HAYATTAN Kesitler...

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Eğer birini seviyorsan O'nu serbest bırak
Dönerse senindir,dönmezse zaten hiç senin olmamıştır...(Klasik)

Eğer birini seviyorsan O'nu serbest bırak
Dönerse senindir,dönmeyeceği de kesindir.. (Karamsar)

Eğer birini seviyorsan O'nu serbest bırak
Üzülme dönecektir..(İyimser)

Eğer birini seviyorsan O'nu serbest bırak
Bir müddet bekle, dönmezse unut gitsin...(Aldırmaz)

Eğer birini seviyorsan O'nu serbest bırak
Dönerse bu işte bir bit yeniği var demektir...(Şüpheci)

Eğer birini seviyorsan O'nu serbest bırak
Aslına bakarsan tüm canlılar hür olmalıdır...(Greenpeace)

Eğer birini seviyorsan O'nu serbest bırak
Evrimini tamamlaması mümkün olsun...(Biyolog)

Eğer birini seviyorsan O'nu serbest bırak
Seviyorsa dönme ihtimali çok yüksektir
Sevmiyorsa zaten korelasyon yoktur...(İstatikçi)

Eğer birini seviyorsan
O'nu kesinlikle serbest bırakma..(Aşırı Şüpheci)

Eğer birini seviyorsan O'nu serbest bırak
Dönerse kendine güveniyor demektir
Dönmezse süper egosu baskın demektir
Gitmiyorsa manyak demektir..(Psikolog)

Eğer birini seviyorsan O'nu serbest bırak
Dönerse borç almaya devam edebilirsin
Dönmezse ara ve borçlarının üstüne yattığını söyle..
(Mali Eksper)

Eğer birini seviyorsan kendini serbest bırak
Niye diye sorarsa seni hiç alakadar etmez de..(Bencil)

Eğer birini seviyorsan O'nu serbest bırak
Dönerse bir daha serbest bırak
Yine dönerse yine serbest bırak..(Muzip)
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Her yağmurda sen düşersin aklıma,
Birde yanağından süzülen hüznün yaşları.
Tek damlasında bile inan boğulurum.
Denize her bakışımda seni görürüm dalgalarda,
Gözlerin yakamoz yakamoz ,


İçine daldığında can bulurum.





Ne zaman altın başaklı gün vurgunu ekinler görsem
Leylak kokulu o ipek saçlarında savrulurum
Her günün batışında beni senden ayıran,
Denizin ufkunda kaybolan o gemiyi hatırlar


Kahrolurum.





Her ceylan inişinde suya
Kapılırım korkuya
Bir avcının namlusunda
Sen değil de ben vurulurum
Kısacası;
Ben seni bende bulurum.



 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Müstesna bir mekanda, istisna bir çiçekti yalnızlığımız...Adın kardelendi; Karlar kalkmadan yüreklere vurulan isyanın, bedeni infilakıydı açıklaması.


Kargaların ötmeye başlayıp, bülbüllerin sustuğu coğrafyanın nadide çiçeğiydin. Kutlu haykırışı temsil eden , bebelere isim olan.


Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda ve zamanlarda yetişirmiş. Sen buna amadeydin. Avuçlarına sayılan iltimaslara prim vermedin. Tek başına kalsan da, hep bir gün; Sırtına basıp yücelenleri düşündün...Görmesen de hissettin, sabrettin.


Rahatın ve rehavetin, ideallerin ölüm döşeği olduğunun farkındaydın. Atalet gösterenlerin; Adalet kaybedeceği ihtarını çok yaptın...Dinletemedin...


Sevgiyi saygıyı başucuna yastık, azmi, kararlılığı, mücadeleyi bedenine dayanak, Allah korkusunu, günahları ruhuna barınak yaptın. "Ümitvar olunuz.", "Gevşemeyiniz üzülmeyiniz" tebessümünü yansıttın."En üstün..." olduğunu bilmeyip, zillet içinde yaşayanlara, izzet tavsiye ettin.




Ah!..Sendin dağlarda, buzlu çamurları delip başını çıkaran...Güneş, Ay sana benzemek bezenmek isterdi. Gökyüzü ışık yağdırırdı semalardan...


Sana aşıktı kuşlar, sana pervaneydi bütün uçuşlar. Sabır ağacının özgün bir meyvesiydin. O kadar tasasız ve gamsızdın ki dünyaya; O kadar da yakın İslam' a...



Dillere vurulan perçinin,yüreklere mıhlanan derdin, sessiz isyanıydın. Sağnak sağnak yağan belaların, sabahlara kadar bekleyen neferiydin; Onun sevgi olduğundan habersizleri düşünerek.


Sen Zeynep'tin, sen Sümeyye, sen Hümeyra, sen çiçektin, sen kelebek sen isyankar Süreyya...Yüreği kanayan yüzünden tebessümler fışkıran, hercai bir menekşe...Uzak diyarların asık suratlısı, hırçın bakışlısı değil; Yakın mesafelerin huzur bahçesi, muhabbet bülbülüydün...


İstasyonlarda, meydanlarda, destanlarda, dualarda, derin nefes aralıklarıyla; Beklenen, istenen, özlenen, kükreyensin...



Sen kardelensin
Kardelen sen
Cihan yansın bin kere
Başını öne eğersen!...





Zekeriya Efiloğlu
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
HERŞEY SENDE GİZLİ
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can Yücel
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
[FONT=Trebuchet MS, Arial, Helvetica, sans-serif]Bir keder sabahına merhaba dedim,
Hüzün yağmurlarımdan kalan çiğ taneleri arasında.
Herşeye alışıyormuş insan.
Ve ben müptelayım cançekişlerime,
Masum gözbebeklerimden süzülen,
Her bir kahır yüküme...
Allah taşıyamayacağından fazlasını vermezmiş,
Amenna dedim aldığım her sensiz günümün
O taşıması zor büyüklüğüne...
Bir parçam belledim boğazımdaki düğümleri,
Ve benliğimin en güzel yerine koydum.

Hani sen yoksun ya ,
Yokluğunun yükü bile en güzel hediye
Sensizliğime...

ALINTI
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
SİSLİ BİR İSTANBUL SABAHIINDAYDIK GÖZ GÖZÜ GÖRMEZ BİR SONBAHAR SABAHIYDI
YAĞMUR DAMLASI GİBİ YAŞLAR GELİYORDU GÖZLERİMDEN AMA BİLİYORMUSUN AKMIYORDU
SENİN GİDİŞİNİN ACISI İÇİME AKITIYORDU GÖZYAŞLARIMI
ÇIKARKEN KAPIDAN SESSİZCE DÖNÜP BİR KEZ DAHA ARKANA BAKMADAN GİTTİN
BENİ SENSİZLİĞİNLE SESSİZLİĞİNLE BIRAKIP GİTTİN.
KAÇ GÜN KAÇ AY OLDU ARTIK SAYMIYORUM.
ÇÜNKÜ SEN GİTTİĞİNDEN BERİ BEN DEĞİLDİM HİÇ TE OLAMAYACAĞIM GALİBA.

deniz-6.jpg


GÖZLERİM HEP KAPIDA ŞİMDİ İÇERİ GİRECEK SESİNİ DUYACAĞIM DİYORUM HALA
TÜKENMEK BİLMEYEN BİR ÖZLEMLE BEKLEMEKTEYİM SENİ
YÜREĞİMİN TÜKENDİĞİ YERDE AKLIM KENDİNE GEL DEDİ BANA HER ZAMAN GELECEK GÖRECEKSİN
O KADAR ACI VERİYOR Kİ BANA ARTIK AKLIMI DİNLEMELYİM YÜREĞİMİMİ ONU BİLE BİLMİYORUM
KAÇ GÜN KAÇ AY GEÇTİ HİÇ ARAMADIN NE BİR TELEFON NE BİR HABER GELDİ SENDEN
SEN GİTTİN GİDELİ BEN BEN DEĞİLİM GALİBA
deniz-3.jpg


 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE




SENSİZLİĞE ALIŞTIM BİR TANEM, SENİ GÖREMEYECEĞİM HER GÜN İÇİN YAŞAYAMAM,
KAHROLURUM DİYE DÜŞÜNÜRKEN HEMDE. AYLAR OLDU YILLAR OLDU GELMEDİN, GÖREMEDİM
AMA, ALIŞTIM BİLİYORMUSUN, SENSİZ GEÇEN HER GÜN İÇİM YENİDEN ACIYOR,
HER YENİ BAŞLAYAN GÜNE SENSİZ UYANMAK İÇİMDE FIRTINALAR KOPARTIYOR. O ANDA İSYANLARIM BAŞLIYOR.
TAMAM BİLİYORUM UZAKLARDA BİR YERDE BENİ DÜŞÜNÜYORSUN SENDE. BUNUN MUTLULUĞU OLMASA YAŞAYAMAZDIM BELKİDE ARTIK SENSİZLİĞE ALIŞTIM.
AMA SESSİZLİĞİN YOKMU?
İŞTE ASIL BENİ KAHREDEN SESSİZLİĞİNMİŞ.

N
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat,
soluk almak güçleştiğinde,


Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,
Dağlara dönmeli yüzünü insan.
Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini
ferahlatacak; Yeni insanlarla ‘tanışmalı, yeni keşifler yapacak….
Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa,
Gerçekleştirmeyi denemeli


Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat,
soluk almak güçleştiğinde,


Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,
Dağlara dönmeli yüzünü insan.
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
ağlamayı bilmiyorsan,
Neşesizdir kahkahaların;
Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların…
Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne; kendini düşünmekten
herkesi unutmamalı!
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Evlilik nedir diye sorsanız sokaktaki insanlara eminim çok değişik ve çok ilğinç cevaplar alırsınız.
Size sorsalar birileri ne cevap verirsiniz hiç düşündünüz mü?.Ben hiç düşünmeden evliliği" bir ağaca yapılan aşıdır" diye tarif ederim.Nasılmı?
Bir ağaç düşünün meyve ağacı veya normal meyvesiz bir ağaç.Hiç fark etmez.
Bu ağaca başka bir ağacın filizinden bir parça alıp bu ağacın filiz kısmına aşı yaparsanız hatta;aşıyı meyvesiz bir ağaca meyve ağacının filiziyle yaptıysanız bu filiz yapılan ağacın gövdesinde ve o ağacın köklerinden beslenip onun kanından canından bir parça olarak yeşerecek dallanıp, çiçek açarak meyve vermeye başlayacak bir müddet sonra bir bakacaksınız ki aşı yaptığınız ağacın aynı gövde üzerinde iki ayrı dalı var.
Eğer isterseniz öyle bırakır isterseniz kendinize göre meyve vermeyen kısımlarını kesip tümden meyve ağacına dönüştürebilirsiniz Evlilikte öyle değimlidir;hayat ağacımıza daha önceden tanımadığınız bir filizi getiripevlilik aşısıyla aşı yapmıyor muyuz?
Aşı tuttuğunda bir müddet sonra bakıyorsunuz ki yaptığınız aşı gövdenizden pir parça olmuş,aynı köklerle beslenerek aynı acıı ve tatlıyı tatmaya başlamıyor muyuz.Hatta bu öyle bir aşı oluyor ki; senin fideni yetiştiren ailenin önüne geçiyor.Öyle değimli? Eşler aralarında paylaştıklarını ne kadarını anne ve babası ile veya kardeşleri ile paylaşıyor?
Tabi bu paylaşım yapılan aşının yapıldığı daldaki uyuma bağlı.Aşı yapıldığında yapılan filiz yeni yerini sevmez, yapılan dalda yeni filizi sevmez ve kabullenmezse kısaca mecburiyetten o gövdenin bir parçası olmuşlarsa ona diyeceğim bir şey yok...
Evlilikte de eşler bir müddet sonra aşı yapılan ağacın meyve vermeyen dallarını kesip,
ağacı meyve ağacına dönüştürülmesinde olduğu gibi kendince; eşinin meyve vermeyen dallarını kesip kendi istediği bir şekle sokmaya çalışmıyormu ?..
Ağaca yapılan aşının tutmaması veye tuttuğu halde bir süre sonra kesilip
atılması gibide bazen evlilik aşısıda tutmuyor,veya tuttuğu halde bir zaman sonra aşılı yer ile filizin memnuniyetsizliğinden dolayı o bin bir zahmetle yetiştirilen dal kesiliyor.
Amaaaaa kesilen yerdeki çehre yi hiçbir zaman silemeden..
alıntı.
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
gittin...
Gittin...

Ben, arkandan sadece baktım.

Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...

"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.

Gidersen sönecek içimdeki ateş

ve bir daha hiç kimse yakamayacak.

Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi

O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.

Konuşamadım...


Gittin...

Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım

Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu

bacağımı bu kadar acı duymazdım.

Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.

Ağlayamadım...


Gittin...

Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa

Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,

tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.

Anlatamadım...


Gittin...

Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden

Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?

Ürperdin yine biliyorum.

Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini

Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.

Tutamadım.


Gittin...

Bir yıkım gibiydi gidişin

Sen adım adım uzaklaşırken benden

Çöküp kaldı bedenim olduğu yere

Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti

Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.

Kalkamadım...


Gittin...

Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum

Hazırdım gidişine,

Kaçak zamanları yaşıyorduk

Zaman bitecek ve sen gidecektin

Bense, gidişinin ertesi günü

Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.

Başlayamadım...


Gittin...

Bir şey söyledin mi giderken?

"Kal" dememi istedin mi?

Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?

"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?

Beynim öylesine uğulduyorduki.

Duyamadım...


Gittin...

Nereye gittiğin önemli değildi

Binlerce kilometre uzakta da olsan,

iki metre ötemde de farketmiyordu.

Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.

Kurtulmalıydım senden,

bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.

Kurtulamadım...


Gittin...

Unutulanların arasına katılmalıydım

Anıları bir sandığa koyup

hayatı bir yerinden yakalamalıydım.

Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.

Yapamadım...


Gittin...

Bir okyanusun ortasında

tek küreği kaybolmuş sandalda

Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.

Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,

Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,

Bil ki; seni Unutamadım...

mehmet coşkundeniz
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Yalnızlığa dayanırım da,
birbaşınalığa asla.

Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka baka.


Bir dost göz arayışıyla.

Saat tıkırtısıyla...


Korkmam, geçinip gideriz biz mutluluğuyla,

Ama;


'Günün aydın,akşamın iyi olsun'diyen

biri olmalı

bir telefon sesi çalmalı arasıra da olsa

kulağımda.


Yoksa,

Zor degil, hiç zor değil, demli çayı
bardakta karıştırıp,


bir başına yudumlamak doyasıya,

Ama:

'Çaya kaç şeker alırsın?'

Diye soran bir ses olmalı ya ara sıra...

CAN YÜCEL
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
[FONT=comic sans ms,sans-serif]Hani bir yağmur yağar da bazen..(birden aklınıza uzun zamandır haber alamadığınız, ne yaptığını bilmediğiniz eski sevgiliniz gelir)
[FONT=comic sans ms,sans-serif]
bc339ir.png

[FONT=comic sans ms,sans-serif]Hani gök gürler ya arkasından.. (arayıp aramama arasında gidip gelirsiniz. içinizden bir ses ara demektedir ve o ses giderek yükselmektedir. Telefon ellerinizdedir numaralar aklınızda dayanamaz dokunursunuz tuslara.)
[FONT=comic sans ms,sans-serif]
06032008144422_365_531537hab.jpg

[FONT=comic sans ms,sans-serif]Hani şimşekler çakar peşinden.. (O da çok sevinmiştir sesinizi duyduğuna. Nasılsın diye sorarsınız aslında merak ettiğiniz şey bensiz nasılsındır.)
[FONT=comic sans ms,sans-serif]
yagmur7nw8.jpg

[FONT=comic sans ms,sans-serif]Hani ıssız bir yoldan geçerken.. (Duyduğunuz ses öyle tanıdıktır ki guven verir size. Birlikte paylaştığınız anılar birer birer gecit yapmaya baslar önünüzden.)
[FONT=comic sans ms,sans-serif]
hmm.jpg

[FONT=comic sans ms,sans-serif]Hani bir korku duyarda insan.. (sesini test etmeye çalışırsınız en ufak bir titremeyi, en ufak bir heyecan kırıntısını kendinize yontarsınız. Demek o da etkileniyor dersiniz ya da tam tersi..Sesindeki soğukluğu algılamaktan korkarsınız. O soğukluk içinde size dair hiç bir şey kalmadığını gösterecektir ve bununla yüzleşmek o an hiç de işinize gelmeyecektir.)
[FONT=comic sans ms,sans-serif]
12864633li5.jpg

[FONT=comic sans ms,sans-serif] Hani bir şarkı söyler içinden.. (Söylemek istediğiniz çok şey vardir.özledim demek istersiniz ama bunu içinizden söylersiniz. Aynı şekilde karşılık göremeyeceğiniz için tedirginsinizdir.)
[FONT=comic sans ms,sans-serif]
adsz51fz.png

Hani eski bir resme bakarken..(Sahi neden ayrılmıştınız? Neydi bu aşkı bitiren şey? Düşündüğünüzde nede anlamsız gelir. Belki basit bir kavga, belki basit bit kıskançlık, belkide bir ihanet. Ama hiçbir şeyin önemi yoktur artık. Oradasınızdır, onun yanında gözünüzün önünde hep onunla olduğunuz anılar vardır.)

[FONT=comic sans ms,sans-serif]
trainstation-portrait.jpg

[FONT=comic sans ms,sans-serif] Hani yılları sayar ya insan..(Ayrıldığınız ilk anlarda ne kadar da umutsuzdunuz.Günler,geceler geçmek bilmezdi.Sayardınız ama bitmezdi.)
[FONT=comic sans ms,sans-serif]
crybygessaxn5.jpg

[FONT=comic sans ms,sans-serif]Hani gözleri dolar ya birden..(Gözyaşları,hucuma kalkmaya hazır askerler gibi beklemektedir gözlerinizin içinde.Konuştukça ağlamamak için zor tutarsınız kendinizi.Neden demek istersiniz..Neden bitti diyemezsiniz,dudaklarınızı ısırırsınız.İçinize akar gözyaşları çaresiz.Zayıflığınızı anlamasını istemezsiniz.)
[FONT=comic sans ms,sans-serif]
gece-ay.gif

[FONT=comic sans ms,sans-serif]Hani yıldızlar yanıp sönerken.. (Oydu yıldızınız bir zamanlar. Siz her yıldıza onun adını verirdiniz.)
[FONT=comic sans ms,sans-serif]
psiqoladybeyazmd1.jpg
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE

Dostun yüzü can aynasıdır.
Hoh''layıp, puf''layıp onu buğulandırma!
Sonra ayna seni göstermez olur.
Toprak, dostu olan bahara kavuşunca coşar ve çiçekler açar..
Sen topraktan daha aşağı değilsin.
Öyleyse dost kıymeti bil!

[ MEVLANA ]
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
mutlulukklm3.jpg

Büyük kedi, kuyruğuyla oynayan küçük kediye sordu:
“Neden kuyruğunu kovalayıp duruyorsun?” dedi.

Küçük kedi şöyle yanıt verdi:
“Bir kedi için en güzel şeyin mutluluk, mutluluğun da kuyruğum olduğunu öğrendim” dedi. “Kuyruğumu kovalıyorum, kovalıyorum… Sonunda onu yakaladığım zaman, biliyorum ki, mutluluğu yakalamış olacağım.”

Yaşlı kedi gülümsedi:
“Gençken ben de senin gibi, mutluluğun kuyruğum olduğuna inanıyordum” dedi. “Yıllar geçtikçe anladım ki, ne zaman onu kovalasam, o benden uzaklaşıyor, ne zaman kendi işime baksam, o hep peşimden geliyor.”


alıntı
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Bu topraklar, sudan ayrılınca çoraklaşır.
Irmaklardan, derelerden ayrı kalan, uzak düşen sular da sararır,
Kokar, bulanır, kapkara olur.

Hayat veren, cana can katan rüzgâr, dostlardan ayrılıp kapalı bir yerde kalırsa kokar veya kesilir; ateş, ocağından ayrılırsa söner, kül hâline gelir, savrulur, gider. Cennet gibi yemyeşil olan bağlar, bahçeler sulardan ayrı düşünce, sararır, solar, yaprakları kurur, dökülür, bir hastalık yurdu olur

Herşeyi anlayan, idrâk eden akıl bile dostların ayrılığı ile yayı kırılmış okçu gibi şaşırır, kalır. Cehennem bile ayrılık yüzünden gençlik çağına hasret çeken ihtiyarın titrediği gibi titrer, yandığı gibi yanar, kavrulur.

Kıvılcım gibi çakıp yakan, yakıp yandıran ayrılığı kıyâmete kadar anlatsam, onun dehşet ve şiddetinin ancak yüzbinde birini anlatabilirim. Öyleyse onun yakıcılığını anlatmaya kalkışma.

''Yâ Rabbi, beni ayrılıktan sen kurtar, sen kurtar!'' diye duâ et.
Bu kadar yetişir.

Dünyada ne ile neşeleniyor, seviniyorsan, o neşelendiğin zaman ondan ayrıldığını bir düşün bakalım. Senin sevdiğin şeylere, senden evvel gelen birçok kişiler sevindiler, sonunda o şey ellerinden çıktı, rüzgâr gibi geçip gitti.

O şey senin elinden de çıkar, ona gönül verme; o senden kaçmadan önce sen ondan kaç...

Mesnevî
 
Üst