Leyla sevmek hoştur amma,
Mecnun olmak, başkadır..Başka..
Şarab içmek hoştur amma,
Ayık olmak başkadır..Başka….
Ve vurdum dört nala atımın dizginlerini..Bu uçsuz bucaksız çöle..Bu susuz toprakların kumlarına, uzayıp giden, alabildiğine..Yağmurdan medet ummadan, kaybolmaktan ya da ölmekten bir an bile korkmadan..
Dediler ki çok yiğidi aldı koynuna bu çöl, çok serdengeçtiye yol kesti, esir etti günün sıcağı, gecenin ayazına..
Dediler ki gitme! Saklar sırrını içinde, gömer sıcak kumlarına gizini, çok zor işin..Sen..Onu bulamazsın…Gitme deli oğlan..Gitme..Ateşsin lakin.. Sen bile bu sıcağa dayanamazsın..Aşk..Yakar adamı
Yare varmak hoştur amma,
Yaren olmak başkadır..Başka..
Ateş olmak hoştur amma,
Yanık olmak başkadır..Başka
Beyazlar içinde bir kadın..Çömelmiş kumlara, eğmiş başın..Damla damla dökmekte göz yaşını, bir çiçeğin üstüne..Baktım dalında nazenin, tomurcuk bir çöl gülü.
“Çöl’de gül yaşar mı hiç.? ” Yaşarmış..Bir tane..Ama kimse bilmezmiş..Nerede? Nasıl yaşadığını? “Nerden bulur ki suyu? ”
İşte çölün sırrı da bu..Kimse bulamamış bunun cevabını..Rivayet bu ya.. Bulana aşk’ı öğretirmiş bu çiçek..Aşk’ın sırrı da onda saklıymış..Aşıkların cesedini çürütmez ya toprak..Gül bu yüzden kurumamış..Onu bulacak, aşıkların soyundan, cengaver bir adammış..O gelince..Gül açacakmış…
Demek buydu..Demek gül, bu yüzden yaşıyordu..Bu kadın..Her gün bu çiçeği göz yaşıyla suluyordu…Beni görünce irkildi kadın..Peçesini kapattı hemen yüzüne..Peki ama kimdi bu kadın..Ben kimdim..Kimdik biz? Gül’e baktım..Açacak mıydı?
Kadına baktım..Ürkek, çekingen, utangaç..Sahip mi çıkacaktı tomurcuk Gül’e..Yoksa sırrı bilindi diye…Kaçacak mıydı?
Talip olmak hoştur amma,
Dengin bulmak başkadır..Başka..
Aşık olmak hoştur amma,
“Sadık” olmak, başkadır..Başka…..
alıntı