Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Mehmetcik

New member
Katılım
17 Haz 2008
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

AsistaN1 ordu istihkam taburları, ateş altında, taarruz sırasında bizim veya düşmanın döşediği mayınları temizleyerek orduya yol açar.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

YapMAYIN, satMAYIN……
Milletin Tanımı, Sosyologlara göre “Bir ruh, ülküler (idealler) ve duygulardaki birlikteliğin meydana getirdiği değerlerin bütünüdür.” şeklindedir. Bunun maddi yönü ve bu değerlerin tümünün adına VATAN denilen bir toprak, ama mukaddes bir toprak ki ona YURT da diyoruz,, bu değerlere sahip ve bir arada, aynı amaç ve değerlerle yaşayan insanların hak ve yetkilerini mutlak surette kullanabildikleri bir yeryüzü parçasında gerçekleşir.Bu Vatan’dır. Kutsal bir toprak parçasıdır Vatan. Her karışı Milleti için çok değerlidir. Her karış toprağı Misakı Milli sayılmalı ve geçmişte olduğu gibi cansiperane, can pahasına korunmalıdır. Vatanın korunması bir MİLLİ ŞUUR meselesidir. Milli Şuurun dayandığı en önemli ve etkili olgu, ÖZGÜRLÜK ve BAĞIMSIZLIK olgusudur. Özgürlük ve bağımsızlık veya bir başka güzel tanımıyla İSTİKLAL duygusunun temeli Türk Kültür ve Töresinin baş ana maddesidir. Türk’ün özüdür İstiklal, damarlarındaki asil kanda mevcut en etkili ve yoğun harstır, özelliktir İstiklal.
Milletin istiklal hedefinin işlerliği Milletin ve O’nu yönetenlerin birlikte düşünmesi gereken bir zorunluluk oluşturur. Yani yönetenler, demokratik rejimlerde seçim denilen olgu sonucunda yönetme yetkisini yasada belirtilen süre ile geçerli olmak üzere “Milletin Vekili” olarak elde edenler, bu yetkiyi kullanırken, Milletin ve Vatanın, yani KAMUNUN çıkarlarını ve hedeflerini
en üstte ve önde tutmak zorundadırlar. Kamutay sözünün oluşumu buradan gelir.
Yönetenler, bir gün halka ve sonunda kaçınılmaz olarak HAK’ka “Yevmi Yekumul Hisab günü” (Bütün hesapların görüleceği Gün) hesap vereceklerini daima düşünmelidirler. Bu nedenle, yetki ve sorumluluk daima birlikte düşünülmelidir. Gerçek yöneticilerin, karizmatik yöneticilerin böyle bir düşünce sorunu olmaz. Onlar zaten aldıkları yetkiyi kendilerine veren, egemenliğin kayıtsız ve şartsız sahibi olan GÜCÜN HER ÖZÜNÜ, ÖZELLİĞİNİ, VEÇHESİNİ özümlemiş kişilerdir. İdeal insanlarıdır onlar, Bu günü değil, adına tarih denilen geçmiş günleri ve İstikbal ve İstiklal demek olan gelecek günleri düşünen değerli insanlardır. Halka ve nihayetinde Hak’ka verecekleri hesap olamaz. Göçtüklerinde ahrette ve halkın gönlünde en güzel, en nadir ve en unutulmayacak yerleri alırlar. Nur içinde yatsın EN BÜYÜK TÜRK Mustafa Kemal Atatürk gibi…
Güzel Anadolu Türk Milletinin son olarak Yurt ve Vatan edindiği en önemli toprak parçasıdır. Gerçeklere ve koşullara göre de SON VATAN’dır. Bundan ötesi Ülkülerde yaşatılan Türk Birliği ve Kavuşmasıdır. 1071 Malazgirt Utkusuyla Anadolu Türk Vatanı olarak tescil edilmiş, Kurtuluş Savaşındaki hiç kimsenin bu gün dahi UNUTMAMASI GEREKEN Kutsal Bir Mücadele bu tescile son mühür Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Milleti tarafından silinmeyecek, değiştirilmeyecek şekilde vurulmuştur.
Türk Milletinin tarihi ibretlerle doludur. Bu ibretler alınmazsa, bilhassa yönetenler tarafından iyi algılanmazsa hatalara düşmek kayıplara müessir olabilecek durumlarla karşılaşılması kaçınılmaz olacaktır. Burada Mustafa Kemal Atatürk’ün çok derin anlam taşıyan, Türk Milletinin hasletlerini değerlendiren, özelliklerini özetleyen çok veciz bir sözünü yazacağım BİRİLERİNE DERS OLMASI amacı ve düşüncesiyle….
Demiş ki Mustafa Kemal, “Vatanımızı paylaşma ve yok etme düşüncesini bu kadar açık ve haysiyet kırıcı şekilde ortaya koyan anlayış ve durumlar karşısında titremeyecek duygusuz bir Türk düşünemiyorum. Tanrı’ya binlerce şükredelim ki, Milletimiz, ruhundaki kahramanlık azmiyle, tarih boyunca sürüp giden hayat ve varlığını, hiçbir zaman ne kaderin akışına ve ne de böyle CELLATÇA hükümlere kurban etmeyecektir.”
Mustafa Kemal Atatürk’ün bu en Büyük Türk’ün, 1937 tarihinde 27 Temmuzda “Hakimiyeti Milliye” gazetesine verdiği demeç bu yazı için de konu olan Güncel Bir Konu için “Sınırlardaki mayın temizleme” konusu için ibret verici değer taşımaktadır. Keramet sahibinden menkuldür. Şimdi “van minüt” diyerek bu şahane demeci iletelim.
"Ortadoğu”da bütün bir bölgede çıban başı olacak bir Yahudi Devleti”nin kurulma aşamasında olduğunu sezinledikten sonra “Filistin”e el sürülemez. Türkler bölgedeki yabancı işgali kabul edemez. Hz. Muhammed”in ve kutsal değerlerin hürmetine İslam”ın mukaddes topraklarının Yahudilerin ve Hıristiyanların nüfuzuna girmesine engel olacağız. Ordumuzun buna gücü yeter. Birinci Dünya Savaşı”ndan sonra Arap kardeşlerimizden uzak kaldık ancak onların aralarındaki karışıklıkları kimse bizden iyi bilemez.” demiştir Atatürk.
Mustafa Kemal Atatürk gerekirse mukaddes topraklar için savaşmayı ön görmektedir. Mustafa Kemal”in bu kararlı tutumunu benimsemeyen ve halen ABD ve İsrail ekseninden bir türlü çıkamayan Türkiye; eğer böyle giderse yakın bir gelecekte Siyonist İsrail’in komşusu olacaktır. Plan tutar ve işlerse ileride neler olacağını düşünmek bile bir Türk için karabasandır, kabustur. Bu kabul edilemez, edilmeyecektir de.
Hal böyle iken, geçmişte yaşanmış düşünce ve gerçekler böyle iken son günlerde “minareyi çalan kılıfına uydurur” casına bazı yetki sahipleri geçmişi, tarihi unutma talihsizliği gösterircesine, Halka ve Hak’ka hesap vereceklerinin muhakkak olduğunu göz ardı edercesine yıllar önce ülkemizin güvenliği için sınırlarımıza TÜRK ASKERLERİNİN KISITLI İMKANLARLA döşedikleri mayınların temizlenmesi gerekçesiyle bir takım Ticari girişimlerde bulunuyorlar.
Bu mayınların temizlenmesinin gerekçesinin Ottawa Sözleşmesi olduğunu biliyoruz da, Yurtsever, devletçi, Ulusçu, Kamu yararı doğrultusunda olan tek görüş olarak, bu toprakların, bu değerli Vatan Parçalarının, binlerce dönüm miktarındaki bu toprakların Türk Ulusuna, ekonomisine ve insanına kazandırılmasından başka bir şey düşünülmesinin de Vatana İhanet olarak nitelenebileceğini de düşünmeden edemiyoruz.
Böyle bir ideal düşünce ile bu işin ülkemizin imkanlarıyla, ne olursa olsun BİZİM TARAFIMIZDAN yapılması gerekliliğinin de ön planda tutulması gerektiğini öne sürüyoruz. Yönetenlerimizin bizim düşüncemizin bu olduğunu bilmelerini istiyoruz. Vatan ve Millet Sevgileri DUMURA UĞRAMIŞLAR VARSA bunlar dışında bizi yönetenlerin bu isteğimiz doğrultusunda hareket etmelerini istiyoruz. Bu onlara açık hitabımızdır. Bu işi, bu mayın temizleme işini eğer Büyük Türkiye Devleti yapamıyorsa söylenecek başka şey olamaz. Ama Türk Milleti Devleti ile beraber zaten yabancı olmadığı bir “Kemer Sıkma” politikası ve anlayışı ile bunu yapabilir. Yapabilir değil YAPAR. Nitekim 1956 yılı Fakir ve gelişmekte olan Türkiye’sinin kendi kısıtlı imkanlarıyla döşediği bu mayınlar, gerektiğinde, istenirse, kutsal aile birlikteliklerinin anlamlı nişanesi olan nikah yüzüklerini devletine sıkıntısını gidermesi için vermiş bir Milletin anlayışı ile “toplumsal bir anlayışla” Milletin kendisi tarafından temizlenebilir yabancıları , niyeti Türk Milletini ve Devletini tarih sahnesinden silmek amacından başka bir şey düşünmeyen yabancıları karıştırmadan.
Yukarıda yazdığım gibi bu Millet Nikah yüzüklerini devletine vermiş fedakar bir millettir. Bu millet 1,20 TL ye alabileceği 1 litre benzini 3,17 TL ye alacak kadar “bonkör” bir millettir, Bu millet Başbakanına 250 milyon US dolarına uçak alabilecek güçte “büyük” bir millettir. Örnekleri uzatmaya gerek yok, muhalifi, taraflısı herkes biliyor.
Suriye sınırındaki mayınları 1956 yılında döşeyen 7. kolordu, İstihkam taburunun o zamanki komutanı, şimdilerde 80 yaşını aşmış bir Türk komutanı olan Kemal Güner, o zaman döşenen mayınlar için krokilerin tutulduğunu, her bir mayının yerinin bilindiğini ve bu yaşında olmasına rağmen kendisine tahsis edilecek bir tank ve birkaç tabur askerle bir mevsimde bu mayınların temizlenebileceğini söylüyor. Bu işe Türk Ordusunun muktedir olduğunu belirtiyor. Doğru söylüyor, Türk Milletinin sesini dile getiriyor Kemal Komutan. Çünkü O bu vatanın bir gerçek evladı, gerçek bir mensubu.
Medya, yazarlar, çizerler, düşünürler taraflısı ve tarafsızı ile bu konuya menfi bakıyor. Ama Türkiye Cumhuriyetinin Sayın Başbakanı, Davos’taki van minüt çıkışıyla israilin yaşlı Cumhurbaşkanının dizlerini titreten büyüğümüz bu konuda mutlaka bir düşünce ve amaca bağlı olarak çok ısrarcı bir tutum sergiliyor. Gazetelerden izlediğimiz kadarıyla işin bir İsrail şirketine kotarılması isteniyor. Keşke düşüncesinin gerekçesini bilsek de biz de kendisini desteklesek. Ama bilmiyoruz ve galiba bilmemiz de istenmiyor….
Bu işin İsrail şirketine kanun çıkarılarak 44 yıl işletme hakkıyla verilmesi konusunda ekonomik düşünürsek, realiteye ve sonuçlarına kendimizi teslim ederiz. Sınırlarımızdaki bu toprakların, atalarımızın kanıyla şekillenmiş, çizilmiş Vatan Topraklarının stratejik önemi olan sınırları olduğunun bilincinde olmamız gerekir. Sadece ekonomik veya materyalist düşünmek yetmez. Türk Ekonomisi, Türkiye’nin güvenliği var ise vardır ve gelişebilir. Türkiye’nin güvenliği ise şehit kanlarıyla çizilmiş sınırlarının korunması ile kaimdir. Sen şimdi tut, bu sınırların en uzun, en etkili, ve en stratejik olanını İdeali DİCLE VE FIRAT’a ulaşmak olan bir ülkeye ver. Bilinir ki İsrail bayrağının üstündeki MAVİ ÇİZGİ DİCLE VE FIRAT’ı alttaki MAVİ ÇİZGİ NİL NEHRİNİ temsil eder ve aradaki bölüm israilin idealindeki vatan topraklarıdır. İsrail şimdi bu idealinin bir kısmını, önemli bir bölümünü para ile satın almak üzeredir. Buna imkan ve çanak tutmamak ve engel olmak da her TÜRK’ün görevidir.İşbu yazı da bu görev bilinci ile kaleme alınmıştır diğer kardeşlerimin yazı ve yorumları gibi…
Türkiye bu yanlıştan dönmelidir. Telafisi mümkün olamayacak vahim sonuçlarını şimdiden görüp bu iş yapılmamalıdır. Bizi yönetenler karar verirken bu konunun Ülkenin menfaat ve İstikbali ile ve hatta İSTİKLALİ ile çok yakın ilintili olduğunun bilincinde olmalıdırlar. Türk Milleti her türlü iletişim aracı ile, medyası ile, sivil toplum kuruluşları ile böyle bir uygulamaya MİLLET’in KARARININ “HAYIR” olduğunu, bu uygulama ve yaklaşımın Ülke ve Türk Milletinin Ali menfaatlerine uygun olmadığını ilgililere anlatmalıdır. Bizi yönetenler Tanrı’nın da yardımıyla eninde sonunda gerçeği görüp ona göre hareket edeceklerdir. Yoksa SONUÇ HEPİMİZİN ZARARINA OLACAKTIR.
Saygılarımla.
 

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

TSK'nın bunu yapabilecek kapasitesi mevcuttur.Bütün araç ve gereçlere sahip olduğunu iyi biliyoruz.Her fırsatta gururlanarak bahsettiğimiz ordumuz, bir mayın temizleyemecek kadar aciz değildir, şahsım adına aciz olmadığını düşünüyorum.Barış halinde iken mayın temizleyemiyorsa TSK, herhangi bir savaş esnasında mayınlı bölgeden askerlerini nasıl geçirecek?

Öte yandan bu işi NATO'ya ihale etmek onur kırıcı bir durum."Biz yapamıyoruz, biz yetersisiz bu konuda bilgi ve deneyime sahip değiliz demekten farksız bir durum...TSK haydi görev başına...
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Mayın konusunda bir hususu daha belirtmek istiyorum.

Bu konu önemlidir, mayın temizletme konusu 10 yılı aşkın bir süredir gündemdedir.

Bazı arkadaşlarımızın yazılarından konu akp ye mal edilmeye çalışılıyor, sanılıyor ki gündeme yeni geldi. Oysa gerçekte bu konu akp den en az 6 veya 7 sene önce gündeme geldi.

akp ise arada geçiş aşamasında ihale üzerine kalacak ve bu sebeple iktidardan uzaklaştırılacak gibi gene bir oyuna gelmemek adına dikkat çekiyorum.

Birilerinin toplum mühendislerinin seneler önce "barış gönüllülerinin" topladıkları bilgiler ile ülkemiz üzerinden oyun oynamasının önüne geçmesinin bir yolu da sunulana değil gizlenene bakmak.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Muhterem Kardeşlerim konuya ilişkin olaran, çok can alıcı noktalara değinen bir yazıyı, Doçent Dr. Oya Akgönenç'in altına imzamı atabileceğim bir yazısını sizinle paylaşmak istedim.
Saygılarımla..

SURİYE SINIRINDA Kİ MAYINLAR
Doç. Dr. Oya Akgönenç
MAYINLAR, ZİRAAT VE SİYASET
Bugün dünyanın çeşitli ülke ve bölgelerinde tehlikeli mayın yatakları bulunmakta olup, bunlar Afrika’da, Asya’nın çeşitli ülkelerinde, Avrupa’nın ortasında ki Bosna-Hersek ve Kosova gibi ülkelerde hala büyük bir problem teşkil etmekte ve pek çok insanın ölmesine veya sakat kalmasına sebep olmaktadırlar.
BM kararları bunların temizlenmesi ve dünya’nın bir an önce mayınlardan arındırılması kararı alınmışsa da bu son derece yavaş işleyen bir uygulamadır. İşlemin kendisi zordur. Mayınların tespit edilip, tek, tek patlatılması, etkisiz hale getirilmesi gerekmektedir. Ne yazık ki mayın döşeme işini sadece birbiri ile problemi olan ülkeler ve devletler değil, çeşitli terör grupları, tedhişçiler ve istikrarsızlık yaratmak isteyen gruplar da kullanmaktadır. Bu sebeple bunların durdurulması ve sonra da temizlenmesi gayet zor bir iştir.
Suriye ile Türkiye arasında uzun yıllar “kapalı sınır politikası” uygulanmış, tel örgüler ve mayın yatakları ile bu yasaklar pekiştirilmiştir. Son yıllarda ki olumlu gelişmeler sonucunda iki ülke arada ki arazinin temizlenmesine ve mayınların kaldırılmasına karar verilmiştir. Ama bu gün daha başka bir problem ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Bu mayın temizleme konusu teknik bir olay olmanın çok ötesinde önemli etkileri olacak bir olaylar dizisinin ilk adımı olarak görülüp, dikkatle izlenmelidir. Muhakkak ki bu konuda daha birçok defa yazılacak ve sizlerin dikkatlerinin bu konuya yoğunlaşması için gayret sarf edilecektir. Bu konuda üzerimize düşen uyarma, aydınlatma, ikaz etme görevlerini yerine getirmeye çalışırken, bu “temizleme işinin” bizatihi kendisinin tam bir gizli mayın yatağı olduğu konusunun da aydınlatılmasına çalışılacaktır.
Olayda ki çelişkiler:
Mayın temizleme konusu:
En az 10-15 yıldır fikri alt yapısı yavaş, yavaş hazırlanan bu olayın eriştiği nokta hem Türkiye ve hem de Orta Doğu açısından tehlikeli bir durum ortaya çıkartmaktadır.
• Mayın temizleme olayına birçok değişik grup sahip çıkmaya veya elde etmeye çalışmaktadır. İşin en garip yanı ise ellerinde bu konuda en son teknolojiye sahip olan ve her türlü imkanı bulunan ve bu mayınların haritalarına da sahip olan Askeriye’nin, bu konu ile ilişkisi kesilmiş bulunmaktadır.
Tekrar ediyorum: elinde teknolojisi ve mevcut mayınların işaretlendiği arazi haritaları bulunduğu halde ve herkesten ve her kurumdan daha ucuza ve daha iyi bir şekilde bu temizleme işini gerçekleştirebilecekleri halde Genel Kurmaya bu görev tevdi edilmemektedir.
* Mayınlı arazinin tüm haritaları Genel Kurmayda bulunmakta ve bu işi 35
36 milyon Dolara halledebileceklerini söylemektedirler. Ama bu da kabul edilmemektedir. Ayrıca, bu işi özelleştirme idaresinin yapmasının önü de hukuken kesilmiştir.
* Tam bu günlerde, TBMM’de bu konuda yeni bir kanun çıkartılmaya çalışılmakta olup, bu kanunla mayın temizleme işi halledilmeye çalışılmaktadır.
Bunun anlamı şudur: kanunda’ki tarife uyan özel şirketlerin bu işi üstlenme hakları doğacaktır. Adeta “şiparişe uygun şartlarda” hazırlanacak gibi görünen bu kanundan kimlerin yararlanacağı BÜYÜK DİKKATLE İZLENMELİDİR.
Böyle bir durumda herhangi bir paravan şirket olabilir, hatta görünürde TC uyruklu kişiler olabilir ama onların kimlerle ortak olduğu bilinmelidir. Şu anda bu mayın temizleme işine en çok İsrail devleti ilgi göstermektedir. Bu şirketlerin ortaklarının İsrail uyruklu kişiler olması adeta kesin gibi görünmektedir.
Arazi mayından temizlendikten sonra 49 yıllığına da tarım için kiralanmış olacaktır. Burada yapılacak olan tarımdan kazanılacak para çok yüksek bir meblağdır. Bu otomatik olarak, mayını temizleyen kim ise o kimseye gidecek muhteşem bir kar’dır.
Böyle bir “Yabancı İhalenin” Sakıncaları:
• Kendi topraklarımızın üstünde, başka bir ülkenin fiili kontrol ve hakimiyetini kabul etme durumu ortaya çıkmış olacaktır.
• Mayınlı arazi en az 350,000 dönüm olup, buna Ceylan pınar ve diğer devlet çiftlikleri de eklenince söz konusu kiralanacak arazi yaklaşık 650,000 dekar araziye çıkmaktadır. Kimine göre nerede ise iki KKTC toprakları kadar bir yer. Ama , muhakkak ki Aydın ilinin ekili-dikili topraklarının 2 katı kadar yer olacaktır.
Bu topraklar yarım asırlık bir dönem için ( 49 yıl) başka bir devleti beslemek üzere tarıma açılacaktır. İlaveten içinden (büyük ihtimalle) petrol çıkarsa, bunun da kullanma ve işletme hakları kiralayan devletin veya firmaların olacaktır.
* Zaten Türk devleti GAP projesi ile buraları suladığı için, kiralayan her kim olursa, onların su getirme zahmeti de olmayacaktır. Yani masraf ve zahmet’in tümünü Türk devleti ve sonuçta Türk halkı karşılamış olduğu halde, faydasını ve kar’ını başkaları kullanacak ve yararlanacaktır.
Gözden kaçan büyük tehlikeler:
• AB 2004 İlerleme Raporuna bakıldığı takdirde Türkiye’nin GAP sularının belli bir tarihte “uluslarararası bir su yönetim idaresine” yerleştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu husus, hernedense hiçbir zaman TBMM de görüşülüp, tartışılmamıştır. (çok garip bir olay ! ) Yine aynı AB raporu’nun su ile ilgili kısmında adeta bu işlemin gerekçesi gibi yazılan bir diğer husus da, bunun İsrail’in ve komşularının eşit su haklarının korunması olduğu hususudur. (bunu yazan AB devletleridir, kısaca niyetlerini belli etmektedirler).( 2004 İlerleme Raporunun Ingilizce metninde, Meseleler Raporu kısmında, sayfa 10 da original hali ile okunabilir)
• Kıbrıs adası da vaktiyle, Ingilizlere , sadece donanmalarının bakım ve ikmali gayesi ile geçici olarak kiralanmış ama ondan sonra da Ingilizler oradan ayrılmamışlardır. İngilizler halen Kıbrıs’ta askeri üs bulundurmaktadırlar. Bu alınacak büyük bir ders olmalıdır.
• Adı geçen alanlar İsrail veya perde arkasında ki İsrail firmalarına kiralandıktan sonra Israil’in hayali ve ideali olan Dicle-Fırat sularına ulaşmış olacağı da gözden kaçmamalıdır. Acaba hükümet bu hususları göz önünde bulundurmaktamı dır?
• Manavgat suyunu “ pahalı “ diyerek almaktan vazgeçen İsrail’in su derdi de böylece halledilirken ilerki yıllarda beklenen “gıda darlığı” sırasında da “gıda derdi” de halledilmiş olacaktır.
• Dünya’nın yakında” gıda kıtlığı ve su sıkıntısı ile “ karşı karşıya kalacağı Dünya Çevre Raporlarında çokça anlatılmaktadır. Böyle bir dönemde yurdumuzda, sınırlarımız içinde gelişeceği açıkca görünen böyle bir durum, vahim bir gelişmedir.
• Diğer taraftan, ilişkilerimizi geliştirmeye çalıştığımız Suriye açısından da son derece zor bir durum ortaya çıkacaktır. Suriye’nin Güneydeki Golan tepeleri( yine su kaynakları ile dolu olduğu için) zaten İsrail’in işgali altındadır. Şimdi de mayın temizleme ve tarım yapma bahanesi ile Kuzeyinde ki topraklar da İsrail kontrol’ü altına girerse ortaya kabul edilemez bir durum çıkacaktır. Kiralanacak araziye katılması düşünülen Ceylan Pınar yöresinin de yer altı suları çok boldur. Bunun da kullanım ve kontrolü yabancıların eline geçmiş olacaktır.
Bu durumda ,Suriye’nin Türkiye’ye güvenmesi zorlaşacaktır. Bunun en vahim sonucunun da Türkiye’nin yalnızlığa itilmesi ve tedricen Müslüman ülkelerden ve Orta Doğu’dan kopmasıdır.
Buradan tekrarlıyoruz: bütün bu şartlar altında ihaleyi yabancılara vermenin hiçbir alemi ve ihtiyacı yoktur hatta sakıncalıdır, tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
İşimizi, en iyi ve doğru şekilde, kendimiz yapabiliriz.
 

İl_Bilge_Katun

Dost Üyeler
Katılım
5 Nis 2009
Mesajlar
175
Tepkime puanı
0
Puanları
0
TSK, 2 Yıl Önce Suriye Sınırında Mayın Temizlemiş

TSK, 2 Yıl Önce Suriye Sınırında Mayın Temizlemiş



Suriye sınırına döşenmiş mayınların çıkarılmasıyla ilgili tartışmalar gündemin ilk sırasına yerleşirken, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 2 yıl önce Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinde mayın temizliği yaptığı öğrenildi.

TSK Mayın Temizleme Bölüğü, bölgedeki 7 bin metrekare alanı mayından arındırdı. Gümrük kapısının ticarete açılması çerçevesinde yürütülen 3 aylık çalışmada, mayınlar özel dedektörler yardımıyla tespit edilerek topraktan çıkarıldı.

Sınırdaki mayın temizleme çalışmasının ikincisi ise özel bir firma tarafından Mardin'in Nusaybin ilçesinde gerçekleştirildi. Yeni sınır kapısının inşa edileceği 200 dönümlük arazi, geçen yıl Tüsan Yapı'nın Alman ortağı Tauber firması tarafından temizlendi. 6 kişilik teknik ekip 'mayın faresi' olarak tanımlanan araçla Mohris Tepesi ile 2. Hudut Taburu'na bağlı Demirtepe Karakolu arasındaki çalışmayı 26 günde tamamladı. Bölgeden 310 antipersonel ve 35 antitank mayını ile bir el bombası çıkarıldı. Tauber, önümüzdeki hafta Kilis'teki 38 dönümlük alanda da mayın temizliğine başlayacak.

Mayınlı araziler Suriye sınırındaki 6 ilde bulunuyor. Hatay, Kilis, Şanlıurfa, Şırnak, Mardin ve Gaziantep'teki 215 bin dekar alanda yaklaşık 600 bin mayın var. Bu bölgenin 189 bin dekarı Hazine'ye, 13 bin dekarı şahıs mülkiyetine, 7 bin dekarı TİGEM'e ve 5 bin dekarı da Devlet Demiryolları'na ait. Kara mayınlarının temizlenmesini öngören Ottowa Anlaşması'na göre Türkiye'nin 2014 yılına kadar mayın meselesini çözmesi gerekiyor.

Tauber firmasının Türkiye Genel Müdürü Sıddık Özdemir, Nusaybin'deki mayın temizleme çalışmalarını yaklaşık 1 milyon 200 bin Euro değerindeki 'mayın faresi' isimli araçla gerçekleştirdiklerini söyledi.

Cihazın tespit ettiği mayınlar uzmanlarca toprak altından çıkarılıyor. Uydudan ve helikopterle üstten çekilen fotoğraflarla mayınların yerini tespit etmek mümkün. Tauber, önümüzdeki hafta Kilis'teki 38 dönüm alanda mayın temizliğine başlayacak. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin modern teçhizat eksikliği sebebiyle mayın temizleme konusunda güçlük yaşadığı kaydediliyor.

SINIR, BİRİNCİ SINIF TARIM ARAZİSİ

Türkiye-Suriye sınırındaki 215 milyon metrekarelik alanda yaklaşık 600 bin mayın bulunuyor. Uluslararası firmalar metrekaresini ortalama 1,5 dolara temizliyor. Arazinin tarım alanına dönüşebilmesi için yaklaşık 300 milyon dolar harcamak gerekiyor. İki Kıbrıs adası büyüklüğündeki arazi oldukça verimli. Mayın sebebiyle yaklaşık 50 yıldır ekim yapılmadığı için tarıma çok elverişli. Bu topraklarda üzüm ve pamuk yetiştirilebileceği belirtiliyor. Petrol açısından zengin olduğu düşünülen araziden tarihî eser çıkma ihtimali de var.

Güneydoğu'daki sivil toplum örgütleri, mayınlardan arındırılacak alanın küçük parçalar halinde köylülere hibe edilmesini veya düşük bedelle satılmasını istiyor. Şanlıurfa Ziraat Odası Başkanı Halil Dolap, "Tarım Bakanlığı'nın kontrolünde bölge insanına iş alanı oluşturulabilir. Yabancı firmaya verilecekse bölge insanını çalıştırma zorunluluğu getirilmeli.'' diyor. Kilis Ticaret Odası Başkanı Mehmet Özçiloğlu ise arazilerin organik tarım şartıyla uzman firmalara tahsis edilmesini istiyor.

mayin.jpg


Köylüler: Araziyi verin, biz hallederiz

Sınırdaki mayınlar sebebiyle bugüne kadar yüzlerce insan hayatını kaybetti, binlercesi sakat kaldı. Mayın mağdurları temizlenecek arazilerin kendilerine verilmesini istiyor. Patlayıcı döşenen arazinin eski sahipleri de devletin el koyduğu tarlaların iade edilmesini talep ediyor. Şanlıurfa'nın Çaykara Köyü Muhtarı Bahri Dursun, öncelikli hak sahibi olarak arazinin kendilerine verilmesi gerektiğini savunuyor: "Yıllardır hayvanların geçişi veya anızların yakılması nedeniyle bölgedeki birçok mayın kendiliğinden patladı. Birçok mayın da aradan geçen yıllar nedeniyle işlevini kaybetmiş durumda. Sınır boyundaki köylere bırakılsa herkes kendi arazisindeki mayınları temizler. Çünkü herkes mayının nerede olduğunu, nasıl çıkarılacağını biliyor. Bize bıraksalar temizleriz."

Sınıra yakın oturan aileler, mayınların temizlenecek olmasından büyük memnuniyet duyuyor. Suruç'un Alanyurt köyünde oturan Mehmet Demir, kaçakçılık amacıyla 1963 yılında sınırdan geçerken mayına basmış ve sağ ayağının bir bölümünü kaybetmiş. Kilis'in Çerçili köyünde oturan Ahmet Çay ise ineklerinin peşinden koşarken mayınlı sahaya girmiş. Patlayan mayın bir bacağını koparmış. Suruç'a bağlı Çaykara köyünde yaşayan ve 33 yıl önce mayına basarak iki ayağını kaybeden Bakır Aslan (70) ile bir ayağını kaybeden Ahmet Yağmur (62) da, arazilerin rızaları dışında ellerinden alındığını belirtiyor. Temizlendikten sonra arazilerin yeniden kendilerine verilmesi gerektiğini savunuyorlar.

Çocuklar mayın tarlasında top oynuyor

1 Suriye sınırı, Mardin'in Nusaybin ilçesi ile Şanlıurfa'nın Akçakale ve Ceylanpınar ilçe merkezlerine çok yakın. Bazı köylerin de neredeyse içinden geçiyor. Mayınlı araziler bugüne kadar binlerce drama sahne oldu. Kaçakçıların yanı sıra mayına basan yüzlerce çocuk hayatını kaybetti. Sel sularının sınırdan tarlalara taşıdığı mayınların patlaması da ölüm ve yaralanmaların bir başka sebebi. Nusaybin'in sınıra bitişik mahallelerinde oturan çocuklar, mayınlı arazinin dibinde top oynuyor. Topun peşinde koşan çocuklar bazen mayınlı alana giriyor.
 

İl_Bilge_Katun

Dost Üyeler
Katılım
5 Nis 2009
Mesajlar
175
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Mayın yasa tasarısı geri çekildi

Mayın yasa tasarısı geri çekildi


Danışma Kurulu'nda iktidarla muhalefet arasında uzlaşma sağlandı. Meclis Genel Kurulu'nda iki haftadır krize neden olan Türkiye ile Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi ve ihale işlemlerine ilişkin yasa tasarısı hükümet tarafından komisyona geri çekildi.
Hükümet, Suriye Sınırı'ndaki mayınlı arazilerin temizlenerek tarım alanı yapılmasına ilişkin tasarıyı geri çekme kararı aldı.
Tartışmalı yasanın geri çekileceğini ilk CHP’li Hakkı Süha Okay açıkladı. Okay, hükümetle muhalefet arasında yapılan görüşmelerin sonunda mevcut tasarının komisyona geri çekildikten sonra tüm partilerin ortak bir uzlaşması ile yeni bir tasarı hazırlanacağını söyledi.
Okay, tasarının temizleyen şirkete 40 yıllığına kiralanmasına dair maddenin yeniden düzenleneceği iddiasında bulundu.
Okay'ın bu açıklamaların ardından Genel Kurul'a gelen tasarıyı hükümet komisyona geri çekti.
Tasarı, Türkiye-Suriye Sınırı’ndaki 216 bin dekar alanda bulunan mayınlı arazinin temizlenmesinin ardından tarıma açılmasını düzenliyor. Tasarının temizlik yapan şirkete arazilerin 40 yıllığına devredilmesi maddesi büyük tartışmalara neden olmuştu.


 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Bu tasarının geri çekildiği doğru değil.

Ancak tasarı geri çekildi demek, şimdilik rafa kaldırılabilir ama bu tepkiler uygun şekilde savuşturulduktan sonra yeniden servis edilecek veya sessizce bir gece yarısı geçirilecek anlamı da taşır.

Tasarının geri çekilmesi değil, konuyu bu şekilde gündeme getirenlerin yargılanması ve ünvanlari ne olsun cezalandırılması gerekir.

Misaki milli sınırlarına kavuşmak için çaba göstermek yerine, tam aksi yönde sınırlarımıza başkalarını yerleştirmeye yönelik bu gibi başka çabaların önüne geçmenin en kesin yöntemi hata yapanın da, onaylayanın da, sessiz kalanın da, kesinlikle en ağır şekilde cezalandırılması ile mümkündür.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

"Misaki milli sınırlarına kavuşmak için çaba göstermek yerine, tam aksi yönde sınırlarımıza başkalarını yerleştirmeye yönelik bu gibi başka çabaların önüne geçmenin en kesin yöntemi hata yapanın da, onaylayanın da, sessiz kalanın da, kesinlikle en ağır şekilde cezalandırılması ile mümkündür."

Kartalgözü kardeşimin bu düşünce ve önerisine aynen katılıyorum. Suç ve ceza kavramının işlerliği, "her suçun kendisine mümasil bir ceza ile teçhizi ile engellenebileceği" görüşü olarak nitelenebilen, açıklanabilen bu olgu ceza hukukunun genel kaynak kavramlarındandır. Olayda eğer bir suç isnadı yapılabilecekse bunun Vatanın Bölünmezliği ile ilgili olduğu açıktır. Gerisi varsa hukuka kalmıştır. Hükme kalmıştır. Söze hacet yok. Yalnız Meydanın boş ve sahipsiz olmadığı bilinmelidir.
 

BİLGE KAĞAN

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
3,774
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Kırmızı Benizli,Alın Teri ile Islanmış Vatanımın K
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Arkadaşlar bu tasarının geri cekildiği falan yok.Suandaki satılmıs yöneticiler ne borçları veya sözleri var israile bilinmez buraları peşgeş cekecekler göz göre göre.On yıllardır yapılan bu değilmi zaten!Önce konuyu ortaya at basın yoluyla yandaş medya ile,sonra halkın nabzını tut.İnsanlar artık bir tepki gösteriyorlar iki tepki gösteriyorlar ve KOŞULLANMA zaten kendiliğinden gerçekleşiyor.Amaçları duyarsız tepki göstermeyen bir toplum yaratmaktan başka birşey değil.Reflekslerimizle oynayıp milli cıkarlarımızı koruyamayacak yumusaklığa getirmeye calısılmaktadır.
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun.TTKvY
 

Hüseyin LAPTALI

Onursal Üye
Katılım
13 Ağu 2008
Mesajlar
465
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Yazıma cevap veren tüm arkadaşlara sonsuz teşekkürler ederim. Cevaplarınızda benim düşünce ve tespitlerimi desteklediğiniz için de mutluyum. Bütün mutluluklar sizlerin olsun.
Son sözüm:
Hain, ben hainim diye kendini ifşa etmez. Ortada milleti aptal, kendini çok akıllı sanan bir hain dolaşıyor. Mesele bu kadar basittir.
Saygılar sevgiler.
H.LAPTALI
 

20Temmuz

Alpagut Han
Katılım
20 Şub 2008
Mesajlar
838
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Beşparmaklar
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

1 Mart 1999’da yürürlüğe giren Ottowa Anlaşması Dünyada büyüyen mayın sorununa karşı anti-personel kara mayınlarının kullanılması, stoklanması, üretilmesini yasaklayan ve mayınların imhasına dair bir sözleşmedir.

146 ülke tarafından imzalanan ve 131 ülke tarafından onaylanan bu sözleşmeye Türkiye 12 Mart 2003’te kabul edilen bir yasa ile taraf olmuştur.
1 Mart 2004’te de sözleşme Türkiye açısından yürürlüğe girmiştir.

Sözleşmenin dikkat çeken bir özelliği !!!

ABD ve İsrail’in henüz bu sözleşmeye taraf olmamalarıdır.

Neden?
çünki yapan ve satan onlar!


Şimdi benim Mehmedim neden temizlesin?
niye yıparatalım silahlı kuvtlerimizi?
istedikleride bu bağcıyı dövmek.

Şimdide biz kim temizlesin?
bilmem kaç sene onda kalsın derdindeyiz,

Ne temizlemesi !!!
her yeri mayınlayalım.
ırak sınırını,
iran sınırını bütün arap sınırlarını santimetresine kadar,

girip çıkmasınlar içeri,
beslemesinler pkk köpeklerini,
suriye sütü çok temiz bir ülkemi?
dün çandarları kamplarında kominist diye yetiştirdi,
bu gün apoyu senelerce besledi,
şimdi ne değişti, sınırda yollarını açıyoruz?

Türkiyede ekilecek toprakmı kalmadı ?

“Geçmişini bilmeyen, geleceğini bilemez”
diyordu Edebalı Osman Bey’e
“Geçmişini bil ki yere sağlam basasın. Nereden geldiğini bil ki nereye gideceğini de bilesin”
Edebalı nın bu sözlerini unutmayalım bari.
 

SALUR

Dost Üyeler
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
859
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
(the_aci_show)
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Toprak bağışlamak kolaydır ama toprağı geri almak zordur.

Gerekirse sadece mayınlı bölge olarak kalsın o topraklardan yararlanmayalım ama başkasınada bağaşlamayalım.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

KAĞAN Kardeşimin görüşü doğru. Oluşan tepki karşısında belli bir düşünceye bağlı olarak tekrar ortaya getirilmek üzere geri çekildi. Bu sebeple Yüreği Türk
Vatanının bölünmezliği için çarpanlar bu konuyu ve diğer menfi konuları hep gündemde sıcak ve taze olarak tutmalıdırlar. Tasarının geri çekilmesi bir "tırsıma" değil zaman kazanma ve zemin oluşturma aşamasına geçme düşüncesidir. Ama Türk Ulusu UYANIK OLACAKTIR.
 

ugu_r

New member
Katılım
8 Mar 2009
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Vay be ufacık israil adamlarda herşey var,Türkiyede ne var KOCAMAN BİR HİC...kücücük mini minnacık bir diyot bile üretemiyor,1960 model tanklar modernizasyonunu dahi israilin almanların yaptıgı,savaş ucaklarının yazılımlarının yabancılara ait olması savaş zamanı birer cöp yıgını ve pisi pisine bence kesinlikle öldürüldü,aselsan mühendisleri.islama küfreden bir avuc vatansız,elinde sadece kaleşnikofla onca askerimizi şehit eden bir avuc pkk ve onları destekleyen dtp ,ve onları meclise sokan sözde vatansever vatansızlar,vergiden muaf,elektrigi suyu beleş kullanan devletin arazisine evler yapıp duygu sömürüsü yapan kürtler ve onları Türkiyenin en masum en fakir insanı gibi halka yutturan aslı belirsiz türk siyasetcileri,paranın konuştugu bir adalet sistemi, KISACASI TÜRKİYE İCİN KİMSE BİRŞEY YAPAMAZ,YAPMAZ TÜRKİYE ARTUK BİR KANSER HASTASI OLMUŞ VE KANSERLİ BİR HASTADA NE KADAR YAŞARSA O KADAR YAŞAR,BUNLAR TÜRKİYENİN SON CIRPINIŞLARI ALLAH SONUMUZU HAYRA GETİRSİN........
 

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Sayın ugu_r;

Hala ayaklarınız yere basıyor, ensenizde işgal süngüsü parıldamıyor ve başınızın üstünde bayrağımız dalganıyorsa halinize şükretmelisiniz.Durumun çokda vahim olduğu söylenemez.Karamsar düşünerek suyu yatağına bırakırsanız, bağımsızlığınıza göz dikmiş binlerce kahpeyle aşık a
tmış olursunuz...
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Sayın Uğu_r,
Mesajınızda ;
"KISACASI TÜRKİYE İCİN KİMSE BİRŞEY YAPAMAZ,YAPMAZ TÜRKİYE ARTUK BİR KANSER HASTASI OLMUŞ VE KANSERLİ BİR HASTADA NE KADAR YAŞARSA O KADAR YAŞAR,BUNLAR TÜRKİYENİN SON CIRPINIŞLARI ALLAH SONUMUZU HAYRA GETİRSİN........"
diyorsunuz. Yanlışsınız kardeşim.
Türkiye İçin çok şey yapacak, 1920 lerde olduğu gibi maddi manevi tüm imkanlarıyla, hatta canı ile çok fedakarlık yapacak çok TÜRK var, Bu bir duygu meselesi.
Türkiye'ye bu asil, naçiz ülkeye kanserli hasta demeyiniz. Tarih içinde Türkiye'ye, Türk Ulusuna "Hasta Adam" diyenlerin yanıldığını yedi düvel biliyor. Biz onlara öğrettik.
Türkiye'mizin "Son çırpınışlarda olduğunu" nereden biliyorsunuz. Bu duyguya kapılmak ve mahut yazınızı hangi saikle yazmak istediğinizi anlayamadım. Türkiye ve Türk Ulusu Tarih var oldukça vardı ve Tarih var oldukça, Dünya Döndükçe var olacak. Bu kesinlikle hamaset değil bir hakikattir.
Yazınız beni çok yaraladı ve üzdü. Kıbrıs Türk Otağı bu tür anlayışta olan kişilerin bir arada olduğu yer değildir. Böyle bir düşünceyi terk ediniz ve Türkiye'mizin ve Türk Dünyasının içinde bulunduğu sıkıntılı, badireli durumdan kurtulmak için çözümler üretiniz. Bu Otağda nifak, Türk'e aykırı fikirler yoktur ve olamaz. Bu sebeple yazınıza teşekkür edilmemiş, tepki gösterilmiş.
Lütfen karamsarlık tünelinden çıkınız ve daha hayırlı ve aydınlık yazı ve yorumlarla paylaşım yapınız.
 

DELİKURT

Dost Üyeler
Katılım
12 Haz 2008
Mesajlar
1,103
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Turan
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Sayın ugu_r;
Yorumunuzdaki kızgınlığınızda haklı olduğunuz yönler vardır.Fakat bir yandan da bilinçsizce Türkiye'yi küçük görme paranoyasına girmişsiniz.
Dikkatinizi çekerek sizi uyarıyorum.Yorumlarınızda Türk düşünce ve tarih anlayışı içerisinde bilinçli olunuz.Unutmayınız ki biz TÜRK ler bu gibi durumların daha kötüsünü de yaşadık tarih içerisinde.
Ülkemizin içerisinde bulunduğu durum bizim için sadece bunalımdır.
Sanırım biraz tarih okumanız,birazda Ülke sevginizi ve fikir yanılgılarınızı sorgulamanız gerekiyor.Sizi aklı başında,vatanı kötülemeden ve küçük düşürücü söylemlerden uzak kalarak yorumlar yapmaya davet ediyorum.
Bu Otağda hiç kimsenin vatanımıza "son çırpınışlarında","kanser olmuş" gibi umutsuz ve hakaret dolu sözler söylemesine izin vermeyiz.
Hala Otağda online durumda olmanızın sebebi, bizlerin hoşgörü anlayışından ve Türklük sevgisindendir.Ama TÜRK vatanını hasta görüyorsa düşüncelerinde art niyet var demektir.
Yazdıklarınızı tekrar okuyunuz ve birdahaki sefere dikkatli yorumlar yapınız.



''YÜZÜ DOST, ÖZÜ DÜŞMANDAN USANDIM. DİLİ MÜMİN KALBİ ŞEYTANDAN USANDIM.
DOSTUM HERKESİN KAHRI ÇEKİLİRDE, BEN DAVASIZ TÜRK'DEN USANDIM.''
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Uğu_r nicli sayın üye, yapılmaya çalışılan psikolojik savaşın sizi ele geçirmiş olduğunu görmekle üzüldüm.

Size bir hikaye anlatayım, bu bir deney değil yaşanmış bir gerçek. Forumun değişik sayfalarında birden fazla görebilirsiniz, maksat psikolojik savaşın insanı ne hale gelebileceğini göstermek ve buna göre karşı atak geliştirilmesini sağlamaktır.

Gelelim olayımıza:

Cengiz Hanı bilirsiniz, yaşadığı dönemdeki savaşçılığı ve kan dökücülüğü bugün bile dillerde, o günde aynı şekilde dillerde ve gönüllerde korku yaratıyor. Cengiz hanın savaşlarından bir kısmını bu ünü ile kazandığı da muhakkak.

Birgün cengiz han yalnız ve silahsızken beş kişi yakalıyor, bunları kesecek ama silahsız. Esirlerine burada beni bekleyin bıçağımı alıp sizi keseceğim kıpırdamadan beni bekleyin diyor.

Gidip bıçağını alıp geliyor ve bu beş kişiyi kesiyor. Bu beş kişinin silahlı halde hiç direnmeden sıra ile kesilmeyi beklediğini biliyoruz.

Bu yaşanmış, psikolojik savaş örneğidir. Cengiz Han öylesine kan dökücü ki beş savaşçı adam savaşma cesaretini bırakın kaçma teşebbüsünde bulunmayı dahi düşünemiyorlar.

Siz bu beş kişi gibi olmuşsunuz, bir an önce toparlanmak ve gerçek savaşçı kimliğine bürünmek için gerekeni yapmak zorundasınız.
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!

Biz aslında bu yazına karşı uğu_r nicli üyeyenin iyi niyetli olabileceğini var sayarak yanlış mı yapıyoruz?

Bu Türkler ne durumda diye denemeye çalışan talihsizlerden birisi mi, birde böyle düşünerek bakalım olaya, buna göre izleyelim.