Cevap: Saylan: Artık Bir Görevim Daha Var!...
Öncelikle tartışmanın bir şekilde rayına gireceğine sevindim.
Ben bir dernek başkanıyım ve şunu belirtmek isterim ki, dernek tüzüğümüzü hazırlarken kitap, gıda ve giysi gibi ihtiyaç maddeleri bankacılığı yapmak istediğimizi tüzüğe aldığımızda tüzüğümüzün yeniden düzenlenmesi istendi.
... bankacılık hizmetleri izni sadece cemaatin desteklediği derneklere veriliyor.
-----------------
Burs konusuna gelince, bu konuda yaptığım bir kaç araştırma üzerine düşüncelerimi belirtmek istiyorum, kesinlikle bilimsel bir çalışma değildir, bazı uzmanların görüşleri alınmıştır :
Burs verilen öğrenci, öncelikle para alan genç ve para alarak yetişen kişi olarak birey özelliğini kazanamıyor diyen psikiyatristler var, devlet burslarını hariç tutuyorlar.
Devlet, sosyal devlet sıfatı nedeni ile bunu yapıyor ve karşılık olarak geri ödeme şartı koyuyor.
Karşılıksız burs alan öğrenci burs verene karşı daima borçlu oluyor.
4. murat başka ülkelere borç verirken ne demiş, "para almaya alışan emir de alır."
Dernek ve vakıflarca verilen karşılıksız bursların da elbette bir karşılığı vardır, ancak bunlar karşılıklı sözleşmelerle belirlenmediği için asla ödemeleri bitmez. Bu durumda bireyi olumsuz etkiliyormuş.
Öğrenci devletten, anneden, babadan veya bir başka yakınından alamadığını bu kurumlardan aldığı için, devlet, anne, baba yerine bu kurumları koyuyor, diyen uzmanlarda var.
Öte yandan devletin yapması gereken bir görevi devlet izni ile faaliyet gösteren kurumların yapması ile alt bellekte yani bilinç altında devlet bu kurumlardan küçük düşüncesi oluşuyormuş.
Şimdi bu olumsuz etkileri Türkan Saylanın bilmemesi en azından bir kaç olumsuz görüşü okumamış olması imkansız.
Buna rağmen binlerce öğrenciye burs veriyor ve bunu her defasında artan bir sesle dile getiriyorsa bu maksadının devleti küçük kendi vakfının büyük olduğunu belgelemek için yırtınıyor diye düşünmemek imkansız.
---------
.... Bankacılığı izni cemaat destekli stk lara veriliyor, (inanmayan bir tüzük yazıp götürsün valiliğe ve biz dernek veya vakıf kuracağız, tüzük taslağımıza göz atarmısınız desin, tüzük taslağı da internette var)
Bursların gençleri nasıl etkilediği biliniyor ve buna ısrarla devam edilirken sürekli yüksek sesle bu halkın başına vuruluyor.
Arada da cemaat ile ufak tefek kapışmalar oluyorsa bu, aynen bu öbekte olduğu gibi insanları her şey için ve her şartta ikiye bölmek, kavga ettirmek, devleti küçük düşürmek için çalışan iki organizmanın ortak bir noktadan çıktığını gösterir.
Eğitim gereçekten çok önemlidir, ancak ülkemizdeki eğitime, özellikle ingilizler "cahillik öğretisi" diyorlar. Nedir cahillik öğretisi, bir başkasının tespitlerinin öğrenilmesi, araştırma yapmadan, sorgulamadan başkalarının sözlerine inanılarak eğitim yaptırmak.
çev - çydd bu derecede eğitim ile iç içelerken eğitim kalitemizin yükseltilmesi için ne yapmışlardır?
Hiç bir şey!
Yapılanlar, olumsuz niteliklidir. Ayrıca devamlı olarak başa kakılmaktadır.
İyi niyet aramak saflık olacaktır.
Gelelim, sıra üzerinde namaz mı kılınacak, bale mi yapılacak?
Türkan Saylan sıra üzerinde namaz kıldıracaklarına bale yaptırsınlar demiş, Ayşe arman ile yaptığı röportajda da bunu kabul ediyor zaten, bu sözü gerçek.
Okul sırası üzerinde ne namaz kılınır, ne bale yapılabilir.
Okul sırası üzerinde namaz kılma biçimi gösterilebilir, ama bale nasıl yapılır gösterilemez.
Bu söz dahi eğitimizde karmaşa yaratmak için dile getirilmiş bir söz olarak karşımızda durmaktadır.
Söze karşı çıkanlar, mantığından ziyade namaz ve baleyi birbirine karşı alternatifmiş gibi algılarak cevap vermeye çalıştıkları (bunun böyle algılanacağından eminlerdi muhtemelen) için hep havada kaldı.
Sanki bale yapan namza kılamaz gibi kılmamalı gibi veya namaz kılan bale yapamaz gibi yapmamalı gibi değerlendirilerek iki senedir ülke gündemi meşgul edildi.
Öte yandan henüz gündemde olmayan bir konu daha var. son bir kaç senedir, galiba üç sene, İstanbul Kasımpaşada Çingene çocuklara çev - çydd destekli olarak batı müziği öğretiliyor. Bunun nesi kötü diyene de şunu sormak istiyorum, öğretilen müziklerin hepsinin klise ilahileri olması masum bir tesadüf olabilir mi?
Bu yıllar içinde kaç Kasımpaşalı Çingene çocuk ve ailesi hristiyanlaştırılmış olabilir?
Batı müziği denildiğinde klise ilahileri öğretilmesi ne kadar masum bir davranıştır, sebebi ne olabilir?
Peki ülkemize faydası nedir?
Madem Türkan Saylan ülkemiz için bir şeyler yapıyor, yaptığını iddia ediyorsa bu davranışının ükemize faydasını da kendisinin veya birlikte çalıştığı kişilerin açıklamasını beklemek hakkımızdır.