluktan çatlamış bir toprağı andıran ve bembeyaz sakallarla
çevrelenen yüzü, en az seksen yaşında olduğuna delildi.
Bu yüzden de elbetteki bunamış, anne ve babasının öldüğünü unutmuştu.


Yaşlı adam, yanındaki pencereden bakarken, parkın orta yerindeki ıhlamuru
gösterip:


- En vefalı dostum bu ağaç, dedi. Aynı yaşta olmalıyız herhalde. Ne zaman
dışarı çıksam gölgesinde dinlendim, kokusunu doya doya çektim içime. Ama o
da benim gibi kuruyor şimdi.


- Peki!.. diye lâfını kesti polis. Yakınlarınız yok mu? Dostunuz, akrabanız?



-Yakınlarım, şimdi çok uzaklarda, dedi adam. Dayım, amcam, teyzem, halam kim
varsa orda. Eşim de öyle. Sadece iki çocuğum hayatta.
Onlar da bu ihtiyardan bıktılar tabi.


Polis memuru, böyle tuhaf bir olaya ilk defa rastlıyordu. Herhalde en çıkar
yol, bir ilân verir gibi görünüyor olmaktı.
Zaten bu ihtiyarcık, karakoldan
çıkar çıkmaz her şeyi unuturdu. Masadan bir kâğıt kalem alarak:


- Peki dedecim, dedi. Sen ne istiyorsan öyle yapalım. "Annem ve babam
kayboldu" yazıyoruz değil mi?


Yaşlı adam, küçük bir çocuk gibi hıçkırırken:


- Yok be evlâdım!.. dedi. Kaybolan benim.
Annem ve babam bu ilânı
görürlerse, belki beni alırlar yanlarına..!


(Ç)**alıntıdır.


kardelenmk1.jpg






Beni bir mü'min kulun gördu.

Yanımdan geçiyordu, beni fark etti.



Durdu geri döndü, geldi.

Yüzüme uzun uzun baktı.



Önce gözleriyle, sonra elleriyle okşadı. Kokladı,

kokladı.

Bir öpücük kondurdu yanaklarıma ayrılmadan.

" Ne guzel yaratmış!" dedi sessizce.

İste o an, niçin var oldugumu anladım.

Melekler sardı etrafimızı ansızın, imrenerek seyrettiler olup biteni.

Görmedigi Rabbine görmüş gibi inanan bir insanın yuceliğini görduler.

Ve herseyi en ince ayrıntısıyla kaydettiler.

Çekilen resimlerde ben de vardim.

Ey dualara cevap veren Rabbim, ben cansız bir tohumdum.

Dualarımı kabul ettin, guzel bir çiçek oldum.

Senin kudretinle canlandım, Senin san'atınla süslendim, Senin lütfunla

güldüm.

Simdi bir duam daha kaldi mahşere sakladığım:

Beni gören gozleri ateşte yakma.

.(Ç).alinti

aglamak_1.gif


Herhalde bir gösteriş,
birine, aynı cinse, kadınsan
erkeğe, erkeksen kadına karşı
kendini beğendirme çabası, bir moda,
bir gelgeç ruh hali değil... Sempati.. İlgi..
Bağlılık.. Yüceltme.. Taçlandırma...
Sorumluluk duyma.. Yürekten
algılama. Bakışlarla anlaşma.
Ses tonuyla destek verme.
Kesintisiz ilişki..
Kayıp olmaz, yitmez.
Yoktan var olmaz bir duygu.
Bunların hepsi biraraya gelip,
zaman içinde gıdım gıdım birikerek
dostluğun çimentosunu oluşturuyor.
Gazetelerde okuyoruz. TV'lerde seyrediyoruz.
Sağda, solda konuşmalarda adı geçiyor:
Güzel yemek yeme dostu.. Edebiyat
dostu. Türk Sanat Müziği dostu.
Çocukların dostu.. Halkın
dostu.. Dostluklar
nasıl oluşuyor?
Unuttuk.. Bu hızlı
kent hayatı, dostluk
duygusunu, aklımızdan aldı..
Yüreğimizden çaldı. Nasrettin Hoca
bir Cuma günü camide cemaate namaz
kıldırmak üzere ezan okunsun diye bekliyormuş.
Bir adam gelmiş. "Hocam" demiş! "Eşeğimi
yitirdim..." Hoca da adama; "Şu namazı
kıldıralım, senin eşeğin çaresine
bakarız" demiş. Hoca namazı
kıldırmış, vaazını vermiş
ve cemaate dönmüş:
"İçinizde hiçbir
dostuyla bir
bardak çay içip
saatlerce konuşmamış,
dostuyla sekiz saatlik yürüyüşe
çıkıp hiç konuşmadığı halde sıkılmadan
yürüyüşünü tamamlamamış ve komşunun
kızına kem gözle baktı diye dost bildiği arkadaşını
arkadaşlıktan silmiş biri var mı?" diye sormus.
Arka sıralarda saf tutmus, sümsük tipli biri
parmağını kaldırıp,"Ben varım Hocam."
demiş. Hoca eşeğini yitiren adama
dönmüş, "Al bu adamı git,
bundan büyük eşek
olur mu?
Yitirdiğin eşeğin
yerine kullanırsın" demiş.
Dostun yoksa... Eşekten farkın ne?
Olumsuz düşünür Sokrates'e öğrencileri
sormuş: Dostluk nedir? Sokrates de onlara
şu yanıtı vermiş; "Çocukluğumdan beri
arzuladığım bir şey vardır. Kimi insan
atları olsun ister... Kimi insan
köpekleri. Kimisi altını,
kimisi de şanı, şerefi;
bense bir dostum
olsun isterim..."


yasli_cift_b.jpg

kalp12tb.gif
Yaşlı bir çift, uzun yıllar sonra evliliklerinin altın yılını kutluyorlarmış. Kahvaltı yaparken kadın şöyle düşünmüş: " Elli yıl boyunca hep kocamı düşündüm ve ekmeğin kabuklu kısmını sever diye hep ona verdim. Sonunda bu gün bu tadı ben tatmak istiyorum." diyerek ekmeğin kabuklu kısmına yağ sürmüş ve diğer kısmını kocasına vermiş. Kocası çok mutlu olmuş, karısının elini öpmüş ve ona :" Sevgilim! Bana günümün en büyük mutluluğunu verdin. Elli yıl boyunca ekmeğin en sevdiğim yumuşak kısmını yiyemedim. Hep çok sevdiğin için o kısmın senin olmasını istedim.
kalp12tb.gif


50 yıl boyunca eşinin ekmeğin o kısmını sevdiğini düşünerek hiç istememek...ne güzel yaa imrendim doğrusu
loveherz1789yc.gif


mumsema.gif


Birileri buna izin vermedi
Buralarda yaşamak izne tabi”

Can çekişiyorum zamanın kıskacında,sancılarım bana unutturuyor kendimi
Kayboluyorum ağrılarım içinde,etime bıçak gibi saplanıyor sızılarım
Ne gelecek hayallerim aklımda ne bitmez telaşlarım…
Bazen sadece bir baş ağrısı yenik düştüğüm,bazen bir kaç derece fazlalık;ateş…
Bu kadar yeter çok önemli planlarımı (!) alt üst etmeye
Sonrasını geç !

Kıvranırken,ellerimi sıkıca bağlamışım kendime
Elim uzanmıyor sevdiklerimin ellerine,onların ellerinde tutunamıyor
Kendime anlatıyorum dertlerimiYalnız kendim anlıyorum kendimi

Ruhumda el çekmiş bel bağladıklarından
Şimdiden devriliyor gibi “sarsılmaz” fikirleri
Boşuna yük etmişim aklıma bu zifirleri
Yeni yeni anlıyorum neden bu denli inlediğimi:

Baş ucunda beklerken hastalığın,farkettim de bir kaç şeyi:
Sahi! Nerdeler hayallerim ? Nereye kaçtılar sicim gibi ?
Hele o ! O rutin işlerimHani olmazsa olmazlarımdandı
İtiraf etsin hadi , gitti , gitti işte hepsi !
Umutlarım bile mi ? Ah evet ! Onlar yiteli çok olmuştu zaten

Ve nihayet yalnızım işte !
Şimdi ne altında ezildiğim o bitmez telaşlarım
Ne kendisi gelmeden yorulduğum “gelecek hayallerim” yanımda
Sadece ben varım hayatta
Pek de yalnızlık değil aslında,”yalınlaşmak” denir buna
Ve kendime geliyorum yakınlaştıkça aslıma

Benimle olduğunu zannettiklerim…
Benden izin almadılar ki hayatıma girerken,izin alarak çıksınlar…
İzin alarak sahiplenmedim ki izin vererek bırakayım
Kıtlıktan çıkmış ırgat gibi saldırırken tarlaya
Düşünmeliydim,bunların bir sahibi olacaktı aslında
Gelip el koyacaktı tarlasınaKi ben kim olduğumu hatırlayayım
Ve böylece tarladan çıkıp kalakalınca ortada
Aslıma dönüp kendime geldim haddimi bildim
Her olayın merkezi sandığım ,başrol oynadığıma kandığımdan beri
İşsiz güçsüz bir ırgattan pek de farklı değilmişim meğer
Gözümde büyütüp kendimi işe yarar bildiğim ben
O ahmak adamın yaptığını yapmışım yıllarca
Hani gemiye binmiş yüküyle de yol boyunca sırtından indirmemiş
Benim yaptıklarım da o kadar ahmakçaymış aslında
Dert edindiklerim,yük bildiklerim bırakıversem kendi hallerine gideceklermiş
Sahiplenmeseymiş onları,sadece “emanet bırakıldıklarını” hatırlasaymışım
Bu kadar yükün altında ezilmeyecekmişim

Aciz olan benim,
Bir kollayanım olacaktı elbet kendimi dev sanmasaydım
Emanet ağır yük! Değil ki sahiplik…
Bu yüzden ezildim işte,bir düzine cahillik
Kaldıracağım kadar verildi bana
Daha fazlasına karışarak kendime eziyet eden benim

Bunca şeyi anlayınca,”inşaallah”,
Çoktan dilimin en zarif duası oldu bile
Yeniden kabul edilmenin beklentisiyle “inşallah” derken içten içe
Ne sunulan tarlalara baktım ne de başka bir şeye

Zaten iyisinden bir tevekkül borçluyum rabbime

“inşaallah” dedikten sonra başlayan işe
Ruhum uyanıverdi,hani o yıllardır durmadan kıvranan
Sen de yeter ki onu an ,çünkü

İnşallah derse yakaran inşa eder Yaradan


(Ç) alıntı..:)


Sevgiye davet çıkar sen de hadi,, Kanaat getir, olumsuzlukları eriteceğine,,

Geçmişe üzülme,, Yaptığın hatalardan ders aldıysan, mutlu edebildiysen
eğer::
bugünü bugünle yaşa,, Fakat biraz dur,,

Hayatına deneyimler eklemen için şart değil yanlışlardan geçmen..
Başkalarının edindikleri doğruları yerleştir zihnine,, Ölümün ne zaman
geleceğini bilmediğinden, yolu uzatıp kaderini zorlama,,Güzellikleri de bizzat kendin uygula,,

Savrulma sakın, Bak BATSA DA GÜNEŞ, BIKMAMIŞTIR DOĞMAKTAN.. SONUNDA TOPRAK OLSA DA CANLI,,YORULMAMIŞTIR NEFES ALMAKTAN...

Dostum, bedelsiz değildir ki mutluluklar unutma..."O bedellerle olmanın
neresi zarar" de.. yorulma....Dertlere de yenilme hiç,, galiptir iyilikler sen
ilerledikçe...
Sonra benim varlığıyla mutluluk duyduğum güzel dostum.. Bir martının
yanında
yer al.. Gökyüzü meskenin olsun senin de. Kat kendini maviye, hayran
bakışları çek üzerine.. Özgürlüğü uçuşlarınla anlat... Hem, kırık olsaydı
kanadın ne önemi kalırdı ki genişliği dünyanın ...
Kaldır başını ve eğilme, sakın güçsüzce...Dipsizse de karanlık,, dal
içeri...

Öyle bir dal ki;; sen değil
o korksun..."Ne çıkar" deme, bir nur da senden olsun....

GÜLÜMSE.....Fakat cenneti kazanmışçasına değil, doğduğun güzel fıtrat
için....

GÜLÜMSE....O'nun ümmetlerinden biri olarak yaşadığın için....

GÜLÜMSE.... Duyduğun ezan sesi, kıblen KABE olduğu için.....

GÜLÜMSE....Öldüğünde Azrail'le buluşup, RABB' ine kavuşacağın an için...HİÇ
DEĞİLSE BU YAZIYI ŞUAN OKUYAN TATLI İNSAN, RAZI OLDUĞUN ALLAH 'ın rızası
için birkez de benim için gülümser misin?LÜTFEN AMAAA....:)
regular_smile.gif
:)


Gül yetiştirmek için toprak olmak lazım...



Çocuk çiçektir; sevgi ve ihtimamla serpilir, güzelleşir..
Çocuklarınızdan asla boşanamazsınız..
Çocuğunuzun sizi her zaman seveceğini
bilmenin lezzetini yaşayın..
Bir çocuk annesine de babasına da saygı duymalıdır..
SİZ DE ÖYLE..
Çocuklarınızla birlikte yemek pişirin, daha sonra da birlikte yeyin..
Ailece televizyon karşısında yemek yemeyi
alışkanlık haline getirmeyin..
Küçük bir çocuğun bile evin içinde üstlenebileceği
bazı sorumluluklar vardır..
Düzen ve kurallar, çocuklara kendilerini güvende hissettirir.
Dede ve nineler çocuklarınız için çok değerli birer arkadaştırlar..
Çocuklar görgü kurallarını ana-babalarından öğrenirler.
Dikkat edin çocuklarınız verdiğiniz görgüden ömür boyu faydalanacaklardır..
Çocuklarınızla sık sık başarılarını paylaşın.
Onların en ufak başarılarını bile iltifatla karşılayın..
Her gün çocuğunuzu dinlemek, onunla konuşmak için
yarım saatinizi ayırın..
Çocuğunuza vereceğiniz en iyi hediye ZAMANINIZDIR..
Çocuğunuzun odasına girmeden önce kapısını vurun.
Bu ona değer ve şahsiyet verdiğinizi gösterir..
Çocuğunuza karşı bazen anne, bazen baba,
bazen kızkardeş ve bazen de ağabey olmak zorundasınız..
Çocuğunuzun rüyalarını paylaşın..
Çocuğunuzla onur duyun, çocuğunuz da sizinle onur duyacaktır..
Çocuğunuza karşı kibar olun, kibar bir çocuk yetiştirmiş olursunuz..
Çocuğunuzun arkadaşlarını tanıyın, isimlerini öğrenin hatta..
Çocukların da zor günleri olabilir; size bunları anlatmasına izin verin..
Bir çocuğun soramayacağı soru olmamalı..
Çocuklarınız için akla uygun,
mantıklı kurallar koymaktan çekinmeyin..
Kendi anne-babanızla ilgilenin,
ileride çocuklarınız da sizinle ilgilenecektir..
Çocuğunuzun yanlışını düzeltmek veya onu disipline
sokmak için en iyi zaman; olaydan hemen sonrasıdır..
Unutmayın siz daima çocuğunuzun hayatındaki
en önemli kişi olacaksınız..
Asla bir cümleye Sen daima! ve Sen asla!
ile başlamayın..
Çocuklar dünyaya verdiğiniz bir armağandır;
ONLARI İYİ PAKETLEYİN..
Verdiğiniz sözleri yerine getirin.
Yaptığınız planların sonunu getirin.
Verdiğiniz cezaları uygulayın..
Çocuğunuzu koruyun ama gerçeklerden değil!..
Çocuğunuza, insanların ona davranmasını istediği gibi
davranmasını öğretin..
HAYDİ DURMAYIN!
ÇOCUĞUNUZU BİR KEZ DAHA SEVGİYLE KUCAKLAYIN...


Gül yetistirmek için toprak olmak gerek Unutmayın..



Kadere inanan kederden kurtulur
“Sultanlıktan daha yüce bir değer olmaz” diyenler yanılıyorlar.
Bu rütbe yoksulun derecesinden daha üstün değildir.
Yükü hafif olanlar hızlı ve rahat yürür. Sözün doğrusu budur. Yüreğinde Allah korkusu olanlar bunu kabul eder.
Dünya ağırlığından kurtulan, bir lokmadan başka kaygı çekmez.
Sultan ise omuzunda bütün bir ülkeyi taşır.
Yoksul bir öğün yemek elde edince, Şam Padişahı gibi huzur içinde başını yastığa koyar.
Sevinç ve kaygı birgün biter.
Saat gelince ikisi de yok olur.
Ölüm bir rüzgâr gibi esince bütün çanlar susar.
Madem böyledir. O halde başında taç veya boynunda vergi yükü olmuş... Ne çıkar!
Biri zuhal yıldızına yükselse, öteki zindana kapatılsa, ölüm gelince herkesi eşitler.
Padişahlık büyük bir sınavdır.

SEN
tuzumsun benim
Yaşama yeniden bağLandığım ilmek.,
Hayatıma gelen özünsüz emek
akLımı kucaLayan minik, kocaman yürek....
Tuzsuz yemekLer neye benzer biLir misin..?_?
Ben yitirmişken yaşamımın gökkuşağını,
Gitmişken haytaımdan bi anda onca emek,
Ve yenik kalbim çırpınırken Fırat"ta tümsek tümsek,
Sen serpiLdin Fırat"a
Ve alıp çıkardın gönLümü feraha
kim demiş ki tuzlar yakmakta?
hayır , hayır
BiLakis,
Varlığın canıma sefa katmakta.
sen tuzumsun benim,
Yaşamıma serpiLen vazgeçiLmez tat!!!
Hiç gitmesin güzel gönLün emi..:)
Hep kaLsın bu kırgının yanında
Tuzunu yitirmiş yaşamak nasıL oLur biLir misin?_?
O HALDE HEP KAL BU BASAMAKTA


(Ç) alıntı


ateşe doğru yürürken arkama bakip gözyaşındaki sıcakliğini hissedebildiğim tek insan...


kelimelerinin tanımlayamadıgı tek insan.bu konuyu açarken bile gözyaşlarıma hakim olamadığım insan...


ne olur gitme....
icon11.gif


4aad691dc169ce231dd98c395f53d537.jpg


her geçen gün ben bunun yokluğuna nasıl alışcam yaa şeklinde düşüncelere daldığım
her gece allahım nolur ölmesin die dua ettiğim kadin


397e0ad2a17966fe11d087e5ad1394e2.jpg


herşeyimi anlatabildiğim arkadaşım.beni arkadaşlarımdan kıskanan ,vakit geçirmekten zevk aldığım sarılıp ağladıgım ,güldüğüm hayatımın vazgeçilmez parçası...


3fed9a01ee0fb46b971b175945d45e45.jpg


var oldugu sürece aklımıza gelmeyen, gecenin bir vakti seni seviyorum, iyi uykular miniğim mesajıyla insanı gözyaşlarına boğan, sarılmak için can attıgım insan...


4b2a954fecc6f4eabf418e16652407f4.jpg


dünyanın en güzel kokan varlığıdır anne...kendine has, mis bir kokusu vardır ki odasına da sinmiştir, bir hafta uzak kalsanız o odaya girdiğinizde anlarsınız onu ne kadar özlediğinizi. durup durup sevgi gösterisi yapılması, boynuna sarılınması gereken insandır, "ay bi dur, üff" tepkisini asla vermeyecek olan, sizden daha da sıkı sarılacak olandır. bitane olan, eşi benzeri olmayan oluşumdur...


c7c83447ae952dcf9e187b4bcaba7b55.jpg

..............anlarsın dedi gözyaşlarını tutamayarak.
Bir çocuk doğduğunda bir anne doğar demişti bir zamanlar. O olmasaydı ben hiç anne olmayacaktım. Yaşadıklarını yaşamayacaktım. Anne olduğum gün kız canım kızımı kucağıma aldığım ilk an annemin dediklerini anladım. Canım pahasına hayatımı adayacak ve onun mutluluğu için var olacak bir anneydim ben artık. Annem olmasaydı anne demenin ne olduğunu asla öğrenemeyecektim...


158a3a4b1c94d5b1922ef531ffbc04de.jpg


dünya üzerinde benim için ölene dek ağlayabilecek tek insan...


e01529a9899c1040c7e30c162d5eea2b.jpg


kendisinden önce ölmeyi dilediğim bir kaç varlığın başında gelen insan.
sahip olup da canımdan çok değer verdiğim tek şey...


e247ee0b3d8a8c5b1256a0432e815d1b.jpg


uykumdan uyandığımda attığım çığlığa kiyamayan, kaninin alyuvarinin akyuvarinin beni ben yapan katığıyla doyuran,hic gormedigim bebekliğimin,ilk kesilen tirnağımın,zaptedilmeyen ağlamalarimin en yakin şahidi..sıcak çorbam...
a238a2ed95867fe158cc3a323033d6be.jpg


mukemmel iki gözle birsey beklemeden bakan, tatminini yuzundeki gulumsemeyle gosteren tek kadin. ona verdiginiz en değersiz hediyeyi bile saklamaktan asla vazgeçmeyecek kadinlarin en kutsali. hayatiniz boyunca tereddutsuz ona hep dönebileceginizi, uzulmenin olmek olmadigini size öğreten ilk kadin. ilk öğretmenim...


dd70815638342aa54d5973afdb85f493.jpg


bana bir kez değil sayısız kereler hayat veren kişi...


a866045233d8a73ae04a2a2a6586d105.jpg


hiç bir zaman terketmiyeceğim her daim yanında olacağım benim için kendi hayatını ortaya koymuş ve şu anki durumundan kat kat fazlasını hakeden beni doğuran insan ...


6e7f8e2d7783c13dc682946b3f8b27e6.jpg


en kızgın olduğumda bile sarılıp, çocukluğumdan beridir ezberlediğim o kokusunu içime çektiğimde sakinlestiğim kişi. en ümitsiz olduğumda bile sesini duyup rahatladığım kişi. en mutlu olduğumda dizinin dibine oturup mutluluğumu paylastığım kişi. seni seviyorum anne...


0620ab4b3abf750e778d79b017e16129.jpg


bir bakışından birşeylerin ters gittiğini anlayan, en ufak bir sıkıntınızı tek kelimeye gerek duymadan hisseden, sizi dünyada karsılıksız ve en büyük sevgiyle seven tek insan... yeri doldurulamaz dost, sıcacık bir kucak...




su an hayat mücadelesi veren, CAN DAMARIM....




ANNE lütfen beni bırakma...bu büyük ama hala senin miniğin olan kız sensiz yaşayamaz



(A)alıntı


Anlamsız Değil mi O'nsuz Olan Kalb..


Anlamsız değil mi..




Yalnız değilken bile yalnız olduğunu hissetmek..?


waluable_omergurel_photo_lonely_traveller.jpg


Yollarda tek basına yürümek zor değil mi..?


Buraya Tıklayarak Resimi Küçültebilirsiniz.


Düşünüyormusun sende bir başına kaldığını..?


Buraya Tıklayarak Resimi Küçültebilirsiniz.


Kapansa kapılar son kilidine kadar..




Gidecek bir yerin olmazsa sehrin bos sokaklarında..




Biçare düşünceler omuzlarımda..




Söyleştiğin yalnızlığın kucağında..





Sadece O(cc)'nu ara..




Tek Dost Sensin Allah'ım..


Anlayacak Kudret Ver Yarattığına..


'Son'


DEDİM Kİ, ÇOK YALNIZIM~~*~~


Dedim ki: "Çok yalnızım."
Dedi ki: ... فَإِنِّي قَرِيبٌ "Ben ki sana çok yakınım." Bakara-186


Dedim ki: "Evet biliyorum, sen bana yakınsın ama ben senden uzağım, keşke ben de sana yakın olabilseydim.
Dedi ki:

وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَ دُونَ
الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ

"Rabbini sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret." Araf-205



Dedim ki: "Bu da senin yardımını ister."
Dedi ki: أَلَا تُحِبُّونَ أَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ "ALLAH'ın sizi bağışlamasını istemez misiniz?" Nur-22



Dedim ki: "Tabii ki, beni affetmeni çok isterim."
Dedi ki: وَاسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ "(Öyleyse) Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tövbe edin. Gerçekten benim rabbim, esirgeyendir, sevendir." Hud-90



Dedim ki: "Çok günahkârım, bu kadar günahla ben ne yaparım?"
Dedi ki: أَلَمْ يَعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ هُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْعِبَادِهِ
"ALLAH'ın, kullarının tövbesini kabul edeceğini ve ALLAH'ın tövbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâlâ bilmezler mi?" Tevbe-104.



Dedim ki: "Defalarca tövbe edip tövbemi bozdum, artık yüzüm kalmadı."
Dedi ki: اللَّهِ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ غَافِرِ الذَّنبِ وَقَابِلِالتَّوْبِِ
"ALLAH aziz ve bilendir, o günahları bağışlayan ve
kullarının tövbesini kabul edendir." Ğafir-2/3.



Dedim ki: "Bunca günahım var, hangisinin tövbesini yapayım?!"
Dedi ki: إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا "ALLAH bütün günahları bağışlayandır." Zümer-53.



Dedim ki: "Yani, yine gelsem, yine beni bağışlar mısın?"
Dedi ki: وَ مَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُ
"ALLAH'tan başka günahları bağışlayacak olan yoktur." Ali İmran-135.



Dedim ki: "Ne kadar güzelsin ALLAH'ım! Bilmiyorum bu sözlerin karşısında niçin böylesine içim içime sığmıyor ve erimeye başlıyorum, seni çok seviyorum."
Dedi ki: إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَ يُحِبُّالْمُتَطَهِّرِينَ
"Şüphesiz ki ALLAH tövbe edenleri ve temizlenenleri sever." Bir de "İlahım ve Rabbim, benim senden başka kimim var" dedim.
Rabbim de: أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ
"ALLAH kuluna yetmez mi?" (Zümer-36) dedi.



Dedim ki: "Sen ki, beni bu kadar çok seviyorsun ve bana karşı bu kadar iyisin ben ne yapabilirim?
Dedi ki:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًاكَثِيرًا
وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا هُوَ الَّذِي يُصَلِّيعَلَيْكُمْ
وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ
وَكَانَبِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا

"Ey iman edenler!
ALLAH'ı çokça zikredin. Ve O'nu sabah - akşam tesbih edin. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen Odur.
Melekleri de, size istiğfar eder. ALLAH, müminlere karşı çok merhametlidir." Ahzap-41/43.



Kendi kendime dedim ki:

""ALLAH'ım seni çok çok çok seviyorum""


:(

dost16gg3vn.jpg

sizin böyle dostunuz var mı...???**
Valla benim de yok.....
şu yalan dünyada düştüğünüzde sizi böyle tutacak
yeri geldiğinde de düşmekten kurtaracak bir
DOST diliyorum....:))


Ceza & Sezen Aksu - Gelsin hayat bildigi
perilice.gif

Kolay değil belki, ama imkansız da değil.


Hangi küskünlük bitmemiş, hangi dostluk başlamış ha!


Yüreğin senin elinde dostum. İnsanları değiştiremezsin, ancak onlara
olan düşüncelerini değiştirebilirsin.


Herkesi olduğu gibi kabul et, sen de olması gerektiğince ol. İnancının
kazanmasını, ondan uzaklaşarak elde etme saçmalığından kurtul.


Hatırla, İYİLİĞİN HALLEDEMEDİĞİNİ KÖTÜLÜK HİÇ HALLEDEMEZ Kİ...


Yüreğine de kaydet bunu.


ÜCRETSİZ BİLETTİR TEBESSÜM YÜREK YOLCULUĞUNDA..


Sevgiye davet çıkar sen de hadi. Kanaat getir, olumsuzlukları eriteceğine.


Geçmişe üzülme. Yaptığın hatalardan ders aldıysan, mutlu edebildiysen
eğer; bugünü bugünle yaşa. Fakat biraz dur.


Hayatına deneyimler eklemen için şart değil yanlışlardan geçmen.
Başkalarının edindikleri doğruları yerleştir zihnine. Ölümün ne zaman
geleceğini bilmediğinden, yolu uzatıp kaderini zorlama. Güzellikleri de
bizzat kendin uygula.


Savrulma sakın. Bak BATSA DA GÜNEŞ, BIKMAMIŞTIR DOĞMAKTAN. SONUNDA TOPRAK OLSA DA CANLI, YORULMAMIŞTIR NEFES ALMAKTAN...


Dostum, bedelsiz değildir ki mutluluklar unutma. “O bedellerle olmanın
neresi zarar” de, yorulma. Dertlere de yenilme hiç, galiptir iyilikler
sen ilerledikçe.
Sonra benim varlığıyla mutluluk duyduğum güzel dostum. Bir martının
yanında yer al. Gökyüzü meskenin olsun senin de. Kat kendini maviye, hayran bakışları çek üzerine. Özgürlüğü uçuşlarınla anlat. Hem, kırık olsaydı
kanadın ne önemi kalırdı ki genişliği dünyanın.
Kaldır başını ve eğilme, sakın güçsüzce.Dipsizse de karanlık, dal
içeri...Öyle bir dal ki; sen değil o korksun.. “Ne çıkar” deme, bir nur da senden olsun.
s36xd7nwne5.jpg


Bitmez dostluklar vardır;



Güneşle ayçiçeğinin dostluğu böyle bir dostluktur mesela.
Ayçiçeği sabahtan akşama kadar hiç ayıramaz yüzünü güneşten.





2znpua8.jpg

110g02x.jpg

29fck6v.jpg


Uzak dostluklar vardır;



Denizlerin ortasındaki bir adayla dağların arasındaki bir göl birbirlerinin uzak dostlarıdır.
Dostluklarını gündüz kuşlarla gece yıldızlarla iletirler birbirlerine...



15eecet.jpg

2pr8d2u.jpg


Sessiz dostluklar vardır;



Dilsiz bir adamla duymayan bir başka adamın elleri arasında sessiz bir dostluk oluşur.
Herşeyden konuşur sessizce bu eller...



jidu1f.jpg

1znobyo.jpg




Günün birinde ölen dostluklar vardır;



Bir bahçe içindeki ahşap ev ile yanıbaşında duran ceviz ağacının dostluğu gibi...
Bir gün kocaman elli adamlar ve kocaman gövdeli makineler o bahçeye girip de bir süre sonra evin ve ceviz ağacının yerinde asık suratlı binalar yükseldiği zaman ölen dostluklar...




213hz53.jpg

1vp0z.jpg



Vakitsiz dostluklar vardır;



Bir peçete bir kağıt mendil vakitsizce dostu oluverir gözlerimizin...
Ya da ayrılırken verilen bir dal karanfil ellerimize o anda gelen dostluktur...



Bakımsız dostluklar vardır bir de...



Zaten var zaten dostuz deyip yıllarca bir telefonun bir kaç cümlelik mektubun bile çok görüldüğü dostluklar...



HİÇ BİR DOSTLUĞUN BAKIMSIZ KALMAMASI DİLEĞİYLE.....



23c5a562d10bf9c8xj7.jpg


Ne kadar çok duymuşuzdur bu sözü, ne kadar çok amenna ve sadakna demişizdir peşinden.. Kaç kereler ağlamışızdır gidenlerin ardından, kaç kere dinlemişizdir ölümle biten hikayeleri, evlilik hayallerini, son bulan genç hikayeleri…

Ama hep başkalarının başına gelir, bilsek de kendimize pek de yakıştıramayız ölümü. Ebediyete namzet ruha, lezzetlerin zevklerin bitmesinden korkan asi nefse önüne çıkan bir sondan daha azap verici ne olabilir? Zevkler kadar acıların da sonsuz olduğunu sanan zavallı nefse, ölüm pek acı gelir..

Son mudur Ölüm? Sahi…Nedir Ölüm? nedir ki Ölüm?

Yolu tek yönlü ve hiçbir zaman kalkış saati belli olmayacak bir yolculuk… Gerçeğin başladığı andır ölüm..

Rabbim iyi ki ne zaman olacağını bildirmemiş bize, yoksa yaşamak pek de kolay olmazdı bunca çaresizlikle..Unutmak dahi bir nimet ancak arada bir ölümle ayrılanlar bize “başkası yalan” diyorlar..

Mezar ziyaretleri insanın aklını başına getiriyor, şehrin bir yanında hiç bitmeyecekmişçesine devam eden bir film..Bir yanında ölüm var, ayrılık muhakkak, hesap günü pek çetin diyen taşlar..

Merak ediyorum bazen, çok mu acı duyuyor insan ölürken? Nasıl bir ölümü tercih ederdim bana bırakılsaydı diye düşünüyorum.
Film biter, herkes ayağa kalkar, salonun kapısında gözleri ışıktan rahatsız olur, dışarıda devam eden hayatı görür ve kendine gelir.. bunun gibi birşey olsa gerek..

Yok diyorum kendime sonra.. Boşuna düşünüyorsun, yanlış noktaya odaklanıyorsun. Hz.Ömer’in sorgusunun dünya zamanıyla altı ay sürdüğünü öğrenince ölümden çok, sonrasından endişe etmelisin diyorum..

Tekrar düşünüyorum, nasıl bir ölüm olsa ki
ve daha da önemlisi, nasıl bir yaşam olsa ki, hesap biraz hafiflese..

Ölüm hep var hayat içinde..fark edilmiyor çoğu zaman..Her an ölen bir şeyler var, bedenimizde veya ruhumuzda…
Katil olmak da ölüm gibi, bazen farkında olmuyoruz.. Öldürüyoruz birilerini, yaşam sevinçlerini alıyoruz ellerinden, içlerine korkular hayal kırıklıkları salıyoruz…

Yoksa nedir ki ölüm? Çekip gitmek, ardında gözü yaşlılar bırakıp karışmak mıdır toprağa? Yoksa artık pişmanlıkların fayda vermediği geri dönülmez bir yol mudur ölüm?Yaşam mı daha önemlidir, ölüm mü? Hangisi daha acı vericidir

alıntı

Monoton bir hayatın rengarenk yamacında dirsek çürüttüm
Düşlerimin satır aralarında gelincik çiçeklerine akar gözyaşlarım
Hüzünler toprak rengine bürününce sevdalar dize gelir
Sevdalar bulanınca ayrılıklara gözyaşları intihar olur gözlerde
Ertelenmiş hayallerin sancılarında asılı durur siyah beyaz resimler
Kahverengi efkarları yüklenince sırtıma hüzünler sırdaşım olur

1demethuzunblogcucomvr0.jpg

Ey Hayat

Kendimi ne zaman işe yaramaz ve aciz hissetsem, aynı duyguları
hissettiğim bir anda, eski bir dostun uzun zaman önce söyledikleri gelir aklıma. Yüzümü kocaman bir gülümseme sarar.

Bana; "Kendini her aciz ve işe yaramaz hissettiğinde, parmağının ucuna bak"
demişti.
O sıra o kadar üzgün ve duygularımın içinde o denli kaybolmuştum ki, kendi
sesimi bile tanıyamaz bir halde çok kısık bir ses tonu ile Neden,"demiştim.

"Çünkü o parmak izlerinden bu yeryüzünde başka hiç kimsede yok" demiş ve
eklemişti, "Sen özelsin. İnanmazsan parmaklarının ucuna bak."
Birden sanki dirilmiştim. Evet, ben özeldim.
Herkes aslında özeldir. Ama beni o günden sonra diğerlerinden ayıran tek
ayırt edici özelliğim kendimin özel olduğumun farkında olmamdı.
Hala karamsarlığa düştüğümde, bazen umutsuzluklarla boğuştuğumda o dostumu
hatırlar ve parmağımın ucuna, yüzümde büyük bir gülümseme ile bakar ve kendi kendime "Sen özelsin. Bunların hepsini atlatırsın." derim.

Yine aynı dostum bir karar aşamasında olduğum bir gün bana; "Önce ne
istediğini iyi belirle" demişti ve eklemişti, "Sonra o istediğine
ulaşmak için ne gerekiyorsa yap!"
Sonra da elini tam üç kez gözlerimin önünde çırpmış ve bana "Ne oldu şimdi?" diye sormuştu.
Ben de anlamsız bakışlar ile yanıt vermiştim. "Ne oldu?"
"Üç saniye hayatından uçtu gitti ve hiçbir şey o üç saniyeyi geri
getiremez" demişti... Ve eklemişti;
"Hayatı, istediklerine ulaşmak için harca, bir gün arkana dönüp baktığında
uçup giden o saniyelerin bomboş bir ömür haline geldiğini görmek
istemiyorsan tabii!"
Farkındasınız değil mi? Hayatlarımız saniye, dakika, saat dilimlerine
bölünmüş, akıp gidiyor. Ve biz akan bir saliseyi bile geri dönüp tekrar
yaşayamıyoruz. Onları geri getiremiyoruz. Aynaya baktığımızda her gün yeni
bir beyaz saç telini ve yüzümüzde acımasızca akıp giden dakikaların izini,
birer kırışıklık olarak seyrediyoruz.
Peki biz hayattan ne bekliyoruz? Beklentilerimiz için varımız yoğumuz ile
savaşıyor muyuz zaman denen acımasız düşmanla? Oysa parmaklarınızın ucuna
bakın bir kez.
Sonra da parmaklarınızı üç kez şıklatın. Orada gördüğünüz parmak izleri
sizden başka kimsede yok ve parmaklarınızın ucundan çıkan o ses
hayatınızın bomboş geçmiş üç saniyesi oldu, geçti gitti işte...
Siz özelsiniz, siz yeryüzünde teksiniz... O zaman hayattan
beklediklerimiz de bize layık olmalı, özel olmalı, ulaşılması için savaşa değer olmalı.
Zaman denen canavar galip gelmeden, biz hayattan beklentilerimize
ulaşmalıyız ki, geçip giden zamana rağmen, geriye dönüp baktığımızda kucak
dolusu mutluluk ve beklentilere ulaşmanın hazzı ile zaman zaman yüzümüzde
kocaman bir gülümse ile nanik yapabilelim...
Ellerinizi üç kez çırpın, hayattan üç saniyeniz silinip gitti işte...
Bugün özel bir insan olan kendiniz için ne yaptınız? Beklentileriniz için
bir uğraş, savaş verdiniz mi? Yoksa zamanın sizi yenmesine seyirci mi
kaldınız? Mesela özel eski bir dostu aradınız mı bugün?
Bu kısa ama çok anlamlı hayat derslerini veren dostumu kaç zamandır
aramadığımı düşündüm tüm bunları yazarken... Yerimden kalktım,
Internet''ten çıktım ve telefon ile o dostumu aradım.
Çok mutlu oldu...
"Ne zamandır sesini duymamıştım, hangi dağda kurt öldü?" dedi.
Ben de "Özel birini aramak istedim, aklıma sen geldin" dedim ve sonra
ekledim:

"Ve ellerimi üç kez çırptım, geçen zamanı geri getiremediğimi görünce belki
de seni arayacak başka bir üç saniyem olmayacak, şu anda aramazsam deyip,
yazdığım yazıyı yarıda bırakıp seni aradım" dedim.
Çok mutlu oldu. Bir dostun mutluluğu ile ben de mutlu oldum.
Dostumla telefon konuşmamı bitirip klavyenin önüne oturduğumda yüzümde
kocaman bir gülümseme vardı.
Özel birini arayıp, dakikaları geri getiremeyeceğim bir hayat içinde
istediğim bir şeyi yapmanın huzuru ile yani mutlu bir yürekle tekrar yazmaya başladım. Ve zaman denen sinsi düşmana bir nanik yaptım.
"Acımasızca akıp gidiyorsun ama ben seni hissediyorum, istediğim hiçbir şeyi ertelemiyorum ve istediklerimi elde etmek için hayatla savaşıyorum" der gibi mutlu idim.
Siz hala ne duruyorsunuz?
Koşun telefona, bir dostunuzu arayın. Birine e-posta gönderin. Onu
sevdiğinizi hissettirin. Onun mutluluğu ile mutlu olun.
Ellerinizi üç kez çırpın ve düşünün hayatınızdan üç saniye, boş bir sayfa
gibi koptu gitti işte.
Oysa siz özelsiniz ve size layık bir hayatı hak ediyorsunuz. Size layık
mutlulukları hak ettiğiniz gibi.
Bana inanmazsanız parmaklarınızın ucuna bakın :)
alıntı

rosets6ip9.gif


2810200822474012052008173024cicek26.jpg

Bir papatya kadar özel değildim, dört köşesi çerçeveli hayata
Ne bir yaprakta eksilen, ne de bir yaprakta çoğalandım, bu kuralıkta..

Seviliyorsun diye edilen serzenişlerde bile
Son duraklı sevmiyorumlu nağmelerde takılıyordum..

O da bir diğerin büyüsü gibi bozulmuştu..
Yalancı papatyaydı.. Bir adımda gülümseten, diğerinde hüzne bürünen..

Yalancı papatyam!

Ağlamak güzeldir
Süzülürken yaşlar gözünden
Sakın utanma


Ağlamak öfke
Delice nefret
Doruklarda aşk
Doyumsuz sevinç
Kahreden keder
Kısaca hayat ve nefesindir



Ağlamak
Şu gelip geçici dünyada
Her şeye rağmen var olmak demek


Ağlamak
Yaşayan binlerce duygu
İnsanca ve coşkulu
Güzel bir şeydir


Ağlamak senin kara dünyada
Hâlâ sevdiğin ve hissettiğin
Tüm güzelliğin ve çirkinliğinle


Var olduğundur var olduğundur
alıntı



kyamazsnxp7sd6.jpg





Gecenin sustuğu an
Acıların başlangıcı olur dertli yüreklere
Yalnızlığınla baş başa kalırsın
Zaman geçmek bilmez gözlerin saate takılır

Saniyeleri sayarsın güneşin ışıkları için…
İçindeki o dertleri dışarı haykıramazsın
Boğazında düğümlenir her söz….
Ağlamak istersin ama ağlayamazsın…

O kadar zordur ki
Boğazına düğümlenen her söz
Derdini sigaraya veririsin her çekişte rahatlarsın

Gözyaşlarınla kurtarmak isterken
Daha da tutsak eder sözleri…..

Bilemezsinki
Gözlerinden dökülen yaşlar izin almadan
Damla damla süzülür yanaklarına….

Sözde
Acıyı hafiletecek
Her damlada kaybolacak

Bilmez ki
Bitmek bilmeyen acıları tekrar dan tetiklediğini…

İşte imkansızım …
Bir ateş yanıyor bağrımda ….
Sigaramsın dudaklarımda …
Ateşi sen dumanı ben …..

Her gece yağmur olup yağan
Gözyaşlarım sen

alıntı

Çay şefkattir, dostluktur, güvendir.

Kahve ise sevişmektir, ilişkidir, heyecandır...

Çay ne kadar dışa dönük ise, kahve de gitgide o kadar içe dönük bir keyif içeceğidir.
Kahveyle çayı birbirinden nasıl ayırırız?

Öpüşünce birbirimize geçirdiğimiz ağzımızdaki kahve tadıdır.

13iz3.gif

Çaydan geriye kalan ise sohbetimizin tadıdır.

Kahve kokudur... Kahveyi dilden damaktan önce burun sever.

Kimileri ''kokulu'' çayı çaydan saymaz. Oysa kokusuz kahve kahveden sayılmaz.

Hayatın ilk bakışta sıradan gibi gözüken ama güzel sürprizlere açık çağrıları vardır.

Kimi zaman insan sesine bürünür bu çağrılar:

Bunlardan biri ''Hadi, söyle bir çay içelim''dir. Öteki ise daha, daha derindendir: ''Gel, bir kahve iç!

Sonra gidersin...''

Nasıl ince belli çay bardaklarını avuçlarımızla kavramak sadece bedenimizi değil, üşümüş ruhlarımızı da ısıtırsa... Değil kahve içmek; kahve içmeyi istemek bile bizi hem kendimizle hem de hayatla bir an için bile olsa barıştırır.

Haa, bir de ''Ben çay içmem!''ya da, ''''Ben kahve sevmem..'' diyenler vardır...

Onların aslında neyi sevmedikleri ve hayatın hangi tadlarını ıskaladıklarını

gördünüz herhalde..



Hep kandırdılar bizi çocukken...

Pollyanna varmış hep gülermiş bir oyun oynarmış.Pollyanna hiç ağlamazmış!
Herşeyden bir mutluluk çıkartır en berbat şeylere de kötünün de kötüsü var dermiş.
Masallarla yaşar hayallerle coşarmış.
Masum bir gülüşü varmış Pollyanna nın... Hiç birşey eskitemezmiş o çocuk gülüşünü...
Bir gün gelmiş ki hayat türlü türlü oyunlarına bir yenisini eklemiş .Derken bir yenisi derken ...
Hayat çekilmez , günlerse hiç bitmez olmuş bu dünyanın karmaşalı dolantılarında.Çözdükçe bir yenisi
eklenmiş düğüme... Bir yeni ilmek bir yeni düğüm derken... Kocaman bir halat olmuş dertler...
Uzamış boylu boyunca uzaklara.Her bir kaybedişte bir tel düşmüş saçlarından... Hergün biraz daha eksilmiş
Pollyanna nın çocuk gülüşü... İnanmaz olmuş masallara , ihtişamlı bulutlara, gökyüzüne , insanlara...
Umut diye birşey kalmamış ki içinde! Vazgeçmiş Pollyanna artık birşeylere körü körüne bağlanmaktan
Vazgeçmiş birşeyleri daha iyi kılmaktan ve vazgeçmiş Pollyanna bir gün iyiliğe koşmaktan.Kötü olmamış ama
Tüm iyi dileklerini de kaybetmiş hayata karşı ... Kuşların uçması , kelebeğin kanat çırpması, bir kedinin yumağıyla
oynaması artık onu sevindirebilecek kadar değerli değilmiş. Anlamını kaybetmiş herşey
tamam gülüyormuş Pollyanna ama evinin dış duvarlarını görmüş birgün...
Karşılaşmış işte hayatın bitmek bilmeyen bitirişleriyle!Kum saattinin kumları dökülüyormuş birer birer...
Tarihe aldırmadan.Ne çabukda geçiyormuş hayat denen koca boşluk ...
Bu güne kadar ne kadar dolu doluymuş oysa günler ne kadar anlamlı.Ya da mutluluk muydu neydi bu oyunun adı?
Nasıl olmuşta balonlar sönmüş ? Ya da her önüne gelen bir iğne mi dürtmüş Pollyannanın balonlarına da patlamış
hepsi ? Kırmızı olan... Evet kırmızı olan onun sevdiğiymiş oysa ki ... Adı : Gülümsemek ...
Sonra Mor olan geliyormuş sırada Adı : İyilik, birde siyah olan varmış tüm karanlığa inat adını aydınlık koymuş
Her siyahta bir aydınlık vardır.Siyahın adına leke sürülmesin diye... Ve turuncu varmış kocaman en sevdiklerindenmiş
o da ... Adı : ümit etmek ...
Ve bugün olmuş kalmamış uçacak bir balon... Bir renk ne de bir ahenk ...
Artık büyümüş Pollyanna ... Anlıyor insan aslında o bir hayal kahramanı ve nasıl ki "Do" ile "Re" nin arasına giremez ise
"La" ve "Do" ne kadar kalın ise "Si" den ve diyezler ne kadar aykırı geliyor ise kulağa,Su nasıl akıyor , güneş nasıl doğudan
başlayıpda batıdan batıyorsa her gün.Bu kadar gerçekmiş herşey ve bu kadar hayalmiş dünya.Oldukça masalmış düşler...

Ve şarkılar anlatmazmış gerçeği oysa... En batmaz denilen gemiler bile batar biliyorum ki Pollyannalarda ağlar ! "









stmebasmald3tb9.jpg


1211200822180211.gif


a949407a08a26e52ff5ccd442a3a9.jpg

Surda Bir Gedik Açtık


Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es...

Necip Fazıl Kısakürek


actv4.png

GİDELİM BURALARDAN

Takvimler eski bir kış akşamına asılı...
Gidelim buralardan ey kalbim!...
Nedir bu savruluş,bu talan,bu yalan...
Bu düş katili şehirler nedir?..
Gidelim buralardan ey kalbim!...
ImageDisplay.asp

*******************
Hangi şehre gitsek,o şehir bize yabancı...
Hangi kapıyı çalsak,açan "o" değil...
Hiçbir plak bizim şarkımızı çalmadı...
Hiçbir yağmur ıslatmadı bizi,sırılsıklam...
Öfkemizi,sevgimizin beslediğini hiçkimse anlamadı.
Nereye gitsek gurbet,kime tutunsak hüsran,neyi sevsek kumdan bir kale...
Neresi olursa olsun,her ne olursa olsun,ama şimdi olsun,işte şimdi...
Gidelim buralardan ey kalbim!...
ImageDisplay.asp

Takvimler eski bir kış akşamına asılı...
Bundan kaçamadım işte..Eski bir kış akşamı..
Gözlerimdeki yağmur,saçlarımdaki kar..Başka birşey yok,anneme söyleyin,üzülmesin...
Şimdi,"şimdi" yok..Herşey,masal gibi bir mazi...
Bu şehir bizi öldürecek,vallahi!
Gidelim buralardan ey kalbim!..
Gidelim....
ImageDisplay.asp

*******************
Gidelim....

miami_volga8.jpg

Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla vaki
Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla vaki...

Birden dursun istersin seneler olunca mazi
Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla vaki
Öyle bir geçer zamanki...
miami_volga10.jpg


Günlere bakarsın katı katı üzerine çekersin perde
Yoldan geçenler varda her akşam gelenler nerde...

Kara yazı yazıldı sanma insanın da kaderi böyle
Öyle bir geçer zamnki dediğim aynıyla vaki
Öyle bir geçer zamanki...
miami_volga2.jpg


Bir cevap buldun mu sorulara yiğitlik de var yine serde
Nasıl gaddar seneler geçiyor durduğu yerde...

Sana kara yazıldı insanın da kaderi böyle
Öyle bir geçer zamnki dediğim aynıyla vaki
Öyle bir geçer zaman ki...
Lonely_traveler.jpg



Dostunuzu sık sık ziyaret edin çünkü, üzerinde yürünmeyen yollar diken tutar.
gsbutton.gif
Gerçek dostlar, iyi günlerde davet edilince sizi ziyaret eder. Kötü günlerinizde davet edilmeden gelirler. Theopmrastus

gsbutton.gif
Dostun yumruğu acıdır. Hz. Ali

gsbutton.gif
Zayıfların kini, dostlukları kadar tehlikeli değildir. Vauvenargeus

gsbutton.gif
İnsanların en acizi dost edinmeyendir. Bundan da acizi ise dostunu yitirendir.

gsbutton.gif
Yalnız kendi nefsini düşünüp dost arayan, hizmetçi arıyor demektir. Cenap Sehabettin

gsbutton.gif
Dost kötü günlerde belli olur. İyi günlerde ise yüzlercesi bulunur. Attar

gsbutton.gif
Dostluktan saygıyı kaldıran, onun en büyük süsünü kaldırmış olur. Cicero

gsbutton.gif
Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır. Mevlana


Hayret! Nasıl da ışıldıyor yüreğin
Sen gerçekten kul musun
Sevdanı gördüm gözlerinde
Yoksa ulaşamayacağım nur musun?

Çırpınır güzelliğinin yakamozunda şiirler
Nakarat nakarat yakar bedenimi şarkılar
Mısra mısra, mızrak mızrak
Saplanır gözlerime güzelliğin.

Gülüşün bir çocuğun sevinciyle
Bayram öncesi arifeleri hatırlatır
Öyle özlem, öyle elbise, öyle pabuç
Her açılan kapıda şefkatinle karşılaşmak
Öyle şeker, öyle fıstık; öyle lokum

Hasretinin hararetiyle buğulanmış bir cama,
İsminin baş harfini yazınca büyürüm yeniden
Öyle mecnun, öyle Ferhat, öyle kerem

Sen yüreğimdeki iklimin baharı
Sen lisanı olmayan dillerin alfabesi
Sen, yavan bir hasretin sevda katığı
Sen bir ilâha niyetlendiğim sahurum.

Gitme sakın yüreğimden âşık sana bu şehir

Asılmış suratların boynundaki ilmik
Çatılmış kaşların şakağındaki kurşun
Bükülmüş dudakların isyandaki dilleri
Yokluğunla savaşmanın, çırılçıplak kışı
Hep mahcubiyet doğurur güneş yerine.

Oysa güneşimsin sen
Uslanmaz ki sensiz bu beden
Bir tebessüm et yeter
Bakışındaki nakışa gölge olmam ben.

Fesat bir yalnızlık var içimde
Yoksun ya yanımda olmasın kimse mutlu

Şimdi sensiz açan çiçekler solsun
Ağustos ayında, el ele tutuşmuş âşıklar donsun
NEYSE! Hepsi bir yana dursun,
Sadece sana öleceğim ecelim olur musun?

zanax alıntı


Yalnızlık. Her kimliğe doğuştan yazılı tek uğraşıdır insanın bir yaşama sırasında... Tek sermayesi, sahip olduğu tek şeydir insanın, kıymeti bilinmelidir denir... Yalnızdır insan... Hep kalabalıklara karışma telaşı bundandır... Kalabalık yalnızlıklar, yalnız kalabalıklar oluşur şehir şehir, ülke ülke... Kalabalık arttıkça, artmaktadır yalnızlık da! İnsan bir ölümü istemez bir de ondan beter bir yalnızlığı... Ama ikisi de başına muhakkak gelir bir yaşama sırasında... Ölümün değil ama yalnızlığın bir tek çaresi var dedi. Tek çaresi aşktır dedi , bir yalnız yaşama sırasında nefes almanın... Aşk da zaten iki yalnızın, ortak bir yalnızlıkta buluşmasıdır dedi... Âşık olun, gösterin birbirinize yalnızlıklarınızı... Nasılsa ayrılık, insanın kendi tek kişilik yalnızlığını özlemesi. Sade ölüm değil, ayrılık da yaşamın emri!
alıntı

hayat.jpg

Hayatı sorsam size ne dersiniz.... Ne demezsiniz ki herkes hayatla bir alıp veremediği kesin vardır veya hayattan beklentileri veya veya hayata dair bir anısı.... çünkü hayat yaşamak, çünkü hayat ölüm demek.... Bu iki çizgi arasında kalmışlığı yaşayan biz insanlar ne bir salise bu çizgi arasında ileri ne de bir salise bu çizgi arasında geri gelebiliriz.. Elimizden sadece tek birşey geliyor, karşımıza ne kadar zorluk çıkarsa çıksın, ne kadar öldük bittik desekte, sıramızı bekliyor ve HAYAT DEVAM EDİYOR diyip önümüze bakmayı çok iyi biliyoruz çünkü biz buna HAYAT diyoruz.....
Hayatınız kalbiniz kadar temiz olması dileğimle....
hayat.jpg


&nbsp

22hu7.jpg


neredesindw5bh3.jpg


Faith_of_the_Heart_by_Iardacil.jpg


kimdigidenelifua0yx9.jpg


Aşk...Dostluk...Güven


Allegra demiş ki;
Bir zamanlar üç arkadaş varmış... Aşk, Dostluk ve Güven... Üçü bir arada oldumu harikaymış her şey... Gün gelmiş aşkın işi çıkmış... Eh meslek bu kolay mi? Ama dostlarından ayrılmadan önce söz vermiş onlara.
Beni özlediğinizde gelin demiş; uzaklarda olmayacağım. Nerde gözleri arzuyla
dolu birbirlerine bakan bir çift görürseniz ben ordayım. Ve ayrılmış yanlarından...
Peki demiş Dostluk Güvene; madem öyle ben de yoluma düseyim...
Görev çağırır... Ama merak etme, nerde birlikte ağlayan iki insan görürsen iste beni orada bulursun...


Güven ağzını açmış veda etmek için ama Dostluk ayrılmış arkadaşının yanından onun son sözünü dinlemeden... Ve gitmiş uzaklara...
Güven sessizce içinden geçirmiş elinde olmadan... "Beni kaybederseniz,bir daha asla bulamazsınız..."


982571onzggwuydn.gif

Alıntı


&nbsp

SEN BİLİRSİN
Ve hayaller güvensizlikle yıkılır
İnandırmak zorunda değilim sana kendimi
Yine de kalp durur, sevdiğine kırılır
Yıkılır bu dünya, tüm hatıralar yok olur
Geride birtek gözyaşlarımla yazdığım
Anlamsız şiirlerim kalır...
Biliyormusun;
Bana gökyüzü güveniyor
Her gece onu, hayran hayran seyrettiğimi biliyor
Yeryüzü bensiz yapamaz
Her gün yolda yürürken, adımlarımı sayıyor
Ağaçlar beni çok sever ve kuşlar ve çiçekler
Her gün onlara binlerce kere gülümsediğimi bilirler
Ve bana çok güvenirler,
Onları incitmeyeceğime emindirler
Yıldızlar beni çok severler
Onlara her gece,
Yeni bir isim yakıştırdığımı bilirler
Her gün yüzlerce kere,
Gözgöze gelirim ben onlarla
Tüm duygularımı paylaşırım
Sonsuz güven ve aşkla.
Ve insanlar;
Ve insanların bazıları bana güvenmezler
Sadece güveniyor gibi görünürler
Aslında bu onların kendi bileceği bir şey
Hiçbiri umurumda bile değiller
Bir insana zorla sevdiremezsin kendini
"Bana güven" diyemezsin
Eğer kalbindeki yangını hissetmiyorsa
Ve aslında güvenmeden seviyorsa
Ona bir tek söz söyleyebilirsin
"SEN BİLİRSİN" !
ALINTI

" CAN BABADAN "
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o''nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...

CAN YÜCEL

&nbsp

Bu akşam yine garip bir hüzün çöktü üstüme
Hücrem soğuk bir tek sen varsın düşlerimde
Demir kapı yine kapandı ağır ağır üzerime
Kelepçeler yine vuruldu kilit kilit yüreğime

Derin derin soluyorum seni gecelerce
Duvarlara kazıdım ismine her köşeye
Dudakların şeker gibiydi baldan öte baldan ziyada
Pembe pembe yanakların gülden öte gülden ziyade

Sabret gönül sabret sakın isyan etme
Bir gün elbet bitecek bu çile isyan etme
Dört kitaptan başlayalım istersen gel söze
Orda öyle bir isim var ki kuldan öte kuldan ziyade
Onu düşün ona sığın o senden öte benden ziyade

Bir sabah elbet güneş de doğacak penceremde
Ama bil ki ateşin hala yanacak yüreğimde
Gözyaşlarım akıp gidecek selden öte selden ziyade
Bir canım var vereceğim baldan öte baldan ziyade

Sabret gönül sabret sakın isyan etme
Birgün elbet bitecek bu çile isyan etme
Dört kitaptan başlayalım istersen gel söze
Orda öyle bir isim var ki kuldan öte kuldan ziyade
Onu düşün ona sığın o senden öte benden ziyade

Bir sen var ki benim içimde benden öte benden ziyade
Bir sen var ki senin içinde senden öte senden ziyade...​


33je5sd8.gif

Koca cüsseli
Aşk
Küçük bir sırdır
Hadi
Paylaş benimle
Söz
Benden aşk kolay kolay
Çıkmaz
Mezara kadar götürürüm
Sırrını



Ey yaslı kaya,

Ey hüznün adresi yüreğim...

İçimin kuraklığında yas_lanırken sonbaharlar,

Münzevi soluk alışlar sergiliyor kederim...

Sen uzak denizlerde bana dalgalanırken,

Girdiğim bahçelerde hiç anılmıyordu ismin...



Topuklu yalanlarla yüreğimin nasırına bastığın gün,

Usumun siperinde asılı kaldı sitemim...

Beni bilmediğin ta o günden beri,

Bilmiyorum nerdesin...



Yokluğunda tav üzerine düşmüş sırça yüreğim...

Ayağı aksıyan,

Düşük cümlelerimin sebebi,

Hep bundandır bilesin...




Ne yana dönsem kırılıyorum, eğriyim..

Kırılmaya meyilliyim...
:

s.gif
alıntı
s.gif
38ofgj9qt9.gif


smiley9.gif
kıpkızıl güneşin önünde masmavi yelkendir hayat alır götürür seni bilinmeyen uzaklara sevda mavidir mavi ise umut sen yüreğini hep mavi tut.... gölgeler düşsede yüreğine güneşini sakın söndürme eğer umut yoksa yarınlar uzak kalır insana unutma bir sen daha yok bu dünyada.......
msn_tongue.gif


Hosgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Yanginlarima sular yagdirdin
Damla damla söndüm serinledim
10''ar 10''ar saydigim kayip yillarimi onardin
Saat saat bulundugum mechulden gün yüzüne çiktim
Günler gördüm yüzünde
Gönlümün kapilarini sana açtim
Çalmadan gir içeri diye
Adiyorum sana
Onca kirik asktan sonra arta kalanimi
Temize çekiyorum sende bütün yalanlarimi
Senin asktaki kandirini bilmek için
Önce kadersiz asklardan geçmeli insan
Eksiltip yoran bütün ayriliklar
Kavusmalara giden yollara çikar
Vefai mozada gülmeyi gülhanede unuttugum
Garip bi zamanda çika geldin
Hosgeldin yitirilmis sevgililer köyü cografyama
Hosgeldin bir daha seversem namerdim sokagina


Hosgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Hosgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun




Bitti dedigim yerden basliyorsun
Dindi artik dedigim yerden oluk oluk kaniyorsun
Beni en iyi sen taniyor
Sen anliyorsun
Ne hos geliyor ne hos gülüyorsun
En güzel renkleri komsu kizlarin
Gözlerinde gördügüm
Solgun sari bir zamanda çika geldin
Hangi yollardan ugradin duragima
Hosgeldin yitirilmis sevgililer cografyama
Hosgeldin bir daha seversem namerdim sokagima


Aglamak yalan su gibi bahtin olsun
Aglamak yalan su gibi bahtin olsun
Ben sensiz yapamam dünyaya ahtim olsun
Ben sensiz yapamam dünyaya ahtim olsun


Hosgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Hosgeldin gülüm su gibi ömrün olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun
Sefalar getirdin mutluluk bizim olsun


alıntı


&nbsp

r_yvwbxiz84snedffhceih.jpg


Sen geçtin yine ben sınıfta kaldım;
Bir türlü yanına ulaşamadım.
Sevda sınavından teşekkür aldım;
İhanet dersine çalışamadım...

Gözlerim kapansa uykusuzluktan,
Korkarım hocama saygısızlıktan,
Bir örnek istedi duygusuzluktan;
Seni diyecektim konuşamadım...

Vefasız olmayı bilmedim diye,
Adını kalbimden silmedim diye,
Okuldan atıldım gülmedim diye;
Tebessüm etmeye alışamadım..

CEMAL SAFi

insanlar agaclardan ders almalilar...
Ne uzerinde barinan kuslarin...
Ne golgesinde yatan insanlarin...
Ne verdikleri yemislerin hesabini tutarlar....

&nbsp





gördüğüm
konuştuğum tüm insanlarda
ilk ve devamlı baktığım en güzel organdır.
konuşma dilimdir benim...
ben insanları gözlerinde tanırım
bir kere görmem bana yeter...
Allahın lütfu işte..
 

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
yanlızlık

yanlızlık nedir?:

yanlızlık,sevipte sevilmemektir.

yanlızlık,güvenipte sırtında hançerlenmektir.

yanlızlık,sadece çıkarlar ugruna yaşanan bir dünyadır.

yanlızlık,kendini bulamamak ve bu yalan dünyada kaybolmaktır.

ama bizler yanlız degiliz.bir aileyiz ve iyiki varsınız:):):) bu güzel

paylaşım için emeginize saglık BURLAHATUN abla. esenlikler dilerim
 

kerem71

Guest
Katılım
25 May 2008
Mesajlar
1,739
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Peki sahip olduğumuz güzellik için yitirme korkusuyla ağlamak niye? Kime? Ne için ? Biliyor musunuz?

Dökülen göz yaşları sadece kendimiz için..
O değere sahipken de, yitirdiğimizde de..
Çünkü bizi asil korkutan YALNIZLIK..


tşkler gönlüne saglık
 

kerem71

Guest
Katılım
25 May 2008
Mesajlar
1,739
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Vurgunlanmış bir yürekte ağlıyor cümlelerim..


Yalnızlık kelimelerimi delip geçiyor .
İnadına bir yorgunluk yaşıyor gönlüm.
Kimseden habersiz, sessiz ve kimsesiz.





Bari sen olmasaydın .
Yalnızlık kimsesizliğimin içine alıp götürseydi beni.
Yusuf gibi soğuk ve karanlık bir kuyuya atılsaydım ve hiçbir kervan farkımın farkına varamasaydı.
Kana kana su içip bekleseydim, dolu sandığım onca kelimenin içinin, boş olduğunu benden başka kimse anlatmasaydı yine bana.

Düşünmek yoruyor beni.
Düşünmeden yaşayabilsem , yazabilsem, sevebilsem keşke.

Gönlümü alıştırmasam bir solukluk gelip gidenlere.
Hep ağlasam ama kimse duymasa beni.

Bağırsam avaz avaz kimse çığlık sanmasa.

Keşkelerim şeddelese iyikilerime kendini..
Sözlerimin en hükümsüz tarafını atsam içimden, ve hükmetsem dağarcığımdaki tüm cümlelerle yine kendime.
Sözüm dilimin döndereceği son harfe hükümsüz kalır hep yinede.
Cümle kendiliğinden dökülür yüreğimden gizlice.
Dilimin suçu yok bu işte.
Hiçbir dilbigisi kuralı gönlüme geçmiyor, dilim: 'çıkmamalı bu söz' diyor ama yüreğim dinlemiyor.
Dilim yüreğime sözünü geçiremiyor.

Yürekten konuşuyor artık benim cümlelerim ,dilim aradan çekildi çoktan.
Artık kaç nakarat yazarsın dilimi döndürmeye.
Kaç dizelik yüzgörümlüğü verirsin mührünü çözmeye.
Boşa uğraşma yâr, dilim cümlelerine yüzünü sürmez artık.

Yağmur ilk toprağa düşer.
Söz ilk yüreğe.
Bir haramlık kaldın sen bende, helâlleşmeye yüzüm yok.
Hak arama bende ahirette, ortalara düşüp seni aramaya niyetim yok.
Gözlerim bir vurgun daha yesin senden.
Hakkını al benden!

Bu son olsun , son yalnızlık, son veda ,son söz.
Düşlerimin çıplak yanlarını gece karanlığına bürüyeli çok oldu .
Sabah hiç olmasın istiyor düşlerim aslında , çıplak kalmak istemiyor onlarda.

Gözlerimden yüreğime ılık ılık indiriyorum seni.
Elimde mendil yok!
Bu sefer silmeyeceğim seni benden , terk-i yüreğimin sorumlusu olmaya niyetim yok.

Titremez artık kirpiğim senin sözlerine.
Ama hiçbir mendil silemez artık beni senden.
Bıraktım artık bendeki seni gözlerimden .

Zulmetimin şiirini yazmaya yetmez senin sözlerin.
Niyet et bana can!
Yüreğinden sökülmesin gözlerim.
Çek ellerini gönül hanemden, son nefesini vermek üzere bu yara kapanmak için.
Gözlerimden az akıtmadım seni yaramı iyileştirmek için can.

İyileşmişim artık ben, gitme vaktin geldi ellerimden.
Bir tesbihliktin sen dilimde, çektim ve bittin ellerimde..

 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Peki sahip olduğumuz güzellik için yitirme korkusuyla ağlamak niye? Kime? Ne için ? Biliyor musunuz?

Dökülen göz yaşları sadece kendimiz için..
O değere sahipken de, yitirdiğimizde de..
Çünkü bizi asil korkutan YALNIZLIK..


tşkler gönlüne saglık

Ben teşekkür ederim okumaya değer bulduğun için...Bu yazılar bana ait değil...Ancak çok beğendiğim için ekleme yapmak istedim...Aslında kaybedilecek kimse olduğundan değil...Sadece bazen hissedilen yalnızlık duygusuyla ilgili beğeniler bunlar...Hani bazen insan kendini çok yalnız hisseder ya...İş yerinde sorunları vardır... hayatın yükü fazla gelir...tıkanıverir herşey sanki...herkesten herşeyden kaçarsınız ya bazen...Ve bakarsınız bazı sitelerde ruhunuza hitap eden yazılar bulursunuz ve kendi dünyanıza gömülür onlarla başbaşa kalırsınız...İşte o anlardan birini yaşarken biraz soluklanmak ve eklemek istersiniz...sanki kendinizi o zaman daha iyi hissedersiniz....işte öyle birşey:)
 

kerem71

Guest
Katılım
25 May 2008
Mesajlar
1,739
Tepkime puanı
0
Puanları
0
benim demek istedigimde bu kalbi temiz arkadasım her yürek bunu diyemez ve görmez
yalnızlık illahi tek basına kalmak degildir yalnızlık kalabalık bir yerde de yalnızlık vardır benim su anda oldugum gibi.işte hayat yasamaksa yasıyoruz bir sandalyede beni tek anlıyan bu iste sandalye cünkü oda olmasa ben yerde sürünürdüm.allah herseyi gönlüne göre versin o tertemiz yüregini bozmasın
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
benim demek istedigimde bu kalbi temiz arkadasım her yürek bunu diyemez ve görmez
yalnızlık illahi tek basına kalmak degildir yalnızlık kalabalık bir yerde de yalnızlık vardır benim su anda oldugum gibi.işte hayat yasamaksa yasıyoruz bir sandalyede beni tek anlıyan bu iste sandalye cünkü oda olmasa ben yerde sürünürdüm.allah herseyi gönlüne göre versin o tertemiz yüregini bozmasın


Benimle ilgili güzel sözlerin ve güzel dileklerin için çok teşekkürler kardeşim...Sen de benim gibi çok duygu yüklü bir insansın bunun farkındayım...herkesin bu dünyada bir sınav verdiğini biliyorum...Seni anlamaya çalışıyorum.Bu ülke için o sandalyeye mahküm olmanın ne kadar zor olduğunu tahmin etmeye çalışıyorum.Sana ve senin gibi karaman gazilerimize şükran duyuyorum...ALLAH yalnızların en büyük dostudur...Sonunda dönüşümüz O'nadır...Verilen bir ömrün süresini güzel şeylerle doldurmak, ALLAH'ın rızasını kazanmak ve emanet olan canı teslim edene kadar oyalamak görevimiz.Temiz yürekleri farkedenler ancak temiz yürekli olanlardır...Tekrar teşekkürler kardeşim.Sen de buraya eklemeler yapmaya devam edersen memnun olurum.:)
 

ÇAĞATAY

Dost Üyeler
Katılım
27 Şub 2008
Mesajlar
473
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
"ADRİYATİK'DEN ÇİN SEDDİNE SAVAŞ NEREDE İSE ORADAY
Sayın BURLAHATUN; bizlerde bir şeyler yazabiliyorduk buraya değil mi?

Ağlamak...

Ağlamak dedin de dostum
Yıllarca sen konuştun, ben sustum.
Tam sıra bana gelmişken
Hıçkırıklara boğuldum.
Her türlüsünü bilirim ben ağlamanın,
Tut ki sıra bana gelmişken konuşamadım.
Senin yanağından bir kaç damla yaş süzülürken
Ben kan ağladım.

Hiç iplik iplik ağlayamadım

(G.BOZKURT)
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Tabi ki yazabilirsiniz...Ben bunların hiçbirini yazan değilim...Sadece romantizmi sevdiğim ve de paylaşmak istedim siteye bı kısma ekleme yapmak istediğimiçin ekliyorum.Sadece siyasi yazılar değildir ilgi alanım.Bu eklentilerden sadece bir paylaşım...Hoşça vakit geçirtmek için ilgilelenlere yani...:)
 

ÇAĞATAY

Dost Üyeler
Katılım
27 Şub 2008
Mesajlar
473
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
"ADRİYATİK'DEN ÇİN SEDDİNE SAVAŞ NEREDE İSE ORADAY
Sayın BURLAHATUN; şu yukarıdaki sözün sahibi bizim Lawrence mi acaba? Yanılmıyorsam bizim Arabistan civarlarındakinin adı Thomas Edward olacaktı. Lakin yukarda resmi bulunan şahıs Arapvari giyindiğinden sordum.

Bu yazı dizinizde diğerleri gibi akıcı ve sürükleyici, gerçi tam olarak inceleme fırsatı bulamadım. Emeğinize sağlık...
 

Dr.Yalnızefe

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,339
Tepkime puanı
0
Puanları
0
YALNIZLIK kendini YALNIZ HİSSETMEKTİR....
İster kalabalıkta, ister gerçekten tek başına...:(
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
perfect20rest1fs9ty1.jpg

Yüreğimin kentinde bir çocuk ağlıyor sessizce...
annem " büyüdü artık " diye elimi bırakığından beri, yapayalnız yürüyorum sokaklarda...
attığım her adımda kalbimden bir parça bırakıyorum..
bir parça yüreğimden, bir parça gönlümden... bir parça sevgimden..
bir parça ben süzülüyor yanaklarımdan sokakların bağrına... her adımda...
bir parça kalbim kalıyor geriye...
annem " yürüyor" diye elimi bıraktığından beri, yüreğime kadar uzanan bir el aradım yıllar boyunca...

yalnızlığımın girdabında yüreğimin dilinde bana seslenecek bir ses aradım aslında...
bir bakış milyonlar arasında...
aşina bir yüz...
yüreğimin kentinde sokaklarıma damlayan gözyaşlarımı görecek belkide...
belki başımı okşayacak güven dolu bir el...
yüreğimi avuçlarına alıp merhamet edecek bir gönül...

Kanadım degil ama yüreğim kırık...
ALINTI
 

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Aklıma mum geliyor, etrafını aydınlatıyor ama dibini aydınlatmıyor...Yalnızlığından olsa gerek.
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Cevap: Yalnızlık Nedir?

34-mutluluknedir.jpg

Mutluluk nedir?

Mutluluk kendimizi sevmek kendimize değer vermektir…
Mutluluk Bir telefon açmaktır karşınızdakiyle gülümseyerek konuşmaktır…
Bir çift tatlı sözdür, yumuşacık bir dokunuştur…
Affetmektir, özür dilemektir, sevmektir, sevilmektir,
Çevreye dağıtılan bir tebbesümdür, bir kahkahadır mutluluk
Mutluluk elimizde olanlara sevinmek olmayanlar için ise üzülmemektir…
Her zaman bizden daha iyi durumda olanları değil bizden daha zor durumda olanları düşünmektir…
Birazcık işleri ertelemek, hayatın frenine basıp birazcık yavaşlamak kendimize zaman ayırmaktır mutluluk…
Bir çiçeği gördüğünde ona tebessümle yaklaşmak ve onu sevmek ve koklamaktır…
Güneşin doğuş anını seyretmek seher vaktinde en az seher vakti kadar güzel temiz havayı ciğerlere çekip tutmak ve sonra bırakmaktır mutluluk…
Bahar yağmuru altında yürümek ve ıslanmak, yağmur sonrası toprak kokusunu teneffüs etmektir mutluluk…
Bir bebeğin gülümsemesi, bir bebeğin uyurken yüzündeki ifade, bir bebeğin kokusudur mutluluk…
Eşine veya sevgiline seni seviyorum demek, bir güzel söz söylemek, bir tatlı bakış kondurmak, bir demet çiçek vermektir mutluluk…
Bir bebeğin ilk adımı, çıkan ilk dişi, bir bebeğin dudağından dökülen ilk sözcüklerdir…
Bir bardak çay, bir sıcak ekmek yarım dilim peynir''dir mutluluk…
Hayattaki engelleri aşmak, sıkıntılar karşısında yenilmemek ve planlar oluşturmak hayatın yakasına yapışıp bende varım diyebilmek gücüne sahip olabilmektir…
Mutluluk bir yerde bakış açımızdır pozitif olmak, karadan çok beyazı görmek, Herhangi bir olaya biçtiğimiz yorumdur…
Her günümüzü son günümüz olarak bilip tüm canlıları sevmek incitmemek çevremize güven vermektir. Dost olmak, kırıcı olmamaktır mutluluk…
Bazen bir kırmızı gülün rengine bakmaktır…
İnsanların gönlüne taht kurabilecek ahlak ve terbiyeye sahip olabilmektir mutluluk
Parkta dolaşırken oyun oynayan çocuklara gülümsemek onlara el sallamak ve çantanızda bulundurduğunuz şekerli sakızdan dağıtmaktır mutluluk..
Niyesiz ve âmâsız sevinçlerle yüreğinizi doldurmak, Gül tadında gül kokusunda bir ömür yaşamaya yemin etmek, Gündelik sıkıntılara takılmamaktır… Ruhunuza sadece bahar mevsimi yaşatmaktır mutluluk…
Kupkuru bir tarlanın ruhunuzda ,kır çiçekleri ile doluymuş gibi yansımasıdır mutluluk….
Yüzümüzün yüreğimizle beraber gülümsediği an''dır mutluluk…
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Cevap: Yalnızlık Nedir?

zwm921.gif

Sen benim hiçbir şeyimsin



Yazdıklarımdan çok daha az

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Lüzumundan fazla beyaz

Sen benim hiçbir şeyimsin

Varlığın yokluğun anlaşılmaz
lijn112vu.gif




Galiba eski liman üzerindesin

Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak

Dudaklarınla cama çizdiğin

En fazla sonbahar otellerinde

Üniversiteli bir kız uykusu bulmak

Yalnızlığı öldüresiye çirkin

Sabaha karşı öldüresiye korkak

Kulağı çabucak telefon zillerinde
lijn112vu.gif




Sen benim hiçbir şeyimsin

Hiçbir sevişmek yaşamışlığım

Henüz boş bir roman sahifesinde

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Ne çok çığlıkların silemediği

Zaten yok bir tren penceresinde
lijn112vu.gif




Sen benim hiçbir şeyimsin

Yabancı bir şarkı gibi yarım

Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak

Hiç kimse misin bilmem ki nesin

Uykumun arasında çağırdığım

Çocukluk sesimle ağlayarak
lijn112vu.gif




Sen benim hiçbir şeyimsin
lijn112vu.gif

ATİLLA İLHAN


 
Üst