Değerli halkımız,
Sizleri, 1960’lı yıllara götürmek istemiyoruz...
O yıllar, çok acılı, Kıbrıslı Türkler açısından karanlık yıllardı…
Bu topraklar üzerindeki Türk kimliğini korumak, can, mal ve namusumuza sahip çıkmak için vermiş olduğumuz mücadelenin büyüklüğünü şimdi herkesten çok daha iyi anlayabiliyoruz…
EOKA’nın, üzerimize ağır makineli tüfeklerle geldiği günlerde, Anavatan’a güvenmekten, sabırla beklemekten ve yüreğimizi siper etmekten başka hiçbir seçeneğimiz yoktu…
Kilisenin, aynı zamanda devletin başı Makarios bizlere üç günlük bir süre biçmişti…
“Tümünü temizler, ana hedefe ulaşırız” diyordu…
Yani ENOSİS’i gerçekleştireceğini hayal ediyordu…
Rum radyosunun kırık plak gibi tekrarladığı şarkıyı unutabilmiş değiliz…
“Bekledim de gelmedin” diyerek, Türkiye’nin bizleri korumasız bırakmasını sürekli gündeme getiriyor, askeri bir müdahalenin ‘hayal’ edilemeyeceğini söylüyorlardı…
Bu sözler ve aşağılayıcı sloganlar karşısında içimizde alevler yanıyordu…
Bizden istenen, yıkılmak ve teslim olmaktı…
Bunu yapmadık…
Onurumuzla mücadele ederek, 20 Temmuz 1974 sabahına ulaştık…
Barış Harekâtı sayesinde hak ettiğimiz barış ortamına ve özgürlüğe kavuştuk…
Başımız dik, geleceğe güvenle bakarak yaşamaya başladık…
Beklediğimize değmişti…
Torosları aşarak dalga dalga gelmişlerdi…
1963 yılında devletin tüm kurumlarından ayrılmak zorunda bırakılan insanlar olarak, Kıbrıs’ta yeni bir sayfa açtık…
Ardından kendi özgür bölgemizde kendi kurumlarımızı oluşturduk…
Yasama, yürütme ve yargı organlarımızla, tanınmayan, fakat kendi halkına hizmet eden demokratik bir yapı oluşturduk…
Attığımız her adımda, iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir çözüme açık olduğumuzu vurguladık…
Bugüne kadar tam 9 seçim gerçekleştirdik…
Demokrasi sınavından geçerken, özgürlüğünü koruyan ve geliştiren bir toplum olduğumuzu herkese göstermeye çalıştık…
Değerli halkımız!
Değişen dünya koşulları çerçevesinde zaman zaman hükümetlerin ve parlamentonun değişmesi, yeni siyasi oluşumlara gidilmesi doğaldır ve gereklidir…
Yeter ki; bunlar demokrasinin kuralları çerçevesinde yapılsın…
KIBRIS gazetesi, 2004 seçimlerinde, Kıbrıs sorununun kısa sürede çözümlenebileceği yönündeki vaatleri dikkate alarak, sizlere önemli mesajlar vermişti…
Bugün yine kritik bir aşamada, sizlere en içten duygularla seslenmeyi yaşamsal bir sorumluluk olarak kabul etmekteyiz…
Bundan beş yıl önce, yeni bir sayfanın açılacağı, Kıbrıs’a barışın geleceği, Kıbrıs Türk halkının onurunu incitmeyecek, bugünden çok daha güzel günlere imza atacak bir değişimin güvencesini vermişlerdi bizlere…
Aradan geçen yıllar içerisinde, kısa süreli ve suni emlak patlaması dışında, yaşamımızda ciddi gelişme yaratan bir ilerleme olmadı…
Kıbrıs sorununun çözümünde en ufak bir ilerleme sağlanmadı…
Bu sorunun kısa sürede çözümleneceğine ilişkin de en ufak bir umut yoktur…
Kağıt üzerinde pembe tablolar çizilmekle birlikte, son 5 yılda nereden, nereye geldiğimizi, sağlıktan, tarıma, ticaretten, turizme kadar, hemen tüm sektörlerde ne kadar sıkıntı içerisinde olduğumuzu en iyi bilen sizlersiniz…
Dağlarımız oyulmuş, çevremiz daha da bozulmuş durumdadır…
Sağlığımız güneyin insafına terk edilmiştir…
Narenciyecimiz, hayvancımız, esnafımız, zanaatkârımız, işçimiz, köylümüz, memurumuz, sanayicimiz, otelcimiz, lokantacımız, taksicilerimiz, işadamlarımız inanılmaz bir sıkıntı içerisindedir…
Güzel ülkemizi betonlaştıran, tamamen geçici bir emlak patlamasından sonra, tüketici duruma getirilen insanımız, kendi ülkesinden umudunu kesmiş durumdadır…
İşsiz gençlerimiz göç planları yaparken, üniversiteye devam eden gençlerimizde, işçi ve köylümüzde geleceğin belirsizliği ve endişesi vardır…
Bütün bu gerçekler karşısında, 2010’a kadar görevde kalma şansı olan iktidar partilerinin erken seçim kararı almalarının ardındaki niyeti iyice tahlil etmenizde yarar vardır…
Çözüm için erken seçim kararı aldıklarını söylüyorlar…
Sonbahar’da referandumdan söz ediyorlar…
Bunlar gerçek ise, 2010’a kadar süreleri olduğu halde neden erken seçime gitme kararı aldılar?..
Neden siz değerli halkımıza gerçekleri söylemediler?..
Ayrıca, çözüm tek partinin veya tek kişinin ipoteğinde değildir ve olamaz da….
İktidarda kim olursa olsun, sonunda kararı verecek olan sizlersiniz…
Çözüm zamanı geldiğinde, son sözü siz söyleyecek, çözüm planına siz onay vereceksiniz…
Değerli halkımız;
Beş yıllık sürede hayal ürünü senaryo üretenleri çok kez uyarmaya çalışmışsak da bunda başarılı olamadığımızı biliyorsunuz…
Gerçeklere dayalı araştırmalarımızı, iyi niyetli ve yapıcı önerilerimizi şiddetli bir tepki ve öfke ile karşılayıp, benzeri görülmemiş demokrasi dışı bir yöntemle üzerimize geldiler…
Makarios’un baskı ve tehditleri karşısında dahi susmayan kalemlerimizin susturulmak istendiği, gazetelere kilit vurulma tehditlerinin ileriye taşındığı bir süreç geçirdik…
Demokrasimiz ve basın özgürlüğümüz ilk defa bu kadar ağır yaralar aldı…
Sizlerden aldığımız güçle her türlü zorluğa karşı direndik…
Değerli halkımız,
Yarım asırdan beri devam eden şerefli bir mücadelemiz vardır…
Sıra bu mücadeleyi ekonomik zaferle taçlandırmaktadır…
Nüfusumuz, insanımızın gücü ve dirayeti ile bunu başarabiliriz…
Yeter ki; daha becerikli, daha yetenekli, daha üretken bir yönetim oluşturabilelim…
Yeter ki 19 Nisan seçiminin önemini kavrayıp, demokrasimizde yeni bir sayfa açabilelim…
Bunu en iyi şekilde yerine getireceğinizden en ufak bir kuşku duymuyoruz…
19 Nisan seçimleri sonrasında yeni yatırım projeleri ile küçük ülkemizde yeni bir sayfa açabilir, işsizlik sorununu ortadan kaldırabilir, halkımızın refah düzeyini çok daha ilerilere taşıyabiliriz…
Bunları başarmak için, yatırımlara, istihdama, bilgi, görgü ve beceriye önem veren dinamik bir iktidara ihtiyacımız vardır…
Bunu yaratacak olan sizlersiniz…
Güç sizdedir ve bu gücü en isabetli şekilde kullanacağınızdan hiçbir kuşku duymuyoruz…
Ülkemizin güzel insanları; kararınız sizlere ve ülkemize hayırlı olsun!..
KIBRIS