Cevap: Maksat Mayın Temizlemek Değil!
Mayın temizleme konusunda devlet yöneticilerimiz gene mantara basarak, ileri görüşten uzak, değerlendirilmemiş uluslar arası bir sözleşmeye imza atmışlar.
Aynı şey, kyoto prensiplerinde de yapildi ve sanayiimizin geleceği karartıldı daha yenilerde.
Bunun zararlarını da önümüzdeki 10 yıldan sonra göreceğiz.
Mayın konusunda madem bir kaç yıl içerisinde temizlik yapılması gerekiyor o halde, gerekli yatırımlar yapılarak askeriyeye techizat alınsın. Bilmiyorlarsa ki hiç sanmıyorum bilmeyeceklerini, gerekli eğitim başlatılsın.
Mayınları gömenler daha hayatta, gerekirse onlar da danışman olarak bulunsunlar.
Bütçe için tam zamanı, İstihkamcılara gereken ödenek belirlensin, bütçe kanunu tasarısı şimdilerde hazırlanıyor, 17 ağustosa kadar teslim edilmek zorunda, yapsınlar hesaplarını, ödeneği ayrılsın, yıl başından itibaren de techizatlar alınsın.
Bölgede o günden bugüne defalarca deprem de oldu muhakkak ki yer değiştirmeler olmuştur ama bu değişiklikler jeologlarca çok küçük hata payı ile tespit edilebilir. Toprak yapısını bilemiyorum ama tarıma elverişli dendiğine göre taşlık kayalık değil yumuşak topraktır. yer değiştirme ile birlikte bu mayınlar yerin hemen altındayken ne kadar yüzeye çıktı ne kadar derine gömüldü bu da muhtemelen tespit edilebilecektir.
Gerekirse bölgeye Kara Kuvvetleri Komutanlığı taşınsın, bir kaç sene de orada ikamet etsin. Ama ne gerekiyorsa yapılsın ve kendimiz temizleyelim. Üstelik de özel firma falan değil, istihkam muvazzafları temizlesinler.
Bölgenin mayından temizlenmesinden sonra yapılacak toprak analizlerine göre de tarım mı yapılacak, petrol kuyusu mu açılacak karar gene tüm halkımız tarafından verilsin.
İstimlak edilen alan ulusal güvenliğiniz için tampon alan olduğu için köylüye gel burada tarım yap demek köylüyü düşman karşısında yalnız bırakmak olacaktır.
Ayrıca sınırlar tümden boş bırakılamaz, illaki ateş desteği gerekecektir. Karakollar veya gözlem birimleri daha da sıkılaşmak zorunda olacağı için arazinin köylüye bırakılması halinde asker ve köylü dip dibe yaşamak zorunda kalacak bu da köylünün hayatını riske atacaktır. Bir atış taliminde kaza ile bir köylünün veya çocuğunun vurulmayacağını kim garanti edebilir?
Yapılması gereken, yapılacak olan her ne olursa olsun illaki devlet kurumları tarafından yapılmak zorunda.
Yaklaşık 50 senedir boş olan araziyi de yanlış tanıtıyorlar, ekilip biçilen arazi daha verimlidir. Diyorlar ki 50 senedir nadasta verimlidir, hiç değil, yağan yağmur esen rüzgar ile arazinin toprağı değerini yitirmiş olmalı. Besin değerleri çok düşmüş veya hiç kalmamıştır.
50 senedir gömülü mayınlarda sonuçta hayli çözünmüş ve çözelti toprağa karışmıştır. Bana göre o arazide tarım yapılması imkansız. Zaten bir firmanın hem mayın temzlemesi hem de tarım yapabilmesi imkansız bir şey.
O arazi ile ilgili olarak başka planlar var. Bunun kaçarı yok.
Arazi toprağından şimdi bir kaç yerden örnek alınsa hemen anlaşılır evsafını ne derecede kaybettiği.
Biz köyde arazilerimize her yıl aynı ürünü ekmeyiz, dönüşümlü ürün ekeriz, toprak daha verimli olsun diye, uzun zaman boş duran arziye besleyici bir sürü katkı maddesi kullanmak gerekir ki, bu da tarımı doğal halden çıkarır, maliyeti çok yükseltir.
Tarım yapılması sadece kocaman bir yalan.