Cevap: Bir Peygamber Vasiyeti Sakın Türk'e Dokunmayın
Sevgili Muharrem Bey,
Dünyamız 20 milyar yaşındadır ve üzerinde yaşadığımız dünya bu günkü şekline bir milyar yılda gelebilmiştir. I. Jeolojik zaman dediğimiz devrin yüz milyon yıl sürdüğünü ve ancak dünyamızda bu devirde at kuyruğu cinsi bitkilerin, yalnızca omurgasız hayvanların var olduğunu biliyoruz. Bu kadar uzun süren bu devrin sonlarına doğru dört ayaklı bazı hayvanlar, balıklar görülmeğe, dünyadaki yerlerini almaya başlayabilmiştir.
Otuz milyon yıl süren II. Jeolojik zaman içinde de açık tohumlu bitkiler, deniz sürüngenleri, kara sürüngenleri ile uçan sürüngenler bugün ancak Walt Disney dünyasının görüntüleri ile dev yaratıklar dünyanın hakimi olmuşlardır.
Toplam yirmisekiz milyon yıl kadar olan III. Jeolojik zamanda kapalı tohumlular, bir ve iki çenekliler görülmeğe , gittikçe tekamül eden canlılarda ise memeliler ortaya çıkmıştır. Günümüze kadar gelebilenlerin yanında bazılarının nesilleri geniş arz tarihi içinde tükenmiştir. III. Jeolojik zamanın sonlarına doğru ilkel insana dünyamızda rastlayabiliyoruz.
Tanrı yarattığı dünyada, o güne kadar yarattıklarını kafi görmemiş olmalı ki insanı yaratmıştır. İster Havva ile Ademden olmuş deyip dini yolla, ister evrimsel gelişim deyip ilmi yolla oluşumunu tarif ettiğimiz insan dünyaya ayak basmış, uzunca bir zamanda evrimini tamamlayarak dünyaya hakim olmuş, onu diğer yaratıklardan ayıran zekasıyla zor iklim şartları içinden çıkmasını bilmiş ve varlığını koruyarak bugüne gelebilmiştir. Zor iklim şartları dedim, zira dünyamız henüz yer yer buzullarla kaplıdır. Beşyüzbin yıl süren yılda son buzulların çözülmesi için zamanın geçmesini beklediğini söylersek insanoğlunun ne kadar zor şartlarda varlığını koruduğunu anlayabiliriz.
Önce tabiatla sonra da çevresindeki vahşi hayvanlarla mücadele etmek zorunda kalan insanoğlu, beslenme nedeniyle diğer yaratıklardan üstün vasfı olan zekasını kullanarak araçlar yapmış, bunlarla hem kendisini savunmuş hem de avlanarak beslenmesini sağlayabilmiştir. Bu ilkel insanın yaptığı ilk aletleri Anadolumuzun bir çok yerinde de görebiliyoruz.
Buraya kadar dünyamızın ve insanlığın gelişimini çok kısa olarak anlatmaya çalıştım. Böyle bir uzun dünya tarihini, çok kısa olarak islam tarihi ile sonlandırılmasına katılmıyorum. Dünyamız belki 20, 30, 40 milyar yıl daha canlı kalacak. Bu sürede hangi toplumların dünyamızda yerini alacağını bilemeyiz.
Artık uzaya baktığımızda diğer alemlerde hayatın var olabileceğini hayal ediyoruz. Şu an yazımı sonlandırmak için acele ettiğimden hadis mi, ayet mi tam hatırlayamadım, “yıldızlara bile gitseniz ölüm sizi yakalayacaktır” diye. Doğrusunu artık siz söylersiniz.
Bu gün insanoğlu eğer yıldızlara gidemeyecekse o yıldızların işi ne ? Sadece gece süsü olduğunu düşünmüyorum. Mutlaka insanoğlu oralara ulaşacaktır.
Madem tanrıya halifedir insanoğlu, mutlaka kainatta söz sahibi de olacağından oralara ulaşacaktır.
Anlatmaya çalıştığım bugün savunduğumuz düşünceler, yarın fiyaskoyla sonuçlanabilir. Yarının neleri getirip neleri götüreceğini kimse bilemez.
Transformasyonu sanırım bilirsiniz. Bir tıltıl ömrünü tamamlayıp, koza sonrası mükemmel renklere dönüşen bir kelebek olarak gelişimini tamamlamaktadır. Eğer siz bu değişimi bilmeseydiniz ve kelebeği incelemiş olsaydınız o kelebeğin daha önce tırtıl olduğuna dair hiçbir biyolojik bulgu bulamayacaktınız. Tırtılken gördüğünüz için olayın özünü biliyoruz.
Yaratıcı yarattığı bir çok örneklerle mesajlar vermektedir. Habil ile kabilin kavgası cinayetle bittiğinde de karga ne yapacağını göstermesi bu mesajlara olan örneklerden biri değilmidir. Yani insanoğlu nereden geldiğini araştırmak için ne yaparsa yapsın asla bulamayacaktır. Ne olacağını da asla öğrenemeyecektir.
Bu sırlar zamanla çözülecektir ve bu oldukça uzun bir zamandır. Geleceği bilmeden olayı bugüne bağlamanın, kaynaklamanın yanlış olduğunu düşünüyorum.
Bizim yapacağımız erdemli insan olabilmek için yapmamız gerekenlerdir. Aynı havayı koklayan, aynı dili konuşan, aynı kültürü paylaşan yurtdaşlarımızla olan bağı kuvvetlendirmek için var gücümüzle çalışmalıyız.
Saygılarımla