Yel Değirmenleriyle Don Kişotlar!..

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
YEL DEĞİRMENLERİYLE DON KİŞOTLAR!..

Değerli okurlarım, aşağıdaki yazı elektronik ortamdan ufak tefek değişiklikle aynen aldığım bir yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Ancak kendi görüşlerimi de belirtmeden edemeyeceğim. Doğrusu konu edilen yazıdaki kahramanların bizim ülkemizdekilere tıpa tıp değilse bile aşağı yukarı uyduğu kanısındayım.


Ne yazarımız, ne çizerimiz , ne aydınımız, ne sendikacı, siyaset adamı ve sivil toplum örgüt yöneticilerimizin; halkımızın doğruları, halkımızın beklentileri yönünde yel değirmeni örneği dönmemekte oldukları ortadadır..Pek tabi, bu benim kişisel kanaatimdir. Onların tümünü; yönlerini hep emperyalizmin aktörlerinin emir ve buyrukları yönüne döndüren, bunu başarı, bunu, ‘kendi kendimizi idare etme’ yolu sanan sadakatten yoksun gafiller güruhu olarak algılamak gerekir.


Onlar hep dananın altında buzağı ararlar! Onlara göre, Türkiye devlet yetkililerinin tüm söylemleri Kıbrıslı Türklerin aleyhine planlar içerir(!)


Türkiye onlara göre işgalcidir(!) Halkımızı asimile etmektedir(!) ENOSİS’in sıçrama tahtası olan ‘birleşik Kıbrıs’ zırvası karşısında sevinçten bin takla atarlar da; Söz konusu Türkiye olunca zehir zemberek konuşmalarla ağa babalarının selamlamasına takdir ve taltifini almaya can atarlar!


Rum’dan da, Ortodoks Rum Kilisesinden de, Hristofyas’tan da daha çok fanatiktirler! Kendilerini Türkiye’ye değil Rumlara ve ona çanak tutan çevrelere yakın sayarlar. Türkiye’den gelen her devlet adamı, aydın, özel teşebbüs onlar için birer ölüm fermanı gibidir.


Şimdiler de, Sn. Büyükelçiyi beklemeye koydular. Sn. Egemen BAĞIŞ beyefendi ile uğraşıyorlar. Neymiş Sn. Bağış Bir seçenek olarak Kıbrıs Türkiye’ye bağlanabilir demiş“CTP’si TDP’si ve diğer estek köstek güruh ayağa kalktılar.


Rumun, Hristofyas’ın Hrisostomos’un, Fanatik Rum Ulusal Konseyinin; Sn. Cumhurbaşkanımıza ‘ ver daha ver’ diye bir birinin ardı sıra taviz istemleri bitip tükenmek bilmiyorken; Bizim işbirlikçiler, maganda heveslileri “Eroğlu çözüm istemiyor. Esnek davranmıyor, çözümün önündeki engel odur”(!) gibi ipe sapa gelmeyen vatanseverlikle bağdaşmayan söylemlerle halkımızın uyanık hafızasını yanıltacaklarını zannediyorlar ama uğraşları nafile, yaptıkları abesle iştigalden öteye gitmeyecektir…


Sn. Cumhurbaşkanım bugün sizin yaş gününüz! Size çok sevdiğiniz aileniz ve Halkınızla; sağlık, esenlik, mutluluk, huzur ve başarı dolu nice yaş günlerinizi kutlamanızı diler saygı ve sadakat duygularımı iletirim.

Şimdi dilerseniz yazıma başlık olan:

“YELDEĞİRMENLERİYLE DON KİŞOTLAR”A BİR GÖZ ATALIM…


``Kendilerine yazar cizer aydin bilim adami sendikaci siyasetci süsü verenler aslında rüzgârın estiği güçlü tarafa dönen birer yeldeğirmenidir. Geriye kalanlar da Don Kişotlar. Yeldeğirmenleri görünüşte azametli olurlar. Görünüşlerine aldanırız. Bu görünüşün tersine, yeldeğirmenleri rüzgâr hangi yönden eserse o yöne dönmek zorundadırlar. Rüzgâra boyun eğmeyen yeldeğirmeni yoktur.


150 yıllık aydınlanma tarihimiz aslında bir Cervantes masalıdır.

Aydınlanma diye bize yutturulan yeldeğirmenleriyle Don Kişotların mücadele tarihidir.

Kendilerine bilim adamı, münevver, aydın, ulema, yazar, çizer süsü verenler aslında rüzgârın estiği güçlü tarafa dönen birer yeldeğirmenidir. Geriye kalanlar da Don Kişotlar.


Yeldeğirmenleri görünüşte azametli olurlar. Görünüşlerine aldanırız. Bu görünüşün tersine, yeldeğirmenleri rüzgâr hangi yönden eserse o yöne dönmek zorundadırlar. Rüzgâra boyun eğmeyen yeldeğirmeni yoktur.


Bizim azametli aydınlarımız da esen rüzgâra boyun eğen zavallı yeldeğirmenleridir.


Yeldeğirmenleri olunca bunun tamamlayıcısı Don Kişotlar, Sanço Pançolar da olması gerekir.


Çünkü birileri yel değirmeni inşa ederken bunların karşısına Don Kişotları, Sanço Pançoları da yetiştirmeleri lazımdır.


Don Kişotlar duygusaldır, çabuk gaza gelirler. Ölümden korkmazlar.


Don Kişotlar değirmencinin unuyla değil yeldeğirmenlerinin görünüşleriyle uğraşırlar.


Yeldeğirmenleri esen rüzgâra göre yön değiştirip fırıl fırıl dönerken içerdeki uyanık değirmenci de ununu öğütmektedir.


Değirmenci Don Kişotların ve Sanço Pançoların yeldeğirmenlerinin bir dev olduklarını düşünmelerini ister. Uyanık değirmencinin onların esen rüzgâra göre yön değiştiren bir köle olduklarını Don Kişotlara ve Sanço Pançolara hissettirmemesi gerekir.


Don Kişotun mızrağını çekip yeldeğirmenine saldırması lazımdır. Don Kişot yeldeğirmeniyle uğraşırken değirmeci ununu elemiştir bile.


Değirmencinin en büyük korkusu Don Kişotun kendisini fark etmesidir.


Don Kişot aslında buğdayını öğütenin değirmenci olduğunu fark ederse oyun bozulabilir.


Onun için Don Kişotların düşman olarak yeldeğirmenlerini görmeleri zorunludur.


Şimdi bizim eski değirmenciler yeni yeldeğirmenleri piyasaya sürdüler.


Don Kişotlar, Sanço Pançolar hemen bu yeldeğirmenlerine saldırmaya başladılar.


2012’de bir karar vermemiz gerekiyor artık.


Yeldeğirmeni mi olacağız yoksa Don Kişot mu?


Ya da...


Ne yeldeğirmeni ne de Don Kişot.


İçerde ununu öğüten değirmenciyi mi fark edeceğiz?``
 
Üst