Yeniden Türkleşebilmek‏

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yeniden Türkleşebilmek‏

(Prof.Dr.Özcan Yeniçeri'nin "Yeniden Türkleşebilmek" adlı yazısının bir özetidir.)




Yeniden Türkleşebilmek: Antiemperyalist Bir Tavır Takınmaktır!


Batının şu veya bu yönüyle başa çıkamadığı bir ulustur Türkler. Bunun bir sebebi Türklerin batı uygarlığına evrensel düzeyde alternatif olacak potansiyele sahip olmalarındandır.


Huntington'un "Medeniyetler Çatışması"nda "İsevi ve Musevi" medeniyetine "Batı", "İslam-Konfüçyüsyen" medeniyetini de "Doğu" diye nitelemesi büyük ölçüde bir kamuflaj içermektedir.


Onun doğu dediği Medeniyet gerçekte "Türk-İslam" medeniyetidir. Zira Türklerin dışındaki İslam ülkelerinin dünyaya ihraç edecekleri petrolden başka ne bir ideoloji, uygulama, yöntem, fikir ne de bir sistemleri vardır.


Türkiye'nin bir ateş çemberi içine alınması ve Avrupa Birliği ülkelerinin negatif tutumunun anlamsız olduğunu sananlar Türklüğün 21. Yüzyıldaki geleceğini bugünden kestiremeyenlerdir.


Türkiye'yi tehdit eden bütün sorunların temelinde bir ölçüde Türkiye'nin gelecek yüzyılda alacağı şekil ve tutacağı yolun çok önemli bir yeri vardır. Türkiye'nin yirmi birinci yüzyılda bir dünya devleti olarak ortaya çıkması "Yeniden Türkleşmesiyle" çok yakından ilgilidir. Bu da sahte ideolojilerle teçhiz edilmiş bir halkla, kendine güveni olmayan bir yöneticilerle, Batıyı ya da Amerika'yı aşın derecede idealize eden bir bürokrasiyle elbette mümkün olamaz. İçinden "etnik-mezhep-ideolojik-gelişmişlik" farklılıkları kışkırtılan dışarıdan sınırlan tehdit edilen Türkiye ile karşı karşıyayız.


Bu yönden Türkiye'de hiç de önemsenmeyecek farklılıklardan sonuç çıkarmaya çalışanlara karşı son derece duyarlı olmak gerekir. Türkiye'ye ve Türklüğe karşı kurulmuş iç ve dış düşmanlık noktalarını çok iyi görmek gerekir. Bu ülkeye karşı bir takım akademisyen cübbesi giymiş beşinci kol uzantılarına karşı uyanık olmak gereklidir. Bir takım aydın kılıklı ajanların toplumu "mozaikle" açıklama heveskarlığının temelinde klasik İngiliz emperyalizminin temel ilkesi yatmaktadır. "Parçala, böl ve yönet".



Mozaikleşme yaklaşımı Amerikan toplumu için bile ne denli tehdit edici olduğunu Zbigniew Brzezinski, "Kontrolden Çıkmış Dünya" adlı eserinde şöyle ortaya koymaktadır:


"Amerikan toplumunu biçimleyen Beyaz Anglosakson Protestan kültüründen küresel mozaiği yansıtan bir kültüre dönüşülmesi, kaçınılmaz olarak değerlerinin de derinden değişmesine yol açacak ve belki de toplumsal birlikteliği daha da zayıflatacaktır...


Ayrışmış bir Amerika'da küresel bir kültürün ve etnik bir mozaiğin oluşmasının, bu ülkenin karşılaştığı sorunların çözümü daha da güçleştireceği inkar edilemez. Eğer bu sorunlarla bir an önce baş edilemezse, ortaya çıkacak olan bu yeni mozayik Amerika'yı giderek yükselen bir şehir gerillası hareketiyle bile yüz yüze bırakabilecektir."



Bölücülük, ayrımcılık, farklılıkların kutsallaştırılması, bozgunculuk ve bütünlüğü zedeleyecek her türlü fitne emperyalistlerin enstrümanlarıdır.


Emperyalizmin ve sömürgeciliğin aleyhinde olmak demek (antiemperyalist) her türden nifakı ve birliği tahrip edecek unsurlara karşı olmak demektir. Zira Türkiye'de bölücülük yapanların İngiliz'in, Ermeni'nin, Rus'un, Yunan'ın, Alman'ın, Suriye'nin ve Amerika'nın kucağına oturmasının sebebi de budur.


Yeniden Türkleşmek; "kendine gelmek - kendini bulmak- kendini bilmek:" anlamına gelir. Temel unsuru bölücülüğe karşı bütünleştiriciliğin, ayrımcılığa karşı ana ve babanın evlatlarının bile birbirinden farklı mizaç ve yapı içerisinde olabileceğin kabul etmeği doğanın gereği olarak kabul eder; ancak "farklılık içinde birliği" savunur.


Yeniden Türkleşmek hareketi Ekvator'dan Alaska'ya; Kuzey Kutbundan Güney Kutbuna arz üzerinde bulunan ve insanlık adına bir anlamı olabilecek bütün değerleri hiçbir kıskançlık duymadan ham veriler olarak ele alıp Türklüğün tarihi tecrübesi, yeteneği ve dahası ile insanlığın hizmetine sokmayı esas alır.


Yeniden Türkleşmek hareketi dünyanın yeni düzeninin Amerika ya da emperyalist batılı güçler tarafından belirlenmesini ahlaka aykırı olarak görür.


Batılılaşmayı Türklerin yaşadığı bir çok medeniyet tecrübesinden biri olarak düşünmek gerekir.


Yine Batılılaşmayı geçmişte Bilge Kağan'a "Ey Türk! Titre ve "kendine Dön" dedirten bin iki yüz yıl önceki Çin'leşmenin 20. yüzyıldaki versiyonu olarak görmek gerek.


Bundan şu sonucu da çıkartmak da mümkündür: Türk'lerin zaman zaman öz benliklerinden uzaklaşmaları ve kendilerini unutmaları söz konusu olmaktadır.


İşte bu aşamada Bilge Kağan gibi, Karamanoğlu Mehmet gibi, Kaşgarlı Mahmut gibi, Atatürk gibi, Alparslan Türkeş gibi "Kendine dön" ikazını yapan aydın ve devlet adamları ortaya çıkmaktadır.


Arınalım, ayıklanalım; birliğimizi, iriliğimizi, dirliğimizi kısaca birlikteliğimizi güçleştiren, varlığımızı zora sokan her düşünceyi elimizin tersiyle bir kenara itelim.


Hangi markayı taşırsa taşısın, hangi gücün aracı olursa olsun bizi biz" yapmayı zorlaştıran, varlığımızı ve medeniyetimizi ikinci plana atan geleneğe, doktrine ve yaklaşımlara rest çekelim.


Düşünen bütün beyinler, acıdan kıvranın bütün yürekler bu ideal etrafında toplanalım. Parça bakışına, bugüne yönelik olana, fiziki görüntülere aldırmayalım. "Bütüne bakmayı bilen", "dün-bugün-yarın" birlikte ele alan, fizik ile birlikte özü de hesaba katan kendi yöntemimize yönelelim.


Yirmi birinci asrı Türk asrı yapmak için; yeniden kendi medeniyetimizin farkına varmaya, yeniden dünyaya örnek ve önder olma idealiyle buluşmaya yani yeniden Türkleşmeye var mısınız!


Prof.Dr.Özcan Yeniçeri

 
Son düzenleme:
Üst